23~[Hayal kırıklığı]

788 106 63
                                    

Hava kasvetli. İnşaatın kuytularında kalplerinin ücra köşelerinde barınan korku isimli duyguyu avuçlarının arasına almış iki insan. Hava kasvetini onlara bastırıyor. Sanki mümkünmüş gibi her şeyi daha kötü kılıyor. İki korkak kalp de atışlarını hızlandırıyor. Bedenler titriyor; belki soğuktan, belki korkudan...

Soğuk terler akıyor iki üşüyen bedenden de. Dudaklar mühürlenmiş, sonsuza kadar susmak ister gibi. İki kişinin de kafalarında dolanan yüzlerce tilki ve soru...

Sonunda birisi konuşmaya cesaret ediyor. Dudaklarının kilidini açarak buz tutmuş dudaklarını yalıyor. Kafasındaki kelimeleri toparlamaya çalışıyor. Sonra zihninin mühürleri de kırılıveriyor.

"Jimin..."

Dudaklarından sadece tek bir isim çıkıyor. Sesi kısılıyor sonlara doğru, devamını getirmesini istemez gibi. Karşısındaki bedenin gözlerindeki korkuyu iliklerinde hissediyor. O gözlerden korkuyor bu sefer. 'Bir şey mi yaptım?' sorusu dolanıyor zihninde. Sonunda karşısındaki beden mühürlerini açıyor. Soğuktan moraran dudaklar sonunda aralanıyor.

"M-min Yoongi..."

Kekeliyor dudaklar. Zihninin birkaç dakika önce kavradığı şeyleri hazmedemeyerek. Tam o an kendi ismini duyan beden hayatında daha önce hissetmediği korkuyu hissediyor. Başından kaynar sular dökülmüş gibi, cayır cayır yanıyor bedeni. Tam o an aslında onunla kendi kimliğinde karşılaşmaya hazır olmadığını fark ediyor.

"N-ne?"

Onun dudakları da kekeliyor. Onlar da şaşkın. Karşısındaki bedenden daha şaşkınlar belki de. Hayal kırıklıklarıyla dolu olan bedenin kaşları çatılıyor. Şaşkınlık kürsüyü sinire bırakıyor.

"Sen Min Yoongi'sin değil mi?"

Sertçe yutkunmak istiyor karşısındaki beden ama yapamıyor. Ne yapacağını, ne demesi gerektiğini bilmeden afallayan duygularıyla ve çalışmayı durduran beyniyle ortada kalıyor. Başını çeviriyor yere usulca. Elleri istemsizce ağzındaki maskeye gidiyor. Maskeyi sanki burnuna kadar çekmemiş gibi daha da yukarıya çekiyor.

"Hayır..."

Karşısındaki beden hiç düşünmeden öne atılarak onu kollarından tutuyor.

"Dalga mı geçiyorsun benimle!"

Kolunu bırakarak maskeye uzanıyor. Diğer beden ise donmuş gibi öylece onu izliyor. Ne ona engel olabiliyor, ne de ondan kaçabiliyor. Maskeyi çekiştiriyor...

Tanıdık gelen o yüzle suratı ekşiyor. Elleri aşağıya sallanıyor. Sonra birden görüş açısına dudağının kenarındaki kurumuş yara giriyor. Yine kaşları çatılıyor. Ama bu sefer onun AgustD olduğunu anımsadığı için.

Her şeyi yerine oturtmadan önce yaralarını sarmak istediği kişi doluyor zihnine. Günlerdir konuştuğu, başkalarına olmasa da kendi kendine hoşlandığını kabul ettiği insanı hatırlıyor. Sonra tekrar Min Yoongi'yi görüyor. Bu kafa karışıklığı gözlerini sıkıca kapatarak başını elleri arasına almasına neden oluyor.

Karşısındaki beden ise dolu gözlerle onu izliyor. Asla hayal etmediği o gerçek kimliğini açığa çıkarma yüzüne tokat gibi çarpıyor. Esen rüzgarı bile hissetmiyor bedeni. Birazdan yağarak kendilerini daha kötü bir duruma sokacak bulutlar bile kendilerini hatırlatamıyor ona.

"Özür dilerim..."

O yıllardır bu iki kelimeye mühürlü olan dudakları sadece onun için aralanıyor bu saniyelerde. Karşısındaki bedenin yaptığı her eylem onu bir bir ölüme sürüklüyormuş gibi hissettiriyor. Tamam diyor içinden, bu sefer kesin öldüm. Benim için her şey buraya kadarmış...

𝑺𝒊𝒍𝒍𝒂𝒈𝒆 | yoonmin|Where stories live. Discover now