22 yaşındaki eren J(y)eager yaşam isteğini kaybetmiş yalnız yaşıyan bir gençtir. Aliesiyle yolunu 17 yaşında ayıran eren okulu lise son da bırakıp ayaklarının üzerinde durabileceğini kanıtlaybilmek için kendi hayatını kurmayı amaçlamıştır. Bu zamana...
Unuttuğun sandığın acıyı tekrardan hatırlamak yarayı daha da mı körüklüyor? . . .
Senin için burdayım...
Eren sessizce Leviyi izliyordu. Atın, sessizliği bozan kişnemesiyle irkilip kendine geldi. Biraz düşündü ve yavaşça ona doğru ilerlemeye karar verdi.
Atın durmasıyla o da durdu. Sessizliğin içinde kaybolan Leviye bakıyordu.
"Levi!"
sesi duymasıyla büyüdü gözleri. Dönüp Erene baktı. Gözleri tekrar dolmaya başladı.
"Eren... Eren beni bu lanet üzüntünün içinden çekip kurtar... onun benim yüzümden öldüğünü düşünmek beni param parça ediyor... lütfen yardım et bana"
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Eren yaklaştı yavaş adımlarla... ağlayan yüzüne odaklanmıştı. Omuzlarından tuttu ve kendine çekti, sıkıca sarıldı. Küçük bedenini geniş kucağında güzelce sarıyordu.
"Acını dindirebilir miyim bilmiyorum ama... her zaman yanında olucam Levi... incindiğini ya da zarar gördüğünü görmek istemiyorum"
Sakince saçlarını okşamaya başladı.
"Nasıl oldu bilmiyorum ama nefret ettiğim kişinin benim için bu kadar değerli olucağını düşünmezdim..."
Levi'nin sarkık ellerini yavaşça havaya kaldırdı ve Eren'in sırtına dokundu ardından tişörtünü tutup hafiften sıktı. Hıçkıran sesiyle;
"Korkuyorum... değer vermekten korkuyorum Eren. Ya seni de kaybedersem"
Aniden Eren'in yüzüne baktı.
"Ben tekrar sevdiğim birini kaybedip üzülmek istem-"
Eren, Levi'nin yanaklarını tuttu ve dudaklarına yapıştı.
Sadece sazlıkların hışırtı sesi geliyordu. Yaşlı gözleriyle şaşkınlıkla Erene baktı. Eren biraz geriye çekildi. Yüzüne baktı, baş parmağıyla yanağını okşayıp;
"Daha fazla göz yaşı dökmene izin vermiycem..."
Parmağıyla akan göz yaşlarını ovaladı nazikçe
"Dediğim gibi... sonunda ölüm dahi olsa azraile bile senin için karşı çıkıcam. Her zaman yanında olucam."
Levi sessizce onu dinliyordu. Yaklaştı ve kucağına gömüldü, sıkıca sarıldı.
"Lanet velet..."
Eren gülümsedi o görmese de. Başını eğdi ve onun başını kokladı, öptü.
"Saçının teline dokunanı affetmem. Benim güçlü gözüken kırılgan gülüm..."
Levi'nin içi kıpır kıpır olmaya başladı uzun zamandır sevdiği birinden iltifat almıyordu sonuçta. Yanakları tatlı bir kırmızıya büründü.
"Tamam kapa çeneni... beni eve götür"
"Hay Hay"
Leviyi kucakladı
"Napıyorsun???"
"Ata mı binmek istersin yoksa burdaki fazla sexy sevgiline mi sarılıp gitmek istersin? Hm?"
Levi, kafasının tepesine yumruğunu geçirip;
"Tabii ki de ata binicem ahmak"
"Niye vurdun ki şimdi"
"Hak ettin man kafa"
"Sövdüğün kadar da iltifat etsen beni şaşırtırsın baya"
"Daha çok bekle sen"
Eren'in yüzne baktı şirin bir somurtma takınarak. Boynuna sarıldı, yüzüne bakmak onu utandırıyordu ve onun görmesini istemiyordu
"Biraz böyle kalalım sana eziyet çektirmiş olurum hem..."
"Pek sayılmaz 1.60 boyunda sıska bir herifi tek kolumla bile taşırım hatta taşıyorum baksana öbür elimle değerli atı'nın koşup kaçmaması için kayışını tutuyorum"
"Aferin çaylak böyle devam"
...
Leviyi güzelce yatağına yatırdı. Kendisi de Levi'nin üstüne çıktı
"Enerjimizi mi arttırsak?"
"Harbi aptalsın... sinirlenmeye başlıyorum saçma salak isteklerini hayal kurarak yap. Yapmayı düşündüğün şey enerjimizi tamamen tüketicek."
"Çok boş konuştun"
Hızlı bir şekilde dudağına öpücük kondurup geri çekildi. Kızgın bir kedi gibi baktı Leviye. Tekrar aynı hızda öptü çekildi. Tekrar ve tekrar...
