Ateş Krallığının çılgın prensi Taehyung, yeni ve çaylak prenses olan Jisoo'yu Veliaht prens olan abisi Jin ile evlendirmeye çalışır.
Kim Jisoo & Kim Taehyung
Karanlık bir odaydım ve yanımda burada olmasını isteyeceğim son kişi bile olmayan şeytan Taehyung vardı. Belimdeki elini çektiğinde bir sandalyeye oturtmuştu beni. Sırtımın acısı hâlâ geçmezken etrafı incelemeye başladım. Burası eski ve rutubetli bir yerdi. Fakat son model saray oturma grubu bir çok kadeh ve içki bulunuyordu. Taehyung kadehine içkisini doldurduktan sonra karşımdaki sandalyeye yayıldı.
"Neden buradayız? Zaten sırtım çok ağrıyor bırakta döneyim işte!" Tahyung pis pis sırıttıktan sonra açıklama yaptı "Çünkü konuşmamız gereken konular vardı. Hem bak şanslısın burayı benim dışımda kimse bilmiyordu. artık sende biliyorsun." Ona göz devirdim ama sırtımın tekar sızlamasıyla elim refleksel olarak sırtıma gitmişti. Bu Taehyung'un gözünden kaçmadı. "Çok konuşmak istiyorsan beni ziyaret edebilirdin böyle garip bir yere gerek yoktu." bitirdiği kadehini masaya bıraktı " Aslında söyleyeceklerim aramızda kalması gereken konular Jisoocum."
Ayağa kalkıp odada dolanmaya başladığında devam etmesi için kaşlarımı kaldırdırdım. " Aslında iki krallık olarak ne kadar anlaşamasakta bizim diğer krallıkların bilmediği özel bir sırrımız var. Bunu sadece değerli kraliyet ailesi biliyor. Yalnız Jimin sana söylemedi belliki." artık sıkılmaya başladığımda ayaklarımı ritmik bir şekilde hareket ettirmeye başlamıştım " Açık konuşsana ne geveliyorsun?"
Taehyung dolanmayı bırakıp tam karşıma dikildiğinde konuştu " Peki nasıl istersen prenses..." prenses lafını vurgulaması sinirimi bozsada sonunda ağızında gevelemeyi bıraktı " Yıllar önce büyük savaşta annen sana hamileyken bizim krallığın şovalyeleriden biri annene suikast düzenledi ve anneni katletti. Sen annenin karnından sağlıklı olarak çıksanda annen ölmüştü. Biliyorsunki savaşlarda sadece savaşan kişiler ölmeli bu yüzden annen haksız yere ölmüştü. Bunu duyan baban yani Su Kralı bizim krallığı cezalandırmak istedi fakat babam buna izin vermeyerek bir anlaşma yapmak istedi."
Duyduklarımla ağızım açılmışken Taehyung devam etti " Anlaşma yeni doğan prensesin yani senin bizim krallıktaki bir prensin gelini olmadı kısaca abim ya da benim gelini olucaktın ve bu anlaşma sonsuzluğa mühürlendi. Fakat babam sonradan seni kaçırttırarak aklı sıra anlaşmayı fesettirdi. Ama şuan sen buradasın ve mühür hâlâ etkili." dediklerinden çıkrdığım anlam umarım doğru değildi " Yani ne demek istiyorsun?" Taehyung karşımdaki sandalyeye tekrar oturduğunda soruma cevap verdi " Kısaca Jin'in ya da benim gelini olucaksın."
Oturduğum sandalyede dahada geriye gidebilecekmişim gibi kıpırdanıyordum " Peki ya istemezsem?" Taehyung'un kahkası odada yankılanırken bana küçümserce baktı. " Merak etme bende bayılmıyorum sana tabi Jin halinden memnun duruyor onu bilemem ama seçme ya da reddetme şansın yok. Kaderin küçükken yazıldı Jisoo." Artık sırtım yavaş yavaş uyuşmaya başlarken acısını önemseyecek bir durumda değildim.
