~Küçük Kıvılcımlar~

107 62 11
                                    

ARKADAŞLAR MERHABA, NASILSINIZ?
UMARIM İYİSİNİZDİR.🍁

"Bir odanın kapısını kapatıp yalnız kalmak, her zaman hayatımın en güzel şeylerinden biri olmuştur."

Charles Bukowski

İYİ OKUMALAR DİLERİM

AYÇİN’DEN

Simsiyah bir odada mahsur kalmış ve sadece yanımda o kadın bulunuyordu. Elinde ki ekmek bıçağı ile üstüme doğru adım attıkça ayaklarım geri gidiyordu. Kalbim her an yerinden çıkacak gibi atıyordu. Bütün kanım çekilmiş gibi hissediyordum. En son kaçacak yerim kalmayınca birazdan olacak olan şeye karşı gözlerimi kapatmıştım. Belki de sonsuz bir karanlığa. Üstümde ki sarsılma ile rüyada olduğumun farkına varabilmiştim. Gözlerimi korku ve kan ter içinde açmam ile Cihan’ı telaşlı bir şekilde görmüştüm. Yatakta doğrulup Cihan’a sımsıkı sarılmıştım. Gözümden akan yaşı elimin tersi ile silip ondan kollarımı ayırdım. Bana hâlâ sorgularcasına baktığında telaşlandırmamak adına konuşmuştum. Diğer taraftan ise bütün vücudum titriyordu.

“İyiyim sadece kötü bir kabus gördüm. Tam olarak hatırlamıyorum, bir şey sorma lütfen.” Bir soru daha kaldıracak halim yoktu. Sıcak bir tebessümle kafasını sallamıştı. Onun bir bakışı bile yeryüzünde tek kadın  benmişim gibi hissettiriyordu. Sürahiden bir bardak su doldurup elime vermişti. Kendisi de minik adımlarla odadan uzaklaştı. Bu rüyaları görmek beni her halükarda yoruyordu.

Cihan odadan çıktıktan sonra uyumak için gözlerimi kapattım. Lakin gördüğüm kâbusun etkisi ile uyumak pekte mümkün olmamıştı benim için. Yataktan yavaşça doğrulup kalktım. Hava almak için pencereyi açtım. Ay bütün ihtişamı ile ben buradayım der gibi parlıyordu. Havada az da olsa rüzgar mevcuttu. Rüzgar kibar bir şekilde saçlarımı okşuyordu. Kendimi şu anda bulunduğum huzurun kollarına bıraktım, birkaç saniye olsa da. Her şeyden uzaklaşıp derin ve huzurlu bir nefes almak bana çok iyi gelmişti. Bu huzur pekte uzun sürmemişti.

Aklımda cevapsız olan bir ton soru birbirini kovalıyordu. İlk önce bu sorulara cevap bulmak en iyisi olacaktı benim açımdan. Mesela Cihan ile ben her şeye rağmen biz olabilecek mıydık?  Yoksa Ay ve Güneşin bir araya gelmesi kadar imkansız mı olacağız? Gerçi bunu ikimize zaman gösterecekti. Ona ne zaman adım atmaya çalışsam kendimi farklı bir kâbusun içinde buluyorum. Bu sefer ona onu sevdiğimi net bir şekilde söyleyeceğim. Ne olursa olsun isterse bütün Dünya karşımızda dursun yine de söyleyeceğim. Kafamın içinde ki soru işaretlerini bir kenara bırakıp yatağıma gittim. Üstümü de örtüp soft yastığıma başımı koyar koymaz gözlerimi kapattım.

Gözlerimi açtığımda komodinin üstünde duran dijital saatte 09:18 idi. Yatağımdan yavaşça doğrulup elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Zor bela kendimi banyoya attıktan sonra işlerimi halledip çıktım. Çantamdan siyah tişörtüm, siyahtan daha açık tonda olan eşofmanımı giydim. Bacaklarım hâlâ çok ağrıyordu. Bugün ayrıca eve fizik tedavi uygulamak için doktor gelecekti. Çabucak iyileşip merkeze gitmem gerekirdi. Ağır adımlarla odadan çıkıp aşağıya indim.

Cihan mutfakta krep yapıyordu. Beni gördüğünde gülümseyerek “Günaydın” dedim. O da aynı şekilde bana günaydın demişti.

“Ayçin sen niye ayaktasın? Hemen bir yere otur. Birazdan zaten kahvaltı hazır olur. Kendini yormazsan eğer ki çabucak iyileşirsin.”
Tok bir ses tonunda konuşmuştu.

PARANORMAL "AŞK"  DÜZENLENİYOR Where stories live. Discover now