0.4

446 22 13
                                    

Gelen son mesajlara baktım ve sevinerek üstümü giydim.
Binanın koridorunda dans ederek yürürken arkamdan sesler duydum.

Kafamı çevirdiğimde bizim timden dört kişi vardı. İsimlerini mesajlaşırken öğrenmiştim ama kimin, kim olduğunu bilmiyordum. Geçen gün Çağatay komutan beni sadece kendisiyle konuşturmuş, birlikte çalışmıştık. Sorduğu sorulara geçiştirerek cevap vermiştim ve sonradan sonraya onunla sohbet etmek eğlenceli bir hâl almıştı.

"Alçın." gülümseyerek cevap verdim,

"Merhaba." Bir tanesi arkasında birşey saklıyordu. Bakmaya çalıştım fakat gülümseyip saklamaya devam etti. En son,

"Bu senin adam akıllı konuşmama yarışmasında kazandığın ödülün. Al bakalım!" Dedi ve arkasında sakladığı şeyi gözümün önüne getirdi. Tam olarak net birşey göremiyordum ama çikolata olduğunu anlamıştım. Paketi çekmemesiyle gözlerimi kırpıştırdım ve yanındaki adam,

"Lan çeksene kızın gözünden şunu. Kör oldu."

"He pardon Alçın'cım al bakalım ödülün." Çikolata paketini elime bıraktı. Kıkırdadım ve,

"Eyvallah yiğidim."

"Neyse beyler komutan azarlamasın çabuk olun biraz." dedi bir tanesi ve koşturmaya başladık.

Karşılaştığım kişilerin Oktay, Nevzat, Caner ve Baran olduğunu öğrendim. Çikolatayı veren Caner'di, paketi gözüme soktuğu için onu azarlayan Oktay ve acele etmemiz için uyaran Baran'dı.

Merdivende geri kalanlarıyla tanıştım ve aşağıya doğru saçma sapan sohbetlerle adımlarımızı attık.

Onu gördüğümde, gözüme bir değişik geldi. Normalde yüzüne düşse burnuna gelecek olan siyah saçlarını kestirmişti. Yüz hatları daha değişik ama çekici görünüyordu. Biz sıraya geçerken Caner,

"Sıhatler olsun komutanım." deyip kıkırdadı. Çağatay komutanın mimiği oynamamıştı. Konuştu,

"Yerine geç, Caner!"

"Emredersiniz."

Ardından bir grup daha yanımıza geldi ve sıraya geçti. Bizim aksimize fazla ciddilerdi. Hemen sonra abim çıktı kapıdan, yanımıza yaklaştı ve Çağatay konutanla fısıldaştılar. Diğerlerine baktığımda herkesin neler olduğuna dair merak içinde yüz şekilleri vardı. Sonunda diğer timden biri öne çıkarak konuştu, sanırım o timin teğmeniydi.

"Neler oluyor, komutanım? Sıkıntı mı var?" Abim bizi çok beklettiğini düşünmüş olmalı ki Çağatay komutana bir bakış attı ve,

"Sizlik bir sıkıntı yok, gençler. Binbaşı Çağatay, ben ve birkaç komutan daha önemli ve aciliyeti olan bir göreve çağırıldık. Anlayacağınız, ne kadar olduğunu bizim de bilmediğimiz bir süre ortalıkta yokuz." Çağatay komutan devam etti,

"Yani bir süre başınızın çaresine bakacaksınız. Yeni gelen arkadaşa göz kulak olun bu kalabalıkta şey etmesin." Ne etmesin?

Üzerimde 'ne diyorum ben' gibi bakan bir çift göz vardı. Birkaç kişi komutanların konuşmalarının bitmiş olduğunu düşünmüş olmalı ki,

"Emredersiniz komutanım!" dediler.

•🍁•

Diğer timden 6 kişi ve bizim timden ben, Oktay, Baran, Nevzat ortak alanda oturuyorduk. Tabii diğer tim oturmaktan çok birbirleriyle dövüşüp çalışıyorlardı. Oğlum burası saha mı gidin çalışma sahasında çalışın...

Telefonuma bildirim sesi gelmesiyle irkildim ve az sonra yanımda oturan bizim timdekilerinde telefonları titredi. Bu sayede mesajın gruptan olduğunu anlamış oldum. Hemen gruba girdim.

BİNBAŞI'M Where stories live. Discover now