00.35

1.3K 87 28
                                    

"Ne alaka bu ikisi?"

"Açık değil mi?" İlay gülerek, iki adım önümüzde sırtı bize dönük duran Osman'ı işaret etti. Şoke olmuş bir bakışla ona döndüğümde bana göz kırptı.

Rana ve Asu, kantinin ortasında tartışırken şaşkınlıkla onları izliyorduk ve işin garip yanı, Asu'nun yeni sevgilisi de yanımızdaydı. Her iki kızın arkasında da kendi yakın arkadaşları dururken kantin gittikçe kalabalıklaşıyordu. Oturduğumuz yerden olanları net bir şekilde görebiliyorduk.

Asu, Rana'yı ittirdiği sırada bir kız hızla aralarından geçip gitti. Aleyna yüzündeki sıkıntılı ifadeyle kantinden çıkarken dikkatimin dağıldığını fark etmemiştim. Başımı iki yana salladım ve eşyalarımı birbirinin üstüne yığıp ayağa kalktım.

İlay'a, "Sınıfa çıkınca benim eşyaları da götürsene," dediğimde gözlerini birbirinin üstüne yürüyen kızlardan çekmeden başını salladı. Elimle saçlarını dağıtarak geçtiğimde arkamdan fırlattığı su şişesi neredeyse kafama çarpıyordu. "Bu sefer de tutturamadınız!" diye bağırdım ve kantinden çıktım.

Bahçeye çıkarken saha tarafına bakınıyordum. Ön bahçenin ortasında voleybol filemiz vardı, isteyenler kullanabiliyordu ve bu durum da voleybol takımının antrenmanları konusunda sorun olabiliyordu. Oysa futbol takımı kendi sahalarında rahatça istediklerini yapabiliyorlardı...

Her neyse, takımdakileri gördüğümde onlara yöneldim. "Ee, ne yapıyoruz kaptan?"

"Bugün çıkışta diyorum, ne dersiniz?"

Gözlerimi tek tek üstlerinde gezdirdim. Geçen yıldan beri bu takımdaydım ve her ne kadar hepsiyle tam anlaşamasam da kimseyle bir sorunum yoktu. Ve oldukça iyi bir ekiptik. Kaptan olma konusunda başlarda endişeliydim fakat bir yerden sonra alışmaktan öte bu işi sevmeye başlamıştım.

"Bana uyar." Hakan başını salladı ve diğerleri de ona katıldığını belirtti.

"Maça az kaldı ve bundan sonraki antrenmalar bu yüzden epey önemli. Kimse için bir sıkıntı olmadığına sevindim. Çıkış zilinden on dakika sonra burada toplanır, başlarız."

"Sen nasıl dersen kaptan!" Erva gülerek koluma vurduğunda ona gülümseyerek karşılık verdim. Erva, takımdaki iki kızdan biriydi. Oldukça iyi atışları vardı ve topları aramızda en iyi karşılayan kişi kesinlikle oydu.

Antrenman hakkında konuşmaya daldığımız sırada gözüm kenarda oturan kıza takıldı. Okul merdivenlerine çökmüş, yorgun bakışlarla yeri izliyordu. Bakışlarımı ondan çekip bunun beni ilgilendirmediğini düşündüm. Fakat içimdeki düşünceli ve meraklı şahıs kafama sıkı bir yumruk attığında kendimi ona doğru ilerlerken buldum.

Merdivenlerin başında durduğumda gölgem üstüne düştü, kız ağır ağır başını kaldırdı. Beni gördüğünde önce gözlerini kırpıştırdı ardından, "Aral?" dedi can sıkıntısı yüzünden okunurken.

İç çektim ve yanına oturdum. Muzip bir bakışla kaşlarımı kaldırdığımda, "Aleyna?" dedim onu taklit ederek. Yeniden bakışlarını yere sabitledi, "Beni yalnız bırakır mısın?" dediğinde işin ciddiyeti komedime çarptı ve onu alaşağı etti. Boğazımı temizleyerek daha ciddi bir tavra büründüm.

"Sorun ne?"

"Neden merak ediyorsun?"

"Çünkü neden etmeyeyim?"

Cevap vermediğinde elimle saçlarımı karıştırdım ve düşünmeye çalıştım. Düşünceler sağanak halinde üsütümden akıp giderken içlerinden birini yakalamayı başardım. "Sınıftakilerle mi alakalı ya da öğretmenler falan?"

Engelmatik | TEXTİNG [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin