|Chapter Twelve|

110 11 30
                                    

[Ungjae]

"Kihyunnie."

Deminki kargaşadan sonra etraf dağılmış, herkes eskisi gibi kendi işiyle ilgilenmeye devam etmişti. Çoğu kişi arkadaşlarının veya eşlerinin yanına gittiği zaman ben de geldiğimden beri ilk defa gördüğüm çocuğun yanına gitmiştim.

Diğerlerinden biraz uzakta oturmuştu. Ona seslendiğim zaman başını kaldırıp bana bakmıştı. Göz çevresinin ve burnunun kızarık olduğunu fark ettiğimde endişelenmiş ve yanına oturup yüzüne bakmaya başlamıştım.

"Sen iyi misin?" demiştim ona bakarak. Canını acıtmamaya özen göstererek bir elimi çenesine koymuştum. "Biri bir şey mi yaptı?"

Başını iki yana salladığında elimi çekmiş ve ona bakmaya devam etmiştim. Üzerinden babasının kokusu geldiği için rahattım biraz, eğer onu ailesinin yanında kendi kokumla işaretlersem işler daha da karışırdı.

"Ungjae..."

Kısılmış sesiyle bana seslendiği zaman ona bakmıştım tekrar. Bakışlarında kararsızlık ve endişenin yanında bir yandan da kırgınlık vardı. Bana söylemediği şey giderek merakımı arttırırken ona ne olduğu konusunda da endişelenmeden duramamıştım.

"Sana sadece tek bir soru soracağım ama lütfen dürüst ol bana karşı."

Söylediği cümle giderek merakımı arttırırken başımı olumlu anlamda sallamış ve tüm dikkatimi ona vermiştim. O ise ilk önce etrafa bakmış, ardından bana bakarak derin bir şekilde nefes alıp vermişti.

Her seferinde ağzını açıp kapamaya devam etmişti. Bir şey söylemek için ağzını açıyor, endişe ve korkusundan dolayı tekrar ağzını kapıyordu. En sonunda cesaretini toplamış olacaktı ki gözlerimin içine bakarak konuşmaya başlamıştı.

"Ben... Bir şeyi merak ediyorum." demişti gözlerimin içine bakmaya devam ederken. Ellerini gerginlikten nereye koyacağını bilemediğinde uzanmış ve ellerini tutmuştum. "Bana karşı olan davranışların..."

Konunun nereye geldiğini anladığım zaman ister istemez gerilmeye başlamıştım. Bu komu ne zaman açılsa geriliyordum ve bu elimde olan bir şey olmuyordu. Bu gerginliğimi ise karşımdaki oğlana belli etmemeye çalışmıştım.

"Bana karşı olan davranışların konusunda ciddi misin?"

Sorduğu soruyla bir süre olduğum yerde durmuş ve düz bir ifadeyle ona bakmaya başlamıştım. Ne kadar düz ifadeyle baksam bile içimde şu an fırtınalar kopuyordu. Mantığım gerginleşmemi sağlarken kalbim ve kurdum bu durum için kuduruyordu.

Uzun bir süre ona bakıp sessiz kalmamdan sonra bakışları değişmişti. Bakışlarını bu sefer kırgınlık kaplarken buruk bir şekilde gülümsemiş, ellerini ellerimden çekmişti.

"Anladım..."

Konuşmasıyla kendime geldiğimde o ise ayağa kalkmıştı. Gideceği zaman bileğine uzanmış ve onun dikkatini çekmiştim. Aynı ifadeyle bana bakarken ayağa kalkmış, gözlerinin içine bakarak konuşmaya başlamıştım.

"Biliyorum, yavşak bir kişiliğim var ve bazı durumlarda aşırı şerefsiz olabiliyorum." demiştim ilk önce. O ise bu sefer anlamamış bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. "Eğer bu soruyu bir başkası bana sorsaydı cevabım kesinlikle hayır olurdu."

"Ama sen sorduğunda devrelerim yanıyor gibi hissediyorum Kihyun. Seni gördüğüm zaman her ne kadar kendim olsam bile seni incitmemeye çalışıyorum, seni korumak için her şeyi yapıyorum ki yaparım da."

Konuşmam ile bir süre bana bakmış, ardından başını öne eğip gülümsemeye başlamıştı. Ben de gülümsemiş, ellerini tekrar kendi ellerim arasına almıştım. Bana kıyasla elleri biraz küçük kalıyordu.

"Senin yanındayken kalbim hızla atıyor Kihyun, onu durduramıyorum. Kurdum içten içe coşmaya başlıyor ve hiç olmadığı kadar mutlu oluyor. Mantığım ise gerginleşmemi sağlıyor çünkü beni korkutan şeyler var."

Bakışları beni bulduğu zaman gülümseyerek ona doğru eğilmiş ve hafifçe alnından öpmüştüm. Alnımı onunkine yaslamış, yavaş yavaş mavileşen gözlerine bakmaya başlamıştım.

"Denemek istiyorum." demiştim onun gözlerine bakmaya devam ederken. "Seninle birlikte bu sefer gerçek bir partner olmayı denemek istiyorum Bang Kihyun. Korkularımı yenmeme yardım eder misin?"

Sorduğum soruyla kıkırdamış, ellerini ellerimden çekmişti. Kolları boynumu bulduğu zaman ben de beline sarılmıştım. Beni şaşırtan şey ise dudaklarının benimkilerle buluşması olmuştu.

Kısa bir şekilde beni öpmüş, çekildiğinde ise geniş bir şekilde gülümsemeye başlamıştı. Onun gülümsemesiyle ben de gülümsemiş, biraz eğilip onu tekrar dudaklarından öpmüştüm.

Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya devam ederken yaşadığım huzur ve mutluluk tüm endişemi alıp götürmüştü. Yılın başından beri peşinde koştuğum çocuk şu an yanımda ve kollarım arasındaydı, geniş ve sevimli bir şekilde gülümseyerek bana bakıyordu.

"Bence bu cevabımı belli etmiştir." demişti kıkırdayarak. Onun sevimliliğine gülümsemeye başlamıştım ben de. "Eğer olmadıysa söyleyeyim: Ben de denemek istiyorum Hwang Ungjae. Korkularını yenmene yardımcı olacağım."

The Pack •Stray KidsWhere stories live. Discover now