3.Fısıltılar

151 18 9
                                    

"Pekala kabul ediyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Pekala kabul ediyorum."
Dedim sanki seçeneğim varmış gibi.

Atlas gülümseyip oturduğu yerdem kalktı ve iki elini birbirine vurarak şak sesinin yankılanmasına sebep oldu."
"Bu kadar entrika beni acıktırdı. Hadi yemeğe inelim."
Ne ? Yemek mi? Neyden bahsediyordu bu ? Ani ruh değişimi bende garip bir etki yaratmıştı bu yüzden yüzüne öylece bakakaldım.
Bunu fark eden Atlas gözlerimin en içine bakarak elini centilmence bana doğru uzattı.

Yeşil gözleri derin ve ürkütücüydü ve öyle bir bakıyordu ki uzattığı eli reddetmeniz imkansızdı.
Elini tutup ayağa kalktım.
Suratındaki memnun gülümsemeyle odanın kapısını açıp arkada durarak önden çıkmama izin verdi.
>>>>>>>>>>>

Kocaman dikdörgen siyah bir masa etrafında dört sandalye her bir döngü koruyucusu için bir tane ayrılmış ve beş kişininde bulunduğu odada yeri olmayan tek kişi ,ben. Çakma Koruyucu Yaz.

Gürültülü bir şekilde sohbet edip şakalaştıkları ortamda beni görünce bir anda herkes boğazını temizleyip sessizleşti.

Mutfak olduğunu düşündüğüm sağda kalan beyaz kapılı odadan smokinli orta yaşlı mimiksiz bir beyefendi elindeki benim için ayrılan sandalyeyi boştaki en köşeye yerleştirip kendini dik bir konuma getirdi.

"Başka bir isteğiniz var mıdır Atlas Bey?"

Atlas başını iki yana hafifçe sallayıp
"Teşekkür ederim Albert çekilebilirsin." Dedi ve göz ucuyla bana baktı.
"Orada daha ne kadar dikilmeyi planlıyorsun?"

Ona cevap vermeden öylece durdum.

Atlas'ın sorusundan sonra hepsinin gözleri beni bulmuştu. Hepsi o kadar soğuk bakıyordu ki hareket etmemi engelleyen şeyin onların buz tutturan bakışları olduğunu düşündüm.

Atlas yanıma yaklaşıp kulağıma doğru eğilerek "Albert'tan seni taşımasını da istemeli miyim?" Diye fısıldadı. Sinirle onu omzundan onu ittirip gözlerimi devirdim ve donan ayaklarımı hareket ettirmeyi başararak bana ayrılan yere oturdum. Masada bugüne kadar belki hiç görmediğim çok çeşit yemek vardı.

Tütsülenmiş somon balığı , portakallı pekin ördeği, değişik çıtır peynir topları, fırınlanmış kremalı soslu mantarlar , salatalar ve garip bir şekilde adlandıramadığım mor buruşuk toplar.

Oraya biraz fazla dikkatli baktığımı Asena fark etmiş olmalı ki "Hatmi Çiçeği Dolması." Diye açıklama yapma gereği duydu.

Bakışlarımı ona yönlendirdiğimde az önceki seksi gösterişli kıyafetlerinden kurtulup siyah bol bir kapşonlu giydiğini fark ettim. Bunların içinde az öncekinden daha farklı bir karakter gibi duruyordu. Tam olarak hangi kelime bunu karşılar bilmiyorum. Şey mi demeliyim, daha yumuşak...
"Lezzetlidir Dennis çok sever diye masamızdan eksik etmeyiz."

Dennis altın bukleli saçlarını tek eliyle geriye atıp tavus kuşu desenli yeşil kimonosuyla uyum yelpazesini çıkararak yüzüne doğru salladı.
Ona baktığımı fark ettiğinde ise kibirli bir şekilde burnunu kıvırdı.
"Sana bakıp yapmacık bir şekilde gülümsemek isterdim fakat kızıl saçların beyaz teninle birleşince bendeki palyaço fobisini tetikliyor."
Asena dirseğiyle Dennis'i dürttü ve fısıldayarak
"Kibar olacağız demiştik." Diye uyardı.
Dennis omuz silkip önüne aldığı Hatmi Çiçeği Dolmasını çatalına batırıp ağzına
attı.

EJDERHANIN PENÇESİNDE (Yeni)Where stories live. Discover now