12

10.2K 1.2K 1K
                                    

Arkadaslar geçen bölüm epey okuma düşüşü yaşanmış ÇÜNKÜ bildirim alamadığını söyledi birkaç kişi o yuzden önceki bölümleri hep kontrol edin tamam ??

Ve bu bölüme yorum istiyorum çünküüüü
Çünkü güzel bölüm vesselam

...

Geceyi Albay Jeon'un evinde geçirmiş ve adeta hafızası silinmiş halde olan Taehyung, sabahın erken saatlerinde çalan kapı sebebiyle uyanmıştı. İlk önce nerede olduğunu idrak edemediğinden dolayı evine birinin geldiğini düşünüp paniklemiş, sonra ise etrafa bakınarak hafızasında kalan tek tük anılarının ona söylediklerini hatırlamıştı. Albay Jeon'un evindeydi, askeriyenin en şüpheci askerinin evinde, ufacık bir ters hareketinde tüm geçmişini öğrenebilecek olan kişinin evinde. Üstelik sarhoşken. Hatta çantasında, içinde tüm sırlarını taşıyan bir günlük yaşıyorken.

Bekle.
Çantası?

Tam kapıyı açmaya gidecekken birden arkasını dönüp uyuduğu koltuğun etrafına bakındı, sağına, soluna, altına, üstüne, önüne ve arkasına. Hiçbir yerde yoktu, kapının yanında bulunan ahşap askılıkta da kendine ait bir eşya göremiyordu. Başını ellerinin arasına alıp hatırlamaya çalıştı, nerede ne yaptığını ya da çantayı nereye atmış olabilecegini düşündü fakat gecesi tamamen silinmişti. Şenlik, diğer adıyla sarhoş olma partisinden geriye kalan tek anısı Albay Jeon'la eve gelişiydi fakat onun evi olduğunu bilmiyordu bile. Ağrıyan başı, dolan gözleri ve panikten titreyen elleriyle yere çöktü. Gittikçe artan kapı çalma sesi ise onda artık travma etkisi yaratıyordu.

"Doktor!"

Albay'ın sesiyle oturduğu yerden kalkıp savsak adımlarla kapıya ulaştı, gözleri hâlâ dolu dolu olduğu için etrafı buğulu görüyordu. Bu tahta kapının kulbunu çevirdiği zaman başına gelebilecekleri düşünmek istemiyordu. Çantasını kurcalayıp günlüğünü bulmuş, içinde yazanları birer birer okumuş hatta Güney'deyken ona verilen kişi analizleri kağıdını bile görmüş olabilirdi. Hâl böyleyken sabah erkenden kalkıp onu tutuklamak için eve sürüsüyle asker getirmişti belki de. Belki de şu dakikalar hayatında geçireceği son dakikalar olabilirdi, ya da onu tutup işkence ederek Güney'in planlarını öğrenmek isterlerdi. Aklına türlü türlü sahne geliyordu. Her zaman söylediği gibi, en iyi ihtimalle ölürdü.

Tüm bunların bilincinde açtı kapıyı ve yarısına kadar araladı, başı yere eğik ve kamburu hafifçe çıkmıştı. Hem hâlâ tamamen ayılamadığı hem de az önceki düşünceleri aklında tekrar ettiği için bayılacak gibi hissediyordu biraz daha ayakta durmaya devam ederse. Ama yine de henüz bir asker sesi ya da bileğine takılan kelepçeler olmadığı için anlık olarak kendine gelmiş ve bakışlarını yavaşça yukarı çıkarmıştı. Albay Jeon vardı sadece, iki elinde de poşetler olan ve ona dik dik bakan Albay Jeon. Birden panikleyip geriye sendeledi Taehyung, az önceki senaryolardan herhangi birine tanık olmaması sebebiyle içi rahatlamıştı ama bu sefer de şimdiki tavırlarını nasıl açıklayacağını bilememişti.

"İki saattir kapıyı çalıyorum, neredesin sen?"

Bakışlarını kaçırıp elini mahçup bir şekilde ensesine götüren Taehyung, çantasını bulamadığı için delirdiğini söyleyemeyeceğinden dolayı uykusunu öne sürdü.

"Ah...B-benim uykum biraz ağırdır da. Anca gelebildim, üzgünüm."

Albay bir şey söylemeden kaşlarını kaldırıp boş ifadeyle onun yüzüne bakmış ardından içeri geçmişti. Elindeki poşetleri ise mutfağa bıraktıktan sonra malzemeleri gerekli yerlere yerleştirip önceden pişirdiği çorbayı kaselere doldurdu. Evinde ilk defa biri -üstelik sarhoş- yatıya kaldığı için ne yapacağını bilememiş yalnızca akşamdan kalma çorbası hazırlayabilmişti. Yine de aralarındaki sınırı korumaya kararlıydı, dün nöbetçi olduğu için sahip çıkmıştı sonuçta ona. İşi böyle gerektirdiğinden dolayı, fazlası değil. Ki doktor eğer haddini aşıp imalı sözler söylemeye kalkarsa da gereken cevabı verecekti.

near here |taekook✔️Where stories live. Discover now