MAFIA IN SCHOOL • TAEKOOK +18 ✓

33

Haiii, ben geldiiim. Gece kuşlarıma selam olsuuun. Ağğğ bugün Mis'in babası gibi olan bir fice daha başladım. MAFIA IN DANGEROUS adı. Orada Taehyung mafyanın oğlu değil asıl mafya lideri :D Ona da beklerim<3

Bu arada ailemiz 270K okunmaya ulaşmııış, teşekkür ederim lokumlarım, sizi çok seviyoruum. Bölümü çok hızlı yazdım, düzenleme fırsatım olmadan paylaşıyorum, bu geceye yetiştirmeye çalıştığım için daha geç saate kalmasın dedim. Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim bebeklerim! Xx

**

Kapıyı açtığım gibi uzun dizlerine kadar uzanan siyah paltosunun yakalarını düzelten Taehyung ile karşı karşıya kaldım. Yine baştan tırnağa siyahlara bürünmüştü.

Kapının açıldığını fark edince gözlerini gözlerime tırmandırdı ve dudaklarını minik bir tebessüm süsledi. "Güzelim."

İçeriye girmeden eğilip ağzımın ortasına, sanki saatler önce beraber değilmişiz, gece birlikte kalmamışız gibi özlem dolu ıslak ve sert bir öpücükle taçlandırdı dudaklarımı.

Elleri belimdeki yerini alıp beni kolları arasına kafeslediğinde yaralı olan kolumu zorlamak istemediğim için diğer kolumu kaldırıp ensesinden yakalayarak öpücüğüne karşılık verdim.

Ensesindeki elimi yavaşça öne doğru kaydırıp paltosunun yakasına asıldığım gibi gerilerken onu da içeriye çekiştirdim.

Göğüslerimiz birbirine sürtünürken ufak adımlarla bana ayak uydurup içeriye girdiği gibi ayağıyla kapıyı iterek kapattığında kısık bir sesle kıkırdadım.

Gülmemin etkisiyle dudaklarımız birbirine sürtünerek ayrıldığında soluklandım. "Hoş geldin sevgilim." diye mırıldandığımda uzanıp salyalarıyla sırılsıklam hale getirdiği dudaklarımı kıvrak dili yardımıyla, hırçın bir darbeyle yaladı.

Öyle ki bu baskısı sayesinde başım hafifçe geriye doğru kaydı. "Hoş buldum güzelim, hem de çok hoş buldum." dedi son derece çapkın ve yaramaz bir sesle. Dudakları muzip bir gülücükle yukarıya doğru kıvrılmıştı.

Burnunu yanağımda gezdirerek başını hafifçe çevirip burnunu saçlarıma kadar sürükledi. Ardından burnundan sert bir nefes alıp kokumu içine depolamak istercesine derince çekti.

Başını çevirmesini fırsat bilerek çene çizgisi ile boynu arasındaki noktaya dudaklarımı bastırdığım sırada, "Karnım çok aç, bir şeyler yedin mi?" diye fısıldadım.

Burnunu gömdüğü dağınık saçlarımın arasından ayırıp başını geriye çektiği gibi sağ elmacık kemiğime sulu bir öpücük kondurdu.

Ardından sıcak ve keskin nefeslerini tenime olduğu gibi salarak, cildimi savurup geçmesine izin verecek şekilde konuştu.

"Yemedim bebeğim, ev cehennemden beter olduğu için zehir zıkkım ediyorlar genelde. O yüzden ben de kurt gibi açım." Belimdeki parmakları kıyafetimin kumaşı üzerinden tenimi usulca okşarken başını hafifçe çevirerek kulağıma eğildi.

Sıcak soluklarının hedefi bu kez kulağım olurken, kulağıma fısıltısını bıraktı. "Sipariş verelim bir an önce, yoksa ben yemek yerine seni yiyeceğim."

Alenen sarf ettiği bu sözleri karşısında piercingimi dişlerimin arasına kıstıracak şekilde alt dudağımı emdim.

Kulağımın arkasına sert bir öpücük bırakıp başını geri çekti ve bakışlarımızı orta yolda çarpıştırdı.

"Marifetli ellerim ne güne duruyor?" diye sorduğumda kaşları itinayla havalandı. Dudakları aralandı.

"Oh cidden mi..." diye soluduğunda gözlerimin önünde koyulaşan irislerine bakarak kıkırdadım. Ah Tanrı aşkına...