Tanışma

466 184 515
                                    

🔸▪️▫️🔸

MERHABA ARKADAŞLAR NASILSINIZ? UMARIM İYİSİNİZDİR.

"Onların küçük yaşantılarının içinde bende küçülmedim mi Olric? Ucuzluk bana da bulaşmadı mı?

Hayır efendimiz. Öyle içten yaşadınız ki bu kısa süren aydınlıktan yararlanamayacaklar..."

~Tutunamayanlar-Oğuz Atay~

📖📖📖

İYİ OKUMALAR DİLERİM

Komiser Cihan Atan ile ilgili derin bir soruşturma yapmıştı ama hiçbir ize rastlamamıştı. Adamın sisteme kayıtlı herhangi bir sabıka kaydı bulunamamaktaydı. Odasından çıkarak nezarethaneye gitti. Dağınık saçları birbiri ardına girmiş yüzünde de hüzünlü bir ifade vardı. Geceyi andıran hareleri Ayçin'i buldu.

"Komiserim beni burada tutmanız bir hata. Benim yerime burada olması gereken kişiler var, onları buraya tıkmanız gerekli."

"Hadi ya ciddi misin? E gel bizim yerimize sen yap görevleri. Saçmalamayı kes o kadar kişiyle uğraşıyoruz zaten. Hadi yorma daha fazla da konuş. Cezanı ikiye katlamak istemezsin herhalde." Tam bir şey söyleyeceği sırada yardımcı polis içeriye girdi. Kulağına doğru yaklaşıp tiz bir ses tonunda konuşmaya başladı.

"Komiserim Cihan Atan dosyası temiz çıktı. Üyelerinden biri değilmiş, arkadaşını kurtarmak için oraya gitmiş. Lakin bunu da tuzağa çekmişler." İlk kez hislerinde yanılıyor olmanın üzüntüsünü yaşıyordu. Bu adam tam bir suç makinesine benziyordu aslında. Ama öyle değilmiş diyerek iç geçirdi, polise serbest bırakması için emir verdi.

"Cihan Atan serbestsin," dedikten sonra polis onu serbest bırakmıştı. Birkaç prosedür gereği kağıtları imzaladıktan sonra gitmek üzere merkezden çıktı. Komiserin de çıkma saati gelmişti, odasından çantasını alıp merkezden çıktı. O hâlâ burada duruyordu, bakışları kadını bulduğunda komiser gözlerini kaçırdı. Ağır adımlar eşliğinde arabasına doğru yürüyordu. Arkasında ki hareketlilikle aniden arkasını döndü.

"Hayırdır bir sıkıntı mı vardı?" Karşısında durmuş yüzündeki sıcak gülümsemesiyle Komisere bakıyordu.

"Komiserim ben sizden özür dilerim, size karşı sert bir tavır takındığım için. Karşımda bir memur olduğunu unutmuştum. Ama benim arkadaşıma yardım etmem lazımdı. Bunu size anlatsaydım eğer ki inanmazdınız hangi polis tutukladığı kişiye inanıyor ki sanki?" Hüzünlü harelerini bir süre zeminde gezdirdi.

"Yine de siz ifadenizi vermek zorundasınız. Bırakın gerçek olup olmadığını deliller kararlaştırsın. Her şey olacağına varıp adalet yerini er ya da geç bulur." Kafasını onaylarcasına sallamıştı.

Yağmur inceden yağıyor, bütün kaldırımları ıslatıyordu. Yeryüzünde ki her canlı bereketli yağmurun altında sırılsıklam olmaya müsait konumdaydı. Kimileri yağmurdan ıslanmamak için kapalı yerleri tercih ederken, kimileriyse yağmur tanelerinin altında ıslanmayı mâkul bulmuştu. Ayçin arabasına binip onun yanından uzaklaştı. Bu saatte kesinlikle taksi bulması aşırı zor olacaktı. Yağmurlu havada taksiciler pek fazla yola çıkmıyorlardı. Şu anda dolu yüzünü göstermeye başlamıştı bile. Peki dışarıda ki soğuktan her an donacak olan hayvanlar ne durumdaydı? Keşke onların da sıcak bir yuvası olsaydı.

Eve geldiğinde yine ev sessiz sakindi, annesi Aslı hanım evde değildi. Nerede olduğunu öğrenmek için telefonunu eline aldı. Dördüncü çalışta 'Alo' diyerek açmıştı.

"Anne neredesin? İşte misin hâlâ?"

"Evet mesaiye kalacağım, beni bekleme çocuğum."

"Tamam anne kolay gelsin, dikkat et kendine."

Aramayı sonlandırdı. Yorgun, sakin adımlarla odaya ilerledi. Elini yüzünü yıkayıp siyah geceliklerini de üzerine geçirdiğinde kendini yatağına bıraktı. Birkaç dosyayı incelemek için komodinin üzerinden ledli gözlüğünü taktı. Saatlerce insanların dolandırıcılığını, cinayetlerini, bitmek bilmeyen sokak kavgalarını çözmek için kafasını allak bullak ediyordu. Şu anda gözleri uyumamak için büyük savaş veriyordu âdeta. Kapanan gözlerini aldırış etmeden uykuya teslim olmuştu bile.

Güneşin görkemli ışığı dört bir tarafı aydınlatıyor diğer yandan ise uyanması için ona sinyal veriyordu. Saate baktığında 08:32 idi, daha fazla oyalanmadan banyoda ki işlerini halletti. Mavi ahşap dolaptan sportif bir şeyler giyip odasından çıktı. Bir yandan merdivenlerden iniyor diğer yandansa saçlarını toplamaya çalışıyordu. Aslı hanım kızıl saçlarına dağınık bir topuz yapmış mutfakta soğan doğramakla meşguldü.

Yanına hızlı adımlar ile gidip 'Günaydın anne' dedi. Aslı hanım ela gözlerini kızının hareleri ile buluşturduğunda karşılığında sıcacık ve içten bir gülümseme aldı.

"Günaydın kızım geç sofraya çayları koyayım."

"Çok isterdim anneciğim ama bugün acayip işlerim var. Şu dosyaları da merkeze bırakmam lazım. Bir dahaki sefere birlikte ederiz kahvaltıyı." Yanağına küçük bir öpücük kondurup hızlı adımlarla evden çıktı.

Hava aşırı güzeldi, Ayçin merkeze yürüyerek gitmenin en doğru karar olduğunu düşünerek yürümeye başladı. Cıvıl cıvıl öten kuşlar, çiçeklerin birbirine karışıp oluşan o muazzam kokusu, çocukların bağrışmaları bütün sokağı etkisi altına almıştı. Bakış açısına dünkü adam girmişti. Kadını gördüğünde direkt yanına geldi, üzerinde siyah salaş bir kıyafet, kısa saçlarını da yana taramıştı.

"Merhaba Başkomiserim, nasılsınız? Umarım rahatsız etmemişimdir."

"Hayır tabii ki, ayrıca resmi konuşman gerekmiyor burası karakol değil." Gülümser gibi olup tekrardan yüzüne sert bir ifade takındı. Elini Komisere uzatarak dudaklarını konuşmak için ıslattı.

"Pekala sizin için de bir sıkıntı olmazsa yeniden tanışabilir miyiz? Ben Cihan peki sizin adınız neydi?" Ayçin elini nezaketen uzattığında Cihan gamzesini göstererek güldü.

"Adım Ayçin, memnun oldum." Sohbet ayak üstü biraz ilerledikten sonra sokağı yardım çığlıkları ile istila etmiş bir kadının sesini duydular. O bölgeye doğru hızlı ve telaşlı bir şekilde koşmaya başladılar. O kadar hızlı koşmuştular ki apartmana 30 saniye içinde gelmiştiler. Ayçin kapıyı kırıp içeriye daldı. Bir adam yanındaki kız kardeşi diye tahmin ettiği kızın boğazına bıçak dayamış diğer yandan kız gözyaşları ile yardım istiyordu. Komiser silahını ona doğrultup teslim olmazsa olacaklardan bahsedip uyarıda bulunuyordu.

"Bak elindekini bırak yaptığın şey bir suç her şeyden önce o bıçağı bir canlıya çekiyorsun. Kendine gel birinin hayatını mahvetmeye hakkın yok. Ayrıca onu öldürdükten sonra eline ne geçecek? Sadece onun değil kendi hayatını da bitirmiş olacaksın.!" Adamın gözlerinden âdeta yanar dağı fışkırıyordu. Kıza zarar vermek için can atıyor gibiydi. Öncelikle adamın ani bir hareketinden yararlanıp onu etkisiz hale alması gerektiğinin bilincindeydi.

"Bak kadın beni delirtme kardeşimle aramdaki mevzuya karışma. Sen kim oluyorsun da bana ahkam kesiyorsun?" Cama doğru baktığı anda hamle yapıp karın boşluğuna bir tekme atıp onu nakavt etti. Ona ters kelepçeyi takarken konuşmaya başladı.

"Ben Başkomiser Ayçin Giray, memur olmasam da yinede bir canlıya zarar vermene izin vermezdim! Birinin canına kıyacaksın ve öylece seyirci kalacağımı mı sandın aptal herif?" Telsizden bunu almaları için anons geçti. Kızı da evden çıkarıp sakin olması için çantasında ki suyu verdi. İçerken bile arkasına bakıp acaba biri zarar verecek mi diye tereddüt içindeydi. Daha gencecik 20 yaşlarında, saçları bakır tonlarında, hafiften kıvırcık saçlı, okyanusu andıran gözlere sahip bir kızdı. İfadesini almak için merkeze gidecekleri sırada yanında bile olduğunu fark etmediği Cihan onları durdurdu.

"Komiserim benim arabam var isterseniz sizi merkeze bırakayım." Otoriter bir ses tonunda sormuştu. Yardımcı polisler geldiğinde tarif ettiği eve girip suçluyu almaya gittiler.

-BÖLÜM SONU-

ARKADAŞLAR MERHABA. OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. ❤️

PARANORMAL "AŞK"  DÜZENLENİYOR Where stories live. Discover now