《17》

257 7 39
                                    

[23.06.20××]

Sedyeye yatırılmış olan hasta acile doğru götürülüyordu. İnt*har vakasıydı... boyun kırılmadığı için yaşama şansı vardı. Hastanın bilinç altı kapalıydı. Tam zamanında yetişildiği için sadece boğulup bayılmıştı. Ama durumu hâlâ kritikti... içtiği tonlarca ilaç vücuduna nüfuz etmişti bile. Kapı kapandı ve hasta ameliyata alındı.

Biri acil kapısının yanındaki sandalyelerden birinde oturuyordu. Başını eğmiş, büyük bir endişeyle ayağını sallayıp duruyordu.
Başını kaldırdı ve geriye doğru yaslandı. Tavana bakıp derin bir nefes verdi. Takım elbiseli biri yaklaştı oturan şahısa doğru.

"Bayan hange... iyi misiniz? A-ah sormam biraz garip oldu ama... tansiyonunuzu ölçmemde bir sakınca var mı efendim?.."

"Düşünmen yeterli sağ ol. İyiyim merak etme. Sadece... biraz üzgünüm olanlardan ötürü. Garip bi duygu içersindeyim Eren'in şüpheli ölümünden sonra Levi'nin intiharı... Bu boktan endişe insanı yerin dibine itiyor..."

"Levi-san güçlü biri... onca ilaçtan sonra hâlâ nefes alıyorsa eminim yanımıza tekrar gelicektir sapa sağlam bir şekilde"

"Doğru söylüyorsun... Benim can dostum biricik liderim.. sensiz büyük bir devrin sonu olur. Onca kız kimin adını haykırıp durucak sonra, kapılara dadanıp 'kyaaa LEVİİĞ-SAĞĞNN' diye kime bağrıp durucaklar kargalar gibi"

"hastane'nin önü hayranlarla çevirili efendim."

"Kovun onları. Biricik liderimi rahatsız etmesinler... o pembe pankartları falan midemi bulandırıyor artık öğk"

"Levi-san da öyle derdi..."

"Ondan çaldım bu sözü zaten... normalde pembeyi severim..."

"Levi sanı unutturmazsınız bize efendim"

"Evet, evet, tabii hadi işinin başına kış kış"

"Peki peki"

Hange acil kapısına baktı. Gözlerinden direkt anlaşılıyordu ne kadar tedirgin olduğu.

"..."

[16.10.20××]

İki farklı ses duyuldu;

"Levi..."

Bir anda gözlerini açtı derin derin nefes alıp veriyordu. Oturur pozisyondaydı etrafa bakınıyordu şaşkınlıkla, kimsecikler yoktu. Sessizliğin çöktüğü bir oda da yalnızdı. Ne yaşadığı veya neler olduğunu çok net hatırlamıyordu. Sadece ilaç içtiğini ve Hanji'nin çığlığını hatırlıyordu...

"Noldu bana... iyi hissetmiyorum her yerim sızlıyor... Özellikle kalbim..."

Bir süre sessizce kaldı öylece, odadaki sessizliğe eşlik eder gibiydi. Oda sessizdi ama aklı karman çorban düşüncelerle rahatsız ediliyordu.

Yatağın başına geçti ve ayağa kalktı. Biraz tökezledi baya bir süredir uykuda kaldığı belliydi. Yürümeyi bilmeyen bir çocuk gibi tökezliyor tekrar öğrenmek için çabalıyordu.

"Lanet olsun..."

Kapıya geldi ve koluna tutundu sıkıca. Kapı bir anda açıldı.

"Ha??-"

Karşısındaki kişinin kucağına düştü, kucağına düştüğü kişi de onu aniden tuttu güzelce. Levi başını kaldırıp yüzüne baktı.

"Hanji?..."

"Niye yatağından çıktın?... dinlenmen gerekiyor"

"Dinlendiğim yeter. Temiz hava almak istiyorum"

"Deli gibi yağmur yağıyor, saçmalama"

Levi düzeldi. Hanji, bileğini tutmasına izin veriyordu o şekilde dengesini koruyordu levi

"Bu karanlık ve sessiz yerde tıkılı mı kaldım yani? Tch... herneyse"

Kapıdan dışarıya bakındı birini arar gibi.

"Noldu levi? Birini mi arıyorsun?"

"Evet, onu..."

Hanji pek mutlu gibi görünmüyordu bir şeyler olduğu kesindi. Her saniye ağzı kulaklarında olan bu kadının sessizce ve söylemek istemiyormuş gibi bakmasını sağlıycak bir olay olduğu su götürmezdi.

"Levi şöyleki..."

Eren, Erwini kontrol etmeye gitti...

KORUMA (ERERİ)Where stories live. Discover now