00.47

1K 58 1
                                    


💙

"Kusacağım ama artık!"

"Bir sus ulan!" Serhat, Osman'ın ensesine vurduğunda onu destekler şekilde başımı salladım. Yirmi dakikadır, yani kütüphaneye geldiğimiz andan itibaren, bıkmadan konuşuyor ve bizim de dikkatimizi dağıtıyordu. Çalıştığım hiçbir şeyi anlayamıyor gibiydim.

"Oğlum ben dün gece sabaha kadar çalıştım," Ellerini onu anlamamıza bir katkısı olacakmış gibi salalyıp duruyordu. "Şimdi okulda da çalış diyorsunuz! Yeter ya!" Kütüphanede oluşumuzdan ötürü sesini yükseltmiyordu fakat sesindeki kızgın tını hiddetini hissettirmeyi başarıyordu. Hakkını yiyemezdim, yeşil gözlerinden uykusuzluk akıyordu ve yüzündeki yorgun ifade görülmeyecek gibi değildi.

Sınav haftasına resmen girmiştik, bugün perşembeydi ve haftanın başından beri günde birer ikişer sınav oluyorduk. Bütün sınavların bir haftada bitmesi için yapılan sınav programı bizi inanılmaz sıkıştırıyordu ama yapacak bir şey yoktu. Öğle arasında diğer ders olacağımız matematik sınavına çalışmaya karar vermiştik. Normalde ilk sınav hep matematik olurdu ama bu defa sınav sorularında yaşanan bir sorun yüzünden matematik sınavı perşembeye ertelenmişti. Yani bugüne. Yarın ise benim için o büyük gündü, kapanışı fizik sınavı ile yapacaktık.

Anonim ile en son sabah konuşmuştuk. Bana matematik ve fizik için endişelenmememi, bunları halledebileceğimi söylemişti. Moralim konusunda epey işe yarar bir hamleydi. Ama ben içten içe yarın için stres olmayı bırakamıyordum. İlk kez fizik dersine bu kadar çok çalışmıştım ve hayal kırıklığı ile karşılaşırsam bunu nasıl karşılayacağımı bilemiyordum. Elimde olsa sınava girmeyecektim neredeyse. Sanırım aynı sözleri bir kez de Okyanus'tan duymalıydım.

Bakışlarım masaya dizdiğimiz kitapların en üstünde duran Satranç kitabına değdi. Henüz okumaya başlayamamıştım, yarın son sınava da girdikten sonra rahat kafayla okumayı planlıyordum. Kitaba şöyle bir göz attığımda beklediğimin aksine altı çizili satırlar ya da renkli postitler görememiştim, Okyanus kitabı okurken bana dediğinin aksi şekilde hiç not almamıştı. Belki de kısa bir kitap olduğu için tek seferde hızlıca bitirmişti. Her neyse. Kendi kendime başımı salladım ve dikkatimi önümdeki sorulara verdim.

"Hem bana kızıyorsunuz ama Aral'ın da aklı bir karış havada."

Adımı duymamla boş bakışlarımı Osman'a çıkarttım. Ben tepkisizce yüzüne bakarken o da okul gömleğinin kollarını ağır ağır katladı ve bana pis pis sırıtarak, "Birini mi düşünüyorsun sen yoksa?" diye sordu. Arkasına yaslandığı esnada Serhat ile göz göze gelmişlerdi, bakışları arasındaki sinsiliği kavradım ama neye yoracağımı bulamadım.

Onlarla kafamı yormayı sonraya bıraktım. "Kes zırvalamayı," Oflayarak elimdeki kalemi masaya bıraktım ve ben de arkama yaslandım. "Git uyu çalışmayacaksan, kafamızı ütüleme. Hem benim matematiğim doğuştan iyi, unuttun mu?" Osman'a kızıyorduk ama ben de bunalmaya başlamıştım. Saçlarımı karıştırarak sandalyede iyice kaykıldım. Şu sınavlar bir bitseydi de rahatlasaydık keşke. Gelecek hafta, sınavlara giremeyenler için mazeret sınavları olacaktı, sonraki haftamız boştu ve diğer hafta da karne haftasıydı. Okul yılını bitiriyorduk.

Vay canına, bir yıla ne çok şey sığdırmıştık.

Düşünce tufanından kendimi kurtaramadığımı fark eden bu defa Serhat'tı. Koluma vurarak gözlerimi ona çevirmemi sağladı, anlaşılan o da sıkılmıştı. Kısık yeşil gözlerini üstümde gezdirirken bir eliyle de kısa siyah saçlarını karıştırıyordu. "İlay gelmedi hâlâ, Okyanus nerede biliyor musun?" İki arkadaşım da gözlerini bana dikti, kesinlikle benim anlamadığım bir şeyin peşindeydiler.

Engelmatik | TEXTİNG [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin