19

9.2K 1.1K 825
                                    

Merhabalar
Okul açıldı liseli tayfa ne yapıyor
ünili tayfa ne yapıyor

Ve bir de Taehyung ne yapıyor iyice cozuttu saçma sapan işlere soktu kendini

Neyse bakalım asıl Albay ne yapacak

...

Çalıların arasında gizlenen kişi, arkası dönük ve elleri havada bir şekilde yavaşça ayağa kalkarak kendini gösterdi. Albay, iki eliyle tuttuğu silahı ona doğru yöneltmeyi kesmemiş ve önüne dönsün diye uyarılar yapmaya başlamıştı fakat henüz bir kıpırtı yoktu. Sadece öyle dimdik duruyor ve etrafına dahi bakmıyordu, zaten karanlık olduğu için görüntüsü sezilemiyordu fakat bu durum Taehyung'u daha da endişelendiriyordu işte. En nihayetinde olmasını beklediği ya da ön gördüğü kişi, Güney'deyken en yakın olduğu kişiydi. Jung Hoseok, abisine kıyasla daha abi kardeş olduğu kişi.

Kıpırtı yok demiştik ama daha doğrusu şüpheli kişi tarafından bir kıpırtı yoktu, yoksa etrafını çoktan bir sürü asker çevrelemişti bile. Taehyung ise olacaklardan delicesine korktuğu için tir tir titreyerek bekliyordu yerinde, ne Albaya dur diyebiliyor -çünkü yersiz olurdu- ne de kendi endişesine son verebiliyordu. O karanlıkta arkası dönük halde dikilen kişinin Hoseok olması ihtimali aklını yiyip bitiriyordu. Fakat bu merakı çok da uzun sürmemişti çünkü birkaç dakika boyunca dökülen diller sonucu çalıların arkasındaki kişi büyük bir yavaşlıkla dönmüştü arkasını.

Evet bu tam da Taehyung'un bildiği bir yüzdü, ancak Hoseok değildi.

Albay Jeon da başta olmak üzere tüm askerler, Kuzey'e -daha doğrusu askeriyeye- yabancı olan o kişinin yanına gittiğinde Taehyung dizlerinin üzerine düşmüştü. Dünyası adeta başına çökmüştü saniyeler içinde, güçsüz dizlerini dayadığı bu soğuk tahtalar üzerinde ölmeyi diledi Tanrısından. Hem de bu öylesine güçlü bir yakarıştı ki kalbi dile gelse tüm dünyaya duyururdu sesini. Ellerini yüzüne örtüp öne doğru eğildi ve secde edercesine kapandı tahtalar üzerine. Gözlerini sıkıca yumduktan sonra mırıldanmaya başladı olabilecek en kısık sesle, hatta öylesine kısıktı ki yanına yaklaşıldığında bile anca dudakların birbirine çarpma sesini duyabilirdi.

"Üzgünüm, sizi kandırdığım için üzgünüm, gerçekten hiçbirinizi tehlikeye atmak istemedim, sizinle arkadaş olmayı çok sevdim, lütfen ölsem bile beni affedin, babam için yaptım, lütfen, lütfen, lütfen...lütfen benden nefret etmeyin."

Onlardan dilediği affı kendi kulakları dahi duymazken bunu yapmayı birkaç dakika boyunca sürdürdü, daha doğrusu Albay Jeon yanına gelene kadar. Tahtadan çıkan tok adım seslerine aldırış etmeden -duymamış bile olabilirdi kendi kendine konuştuğu için- olduğu yerden kımıldamadı, ancak omzundan tutularak geri doğru çekildiğinde kaldırabildi kafasını. Kendisi ağladığını fark etmemişti ama Albay'dan kaçmazdı bu tür şeyler, iki parmağını Doktorun çenesine koyup yüzünü yukarı doğru kaldırmasını sağladı. Onun kırmızı gözlerini incelerken kaşları yine çatılmıştı fakat Taehyung bunun sinir ifadesi olmadığını anlayacak kadar zaman geçirmişti onunla. Tamam ama neden sinirli değildi?

Sonuçta abisi ellerine geçmişti dakikalar önce. Yoksa henüz ötmemiş miydi?

"Niye ağlıyorsun Doktor?" diye sordu Albay Jeon elini onun çenesinden çekip kendi beline koyarak.

Tabii Taehyung cevap veremedi saniyeler boyu, ne diyecekti? Abim de başta olmak üzere bizim bir ajanlık birliğimiz var ve siz de az önce işin içindeki önemli adamlardan birini yani onu yakaladınız mı diyecekti? Tüm bunlar yerine yalnızca susmayı tercih etti tabii, korkudan akıttığı göz yaşları iki yanağını da birer birer ıslatırken karşısındaki adamla göz temasını kesmedi. Üstelik onun tarafından merak edilmek de henüz alışamadığı bir durumdu. Sarhoşken ilgilenmesi ve Kuzey'deki babasının ölümünden sonra yemek getirmesi gibi jestlerin ondan beklenmesi zordu en nihayetinde.

near here |taekook✔️Where stories live. Discover now