"Peki benden ne istiyorsun?" elini çenesine koydu ve düşünüyormuş gibi yaptı. " Çok basit bir istek Jisoocum. Benim gelinim olmayacaksın. Bence bunu yapabilirsin. zaten Jin seni bana bırakmaz. Gaddar adam senin yanında melek oluyor. Ama ben yinede önlem almak istiyorum, sonuçta tüm diyar bana karşı koyamazken sende öyle bir hataya düşme."
" Merak etme sana bayılan yok. Ayrıca Jin senden kat kat daha yakışıkşlı ve karizmatik." Bana kötü bakışlarını sunarken hızlıca ayağa kalktı. "Tamam artık, bu kadar yeterli geri dönelim." Ayağa kalkamayacak kadar sırtım ağrırken yerimde bile kıpırdanamıyordum. Taehyung bu durumu farkederek beni kucağına aldı ve bir kaç adım ötedeki koltuğa oturttu. "Sana pansuman yapmalıyız burada bekle." İlerideki çekmeceden aldığı çantayla geri döndüğünde sırtımı kendisine dödürtmüştü. Eli hafif olmasına rağmenmher sırtıma değdiğinde acıyordu.
Pansumanı yapmaya devam ederken konuştu " Aslında sana özür borçluyum. Herkese sana davrandığım gibi kötü davranmam. Genelde umurumda olmazlar ama bana karşı bir şeyler hissetmeni istemedim." o görmezken göz devirdiğimde " Merak etme az öncede belirttiğim gibi tipim değilsin. Jennie ile aranıza girmem." sesli bir şekilde güldüğünde elini sırtımdan çekmişti " Zaten istesende aramıza giremezsin. Jennie ile arkadaşta olsak sevgilide olsak dediğin imkansız."
Arkama fevrice döndüğümde sırtım ağrısada önemsemedim " Öyle bir amacım yok zaten senin o zibidi tavrını çekemem. Sana da tam Jennie gibisi yakışır." kaşlarını çattığında sinirlenmişti ve sesini yükseltmişti " Jennie'ye bunları diyecek haddin yok ama yinede söyleyeyim. Senin jin'le olman işime gelecek çünkü sen çürüksün. Gücü olmayan, saray hayatı görmemiş bir ezik. Jin için yeterince zayıf halkasın zaten. Eminimki Jimin beni sana deli diye tanıtmıştır ama unuttuğu bir şey varki. Bu diyarın en güçlü prensiyim. Kendi kabul etmesede bu gerçek değişmeyecek. Eğer gelinim olsaydın bugünki gibi sadece bana fazlalık olurdun. Ama buna rağmen yinede kazandım. Jennie ile olursam ne olur bir düşün. Bence şimdiden Jin'in gelini olacağın için Tanrıya şükret. Belkide seni ileride gazabımızdan kurtarır."
Söylediklerine kızmamıştım, kırılmıştım. Jennie'ye laf söyletmemek için beni böcek gibi ezmişti ve haklıydı. Derin bir nefes vererek gözlerini kapattığında bir an söylediklerinde pişman olduğunu düşünmüştüm. Üzerindeki gömleği çıkarttığında korkuyla gözlerimi kapadım. " Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Üzerimde bir ağırlık hissettiğimde (Arkadaşlar fesat anlamayın didslsjskmk🤭)kollarımı iki yana açmıştı ve az önce çıkarttığı gömleğini bana giydirmeye çalışıyordu.
" Merak etme sana dokunmam. Sadece gömleğin mahrem yerlerini gösterecek kadar yırtılmıştı." O gömleği giydirirken vücuduna bakmamak için dirensemde gerçektem harika bir vücudu olduğu anlaşılıyordu. Bir kaç yara ve kesik izi olması onu daha bile çekici gösteriyordu.
Gömleği giydirdikten sonra koltuktan kalktı. " Vücuduma bakmayı bitirdiysem artık gidelim" ona göz devirdiğimde güldü ve beni kucağına aldı. Boynuna tutunduğumda gözlerime bakıyodu. Gözleri bir anlağına dudağıma kaydığında rahatsızaca kucağında kıpırdandım. Bu hareketimden sonra tekrar gözlerini gözlerime çıkardığında belimdeki eli sıkılaştı.
" Sana biraz haksızlık etmiş olabilirim. Güzelsin Prenses Jisoo."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
