00.29

1.4K 81 4
                                    

💙

"Hocam, yemin ederim bu sorular karşısında ufkum açıldı."

"Bunu iyi bir anlamda söylediğini kabul ediyorum Aral'cığım. Umarım bir daha ki derste de aramızda olursun."

Tahtadaki işlemleri kırkıncı kez incelerken başımı sallayıp, "Hı hı," tarzında tuhaf bir ses çıkardım. Hoca sınıftan çıkarken sıranın üstünde duran kollarıma çenemi yasladım ve poziyonumu bozmadım.

"Ulan bu fizik ne garip şeymiş!"

Okyanus'un gülüşünü bastırmaya çalışarak, "Aral, sen iyi misin?" diye soruşunu duydum. Ben cevap veremeden Serhat, "Hayatında ilk kez fizik dersine bu kadar ilgi gösteriyor. Bırak biraz tadını çıkarsın, yakında küfrederek kaçacak zaten," diye atladığında sinirle başımı kaldırıp ona baktım. Eşyalarını toplamış, sıranın yanında dikilerek bana bakıyordu. Yüzündeki sırıtışın anlamını tabii ki biliyordum!

"O iddiayı kazanacağım ve hepiniz bu tavrınız için ayaklarıma kapanarak benden özür dileyeceksiniz!"

"Kanka," dedi başını geriye atarak. "Sen o sınavdan 100 al, bırak ayağına kapanmayı kırk gün kırk gece kölen bile olurum!"

O kadar da vahim olamazdı durumum! Ayrıca kimsenin köleliğini istemiyordum, tek istediğim onunla tanışmaktı.

"Ne iddiası?" Okyanus kesinlikle yüzüme bakmadan sorduğunda, "Boşver," diyerek başımı salladım. "Birisiyle yüz yüze gelebilmem için fizikten 100 almam gerekiyor da."

"Hımm," diye bir mırıltı çıkardı. Sonrasında başını kaldırıp bana baktı, "Sana bir program yapmalıyız ama bunun için de bazı bilgilere ihtiyacım var."

Topladığım çantayı sıranın üstüne bırakıp ona doğru döndüm. O da toplanmış, çantasını arkamızdaki boş sıraya koymuştu. Önündeki kalemi ve boş kağıdı yeni fark ediyordum. Serhat ilgiyle sıranın önüne çöküp çenesini kollarının üstüne yaslamış, bizi izliyordu.

"Şimdi, ilk önce konu eksiklerini belirlememiz lazım. Az önceki kurstan anladığım kadarıyla direkt soru çözebilecek bir durumda değilsin." Bunları söylerken elindeki kalemi gerginlikle çevirip tereddüt ediyordu. Alınacağımdan korkmuyordu değil mi?

"Yalnız eksiği geç, Aral'da komple fizik yok. Buraya kadar nasıl geldiğini biz bile bilmiyoruz. Harbiden kanka sen nasıl geçiyorsun bu dersten?" Serhat bana dönüp sorduktan hemen sonra yine bana cevap fırsatı tanımadan kendi sorusunu kendi yanıtladı. "Ah, doğru ya. Sınavdan önceki geceyi sana tüm konuları anlatıp iyi kötü bir şeyler sallayabilmen için ben uykusuz kalıyordum, nasıl da unuttum!" Bana gıcık bakışlar atan çocuk biraz daha devam ederse arkadaş falan demem, dalarım ben buna!

Okyanus boğazını temizleyerek varlığını hatırlattığında Serhat'a dudaklarımı oynatarak bittin sen dedikten sonra yanımdaki kıza döndüm. Sakince bana bakıyor, arada bir gözlüğünü burnunun üstünde geriye ittirip bakışlarını kaçırıyordu.

"Sen bakma şu salağa. Yani sağlam olmasa da temel var bende."

"Hangi konular yani?"

"Fiziğin alt dallarını biliyorum." Kendimden emin bir şekilde konuştuğumda Okyanus başını yana yatırarak gözlerini kırpıştırdı. Serhat ise çekinmeden kahkahayı bastı. "Sorun ne?" diye sordum gözlerimi sırayla ikisi arasında gezdirirken.

"Aral..." dedi Okyanus ciddi olduğumu fark ettiğinde. "O konu 9. sınıfın. Üstünden iki yıl geçti."

"Oldu mu o kadar ya?" dedim kaşlarımı kırıştırıp.

"Oldu, geri zekâlı. Kız, her an bilgisizliğin yüzünden sinir krizi geçirebilir ya da kaçabilir, belli etme oğlum bu kadar."

Serhat'ın söyledikleriyle başımı çevirip hızla Okyanus'a baktım. "Kaçar mısın?" Gözlerim korkuyla irileşirken kızın kolunu yakaladım. "Okyanus, valla çok çalışırım! Bak, benim gerçekten o sınavdan 100 almam lazım. Lütfen yardım et bana, çok önemli bu!"

"Gerçekten bu kadar önemli mi senin için?"

"100 almak mı?"

"O." Hemen sonra yutkunarak bakışlarını kaçırdı. Aceleyle, "Şey, yani tanışmak istediğin kişi. Öyle söylemiştin sanırım," dediğinde iç çekerek başımı salladım.

"Önemli. Gerçekten." Bakışlarım sıranın üstüne bıraktığım telefonuma kaydığında istemsizce gülümsemiştim.

"Oğlum sen yanmışsın." Serhat omzuma vurarak konuştuğunda çabucak ayağa kalkıp üstüne yürüdüm, "Döverim lan seni. Derdin ne oğlum senin? Yürüyüp gitsene, zebellah gibi dikildin başımıza!"

"Ama Aral, sen bensiz yapamazsın ki!" Gülmemeye çalışarak konuştuğunda aval aval yüzüne bakıyordum. Birden arkamızda Okyanus'un kahkahası duyulduğunda kendime gelip bir adım atmıştım ki Serhat denen benim sevgili mal arkadaşım koşarak sınıftan çıktı. Onu yakalayabilmek için peşinden atılmıştım ki Okyanus'un adımı seslenmesiyle kapının eşiğinde durup ona baktım.

"Çantan."

"Ne olmuş çantama?"

Kendi çantasını tek omzunda sabitlemiş, diğer elinde benim çantamla gelip karşımda durdu. Çantayı uzattığında burada neler olduğunu anlayamayacak kadar yanık bir beyine sahiptim. "Çantanı almayacak mısın?"

"Ha, sağ ol ya." Çantamı aldığım sırada Osman'ın, "Lan Aral, bacanı ateş sarmış diyorlar. Doğru mu kanka?" deyişini duyduğumda bende kayışlar kopmuştu. Yan yana duran iki arkadaşımın da üstüne atladığımda boş koridorda yankılanan kahkahalar sanıyorum ki, İlay ve Okyanus'a aitti.

Engelmatiğim niye hala mesaj atmadı ki?








---

Bölüm sonu.

💙

Engelmatik | TEXTİNG [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin