00.48

916 60 26
                                    

Size upuzun bir bölümle geldiiim!

Siz de bol bol yorum yaparsınız artık. Hiç yapmıyorsunuz :'

Keyifli okumalar dilerim!

--

Madrigal, Dip

(Bölümün ortalarına yaklaşırken açabilirsiniz <33)

--

"Oğlum, çok heyecanlıyım lan."

"Sonunda son sınav ulan! Bitiyor!"

Osman da ben de ayrı kafalarda elimize yazdığımız sınıfları arıyorduk. Nihayet o büyük gün gelip çatmıştı, fizik sınavına giriyorduk. Okulumuzda kelebek sistemi uygulanıyordu, yani herkes farklı sınıflarda sınava girecekti.

Sonunda aradığım sınıfı bulduğumda kapının önünde duraksadım. Yeminle annem beni doğururken bu kadar stres yapmamıştır. Osman benim durduğumu fark etti. Omzumu sıvazlayarak, "Üzülme kanka. Bu günler de geçecek," dediğinde ona göz devirmeden edemedim.

"Hadi bol şans."

"En çok sana!" O koridorda ilerlemeye devam ederken ben de sınıfa girdim. 5 numaralı yerdeydim, cam kenarı üçüncü sırada sol taraf.

Stresimi içine biriktirdiğimi hayal ettiğim derin bir nefesi dudaklarımdan serbest bıraktım ve yerime geçtim. Kalemliği sıraya bırakırken sınıftakilere göz attım. Tanıdığım birkaç kişi vardı fakat kendimi hiç sohbet edecek bir havada hissetmiyordum. Yanıma oturan 9. sınıf kız ise arkadaşlarına laf yetiştirmeye çalışarak bir yandan da sıraya kopya yazmakla meşguldü. Yalan yok, bir iki kez kopya çekmişliğim vardı ama o da yalnızca ingilizden kalmamak için mecburiyetten yaptığım bir şeydi. Geçen sene berbat bir ingilizce öğretmenimiz vardı, aslında hocalara gıcık olsam da pek onlara sallamazdım. Yani adamlar kaç sene okuyup bu meslek için uğraşıyorlardı ama ingilizceci benim bile ayarlarımı bozuyordu. Anlatmayı geç, kadın kendisi ingilizceyi zor konuşuyordu!

Her neyse, kopya yok. Daha önceki gibi hakkımla fizikten 0 alır çıkardım en kötü. Yaşamadığım şey değildi. Allah'tan Nihal hocaya gelen merhamet duygusu sayesinde beni mazeret sınavlarına sokmuştu. Yoksa az kalsın gidiyordu ortalama.

Eh, sınırdan takdirlik öğrenci olmayı bir şekilde başarıyordum. Fizik ve ingilizce de olmasa kim bilir neler yapardım da işte...

Beklenti yükseltmeyeyim derken fazla mı abarttım sanki?

"Şey," Yanımdaki kız bana seslendiği sırada kapıdan giren Okyanus'la bakışlarımız kesişti. Bugün de okulun kırmızı siyah ekoseli eteğini giymişti, gömleği ise kişiliğine zıt şekilde görünüşüne salaş ve serseri bir hava katıyordu. Adından aldığı mavilikte olan gözlerini tebessüm ederek benden kaçırdı. Bu hafta ilk kez aynı sınıfa düşmüştük. "Sayısal mısın?" Okyanus, sınıfa kısaca göz attı ve duvar kenarı en ön sıraya kalemliğini bırakıp bana doğru gelmeye başladı.

"Evet," derken bakışlarımı Okyanus'tan çekip yanımda oturan kıza çevirdim. "Acaba sınavda biraz yardımcı olur musun?"

"Yani, tahmin edersin ki benim için biraz önemli bir sınav. Katsayısı yüksek ve bir iddia söz konusu." Stresten uzattığımı anlayınca kendi kendime yüzümü buruşturdum. "Kendi sınavım bittikten sonra zamanım kalırsa bakarım ama 9. sınıfım-"

"Kopya yazmışsın ya o kadar," Ön sıraya bize dönük oturan Okyanus'un sert sesi beni yarıda kesmişti. "Kalanını da kendin halledersin." Kıza düz bir bakış attı ve gözlerini bana çevirdi. Yüzündeki ifadeyle çaktırmadan yerime sinip gülümsemeye çalıştım. Tamam, kopya yok.

Engelmatik | TEXTİNG [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin