26. Bölüm

9K 430 117
                                    

Aras endişeyle sesimizi kapatıp Ediz'in kafasına vurdu. "Söyleyecek başka bir şey bulamadın mı? Senden ne bekliyorduk ki zaten. "

"Bana bırakmasaydınız o zaman şerefsiz. Vurma."

Ulaş eliyle alnını ovarken "Adam il emniyet müdürüyüm diyor, siz ne kavgası yapıyorsunuz?"

Salih denilen adam keyifli sesiyle "Sanırım konumu arıyorsunuz? Dert etmeyin ben kendim de bulurum." Dedi.

İnsan buraya ekip felan gönderir. Bu ne rahatlık yiğidim.

Bunu yapmaması için dua etmen gerekiyor.

Dur bir dur.

Aras boğazını temizleyip sesi açtı ve telefonu eline aldı. "Merhaba müdürüm. Kuzenim numara sallayıp birini işletmek istemişti ama kendisi gerizekalının teki olduğu için mal mal şeyler söyledi. Özür dileriz."

Allah belanı vermesin Aras. O ne öyle Salih bey, emniyet müdürü amcacığım da salak ya inandı zaten.

Kısa bir kahkaha attıktan sonra rahatça yanıtladı. Abi sen niye bu kadar rahatsın ya? "Anladım oğlum anladım. Haftada en az bir kişi arayıp bunu yapıyor. Numaram da basit değil anlamıyorum ki nasıl tutturuyorlar."

Kendimi tutamayıp "Yine de bu kadar çabuk inanmanız hiç doğru değil."

"Ben emniyet müdürüyüm Taşkın kızı. Elbette siz onları söyledikten sonra hattın sahibini buldum. Çok kolay olduğuna emin olabilirsin."

Taşkın kızı?

Hepimizin kaşları çatılırken Ediz bir küfür savurdu.

Abi bir sakin olun. Hani adam polis ya. Bunu bulmuş olması çok normal.

Adam endişemizi anlamış gibi sakin bir şekilde konuştu "Sadece bir kereliğine ailenize söylemeyeceğim. Neyse çocuklar benim işlerim başımdan aşkın size iyi günler. Bir daha böyle bir şey yapmamanızı öneririm." Dedi ve bir şey söylememizi beklemeden kapattı.

Kapanan telefona şaşkınlıkla bakıp güldüm. Şahsen ben polis olsam şuan bizi karakola götürmeleri için bin tane ekip arabası gönderip en az on gün karakolda kalmalarını sağlardım.

İyi ki polis değilsin.

İyi ki.

Hem bir daha böyle bir şey yapmayı götümüz yermiydi. İşte orası muamma.

Can ellerini kalbinin üstüne koyup gözlerini kocaman açtı. "Mapusa gireceğim diye ödüm bokuma karıştı."

Öpücük atıp "Merak etme aşkım öyle bir şey olsaydı ben sana temiz kıyafetler getirirdim." Dedim

"Eline örgü ipi alıp karşı koğuşumda örebilecek yeteneğin olsaydı yapardın."

"Hoşt. Benim Arafcığım Taşkıncığım var. O beni mapuslarda bırakır mı?"

"İşte bende de müebbet yesinde başımdan gitsin diyen Akıncığım Taşkıncığım var."

Aras ikimizin de kafasına aynı anda vurup yataktan kalktı. "İnelim hadi. Herkes aşağıdadır."

Ediz hepimize bakarak gözlerini kırptı. "Olur da ağzından kaçıran olursa gitsin kendini aşağı atsın. Motoruma yeni kavuşacağım. Tekrar elimden gitmesin."

Elimle omzuna vurdum. "Bakarız yavrum."

"Bakmak yerin yap yavrum."

**

Günler su gibi akıp giderken dört günün sonunda babam artık dönmemiz gerektiğini söylemişti. Şimdi ise uçaktaydık. Yaklaşık on dakika sonra İstanbul'da olacaktık.

Gerçek ailem mi?Where stories live. Discover now