|Chapter Fourteen|

90 12 12
                                    

|Seohyun|

"YA BIRAK BİRAZ DAHA DÖVEYİM İŞTE!"

İkizimin tutuşundan kurtulmaya çalışırken sırıtarak bana bakmaya devam eden alfaya bakıyordum. Pişkin bir şekilde sırıtması sinirlerimi bozuyordu.

"Seohyun, herkes bize bakıyor." demişti ikizim, bileğini hafifçe boynuma ve yanaklarıma sürtmeye başlamıştı. "Hadi sakinleş de daha fazla rezil olmadan gidelim."

"Beni de işaretlesene Kihyunnie."

"Seni ben bir işaretleyeceğim göreceksin gününü."

Sinirli bir şekilde konuşmamla Ungjae susmuş ve dudaklarına fermuar çeker gibi bir hareket yapmıştı. Kihyun kokusuyla beni sakinleştirdikten sonra yanımdan ayrılmış, onun ayağa kalkmasına yardım etmişti.

Okula doğru yürümeye başladığımız zaman üçümüzden de ses çıkmıyordu. Ungjae'nin mutlu olduğunu belli eden kokusu sinirlerimi bozmaya yeterken ikiz kardeşim istediği için sakin kalmaya zorluyordum kendimi.

Eğer o istemeseydi anında bu yavşağın burada işini bitirirdim.

"Selam."

Yeonhwa'nın yanımıza gelmesiyle aramızdaki sessizlik bozulmuş ve üçümüzde aynı anda ona selam vermiştik. Kihyun ile benim için bu normal bir durum olsa bile diğer alfanın bizle uyum içinde olması onu şaşırtmıştı.

Veya onu şaşırtan şey bu değil, Ungjae'nin patlayan dudağı ve benim patlayan kaşım olmuştu.

"Sabah sabah enerjilerini atamadılar herhalde?" diye sormuştu Kihyun'a bakarak. Onun başını sallamasıyla birlikte iç çekmişti. Bana bakmış ve kaşlarını çatmıştı. "Rahat dur Seohyun."

"Ama Yeon-"

"Sadece rahat dur. Ayrıca konuşmamız gerek."

İkinci kısımın ne hakkında olduğunu biliyordum. Geçen gün yaşananlar ve dediklerim hakkında konuşmak isteyecekti. Sonuç olarak kendimi tutamamış ve babasının karşısında ona karşı olan duygularımı söylemiştim.

"Git hadi." demişti Kihyun. Bir elini omzuma koymuş ve gülümsemişti. "Gitnek istediğin her halinden belli. Ben başımın çaresine bakarım."

"Ama-"

"Seohyun. Hadi."

Konuşmama izin vermeyip beni itelemesiyle direnmemiş ve karşımda beni bekleyen betayla birlikte onlardan uzaklaşmıştık. Okula giderken farklı bir yol seçmiş ve yalnız kalacağımız bir alan bulmuştuk kendimize.

Yeonhwa'nın iki babası da ünlüydü ve onun rahat bir şekilde dolaşmasına fazla izin verilmiyordu. Bu yizden genelde arka sokaklardan ilerler ve birlikte konuşarak yolumuza devam ederdik.

"Sadece bir kez soracağım ve dürüst bir cevap vereceksin."

Kesin bir ses tonuyla konuşmasıyla sırıtmaya başlamıştım. Durmasıyla tam onun karşısında durmuş, gözlerinin içine bakmaya başlamıştım. Sonuç olarak duyduğu bir şeyi tekrar duymak istediğini biliyordum.

Ben ise belli etmesem bile alacağım cevaptan korkuyordum. Her ne kadar kendimden emin olsam bile vereceği cevabın ne olacağını tam kestiremiyordum. Sonuç olarak o Yeonhwa'ydı, ne yapacağı hiçbir zaman tahmin edilemezdi.

"Babamın karşısına geçip söylediklerinde ciddi misin?" demişti. Sesindeki heyecan ve beklentiyi aldığım zaman istemsizce gülümsemeye başlamıştım. "Eğer dalga geçiyorsan ve sadece beni kullanacaksan, şimdiden hayatımdan siktir olup git."

"Sana sadece bir şey diyeceğim, Lee Yeonhwa."

Konuşmamla susmuş ve sessizce yutkunmuştu. Geriye doğru gitmeye başladığında ben de ona doğru ilerlemeye başlamış, onu duvarla arama almıştım. Elleri omuzlarımı bulduğunda ona doğru eğilmiştim gülümseyerek.

"Bizim ailemizde, sevmek her şeydir." demiştim duyabileceği bir şekilde mırıldanarak. Bakışlarım dudaklarına kaymıştı bu sefer. "Sevdiğin zaman bunu farklı şekillerle belli edersin."

"O gün söylediklerimde ciddiydim, hem de hiç olmadığım kadar. Diğer yarımı, ruhumun diğer yarsını buldum ben Yeonhwa. Babanın karşısında onları demekten de asla pişman değilim."

Tekrar gözlerine baktığım zaman gözlerinin parladığını fark etmiştim. İçten bir şekilde gülümsemiş, yanaklarımdaki çukurların belli olmasına izin vermiştim.

"Lee Yeonhwa, benimle sevgili olur musun?"

Geniş bir şekilde gülümsemeye başladığında başını kabul ettiğine dair sallamış, kollarını boynuma dolamıştı. Ben de ona sarıldığım zaman hafifçe boynunu öpmüş, kıkırdamıştım.

Diğer yarımı bulmuş gibi hissetmeye başlarken kurdumun huzurla mırlamasına izin vermiştim. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atarken mutluluktan ne yapacağımı bilemiyordum.

Uzun zamandır hayallerimi süsleyen bu beta, ona karşı olan duvarlarımı yıkmış ve kalbimi kazanmıştı.

The Pack •Stray KidsWhere stories live. Discover now