5. bölüm

6.4K 395 62
                                    

Yaslandığı sandalyesinde derin düşüncelere dalmıştı genç adam. Elleri ile alnını avuşturuyordu. Gözleri bir noktada takılıydı. Beyni o kadar doluydu ki, yanıbaşında hararetle teori üreten arkadaşlarını dahi duymuyordu.

Aklı, fikri, düşünceleri tümü ile o çocukta idi. Onun sarsılarak ağlaması gözünün önünden gitmiyordu... Kalbinde bir sızı vardı.

"Ne düşünüyorsun kardeşim?" diye sordu arkadaşı önüne bir bardak kahve bırakırken.

Tam kulağının yanından gelen sesle irkildi genç adam.

"Ne?" diye sormak zorunda kaldı.

Duymamıştı ne dediğini. Çünkü duyduğu tek şey beyninde yankılanan çocuğun hıçkırıklarıydı.

"Daldın gittin kardeşim. Çok düşüncelisin. Endişeleniyorum, ne düşünüyorsun?"

Önündeki kahveden bir yudum aldı genç adam.

"Bilmiyorum..." dedi dürüstçe, başını ovalarken.

Deniz'i o halde gördükten sonra iyice üstelemişti. Başı çatlayacak gibi ağrıyordu.

"O çocuğu düşünüyorsun değil mi?"

Deminden beri onları dinleyen Ela sonunda dayanamamışdı.

"Valla detaylıca araştırdım çocuğu" sessizce bir kenarda duran Tuncay da onlara katıldı.

"Beni bilirsiniz kardeşim" dedi ensesini kaşıyıp "Titiz çalışırım."

"Sülalesinin tek bir üyesi ile dahi alakan yok. Aynı şekilde senin sülalenle onun bir dahli yok" dedi Tuncay.

Yani bu kısaca "Gökten düştü abicim" demek.

"Sikeyim böyle işi. Ulan kim o zaman bu adam?!"

Ani yükselişi ile beynine bir bıçak saplandı sanki. Yüzünü buruşturdu genç adam ve hışımla kalktığı sandalyesine geri oturdu.

"Valla kim bilmiyorum, fakat en azından terörist değil ve ya alakası yok."

Tuncay bunları söylerken çekmecesinden bir ağrı kesici almış arkadaşına uzatmıştı. Ali de su uzatmıştı.

"Orası belli değil" dedi genç adam sıkıntı ile ilacı içerken.

"Hop hop orada bir dur" dedi Tuncay.

Sesinden eminlik akıyordu.

"Çocuğun her şeyini araştırdım. Temiz abi. Ben işimin eri bir insanım. Lütfen."

Kafasını ellerinin arasına aldı genç adam. Neredeyse iki aydır her gün bu genç mezarının başındaydı. Defalarca kez araştırmıştılar bu çocuğu. Ama yok... Ayak izleri bile kesişmemişti bu çocukla her hangi bir yerde.

En sonunda böyle bir plan kurmuştu Tuncay. Her gün aynı saatte mezara gelen çocuğun karşısına çıkmak. Düşünmüştüler ki, belki Ela bu konuşkanlığı ile çocuktan laf alabilir. Ama çocuğun verdiği cevaplardan umutsuz vaka olduğunu anlamışlardı. İki dakika sürmüştü sadece. Bir şey çıkmamıştı yani.

Mahir de büyük bir risk alarak mezarının başına geldi, sırf çocuğun ne diyeceğini duymak için.

Lakin beklenmedik bir şekilde Deniz onun kokusunu tanıdı. Onun kaskatı kesilmesinden faydalanarak hızla arabaya doğru koşup şoför ile yer değiştirdi Mahir. Çocuk onu görmese bile o, şoförü gördüğü anda yüzündeki hayal kırıklığını çok net görmüştü. Zira kıyafetlerinin farklı olduğunu dahi fark etmemişti.

Arkadaşlarının itirazlarına rağmen tekrar çocuğun peşinden gitti ve oldukça sarsıtıcı bir görüntü ile karşılaştı.

Hıçkırarak, bağırarak ağlayan genç...

Kalbinin yandığını hiss etti Mahir. Ama yapacak bir şeyi yoktu. Öylece izledi çocuğu.

Hatta acaba bir ara hafızamı falan kaybettim de o yüzden mi unuttum bu oğlanı diye düşündü, ama hayır...

"Evime gitmiş" dedi birden.

"Ne? Gerçekten mi?"

"Hmm... Annem sevmiş onu. Gömleğimi vermiş ona."

"Babanın olan gömleğini mi?"

"Evet."

"Annene ne demiş acaba?"

"Bilmem..."

"Dur Kiraz'ı arayıp sorayım."

Ayağa kalktı Ela ve Mahir'in kız kardeşini aradı.

"Kiraz..? Nasılsın kuzum... İyiyim sağ ol canım... Öyle işte... Elbette... Çok özledik abini ekip olarak."

"Ben özlemedim" dedi Tuncay.

"Tuncay kes sesini... Yok sana demedim canım... Kiraz mezarlıkta bir adam ile karşılaştık... Deniz ağabeyin mi? Ağabeyin???"

Kaşları çatıldı Ela'nın.

"Evet" dedi şaşkınca "Deniz ağabeyin ile... Kim o tatlım?.. Hiç kimse mi? Doğru düzgün anlatır mısın şunu..? Tamam canım anladım... İyi günler."

"Ne diyor?" diye sordu Tuncay.

Araştırmasının doğruluğunu kanıtlamak istiyordu.

"Çocuk hiç bir şeyi değilim demiş annene. Tanış değiliz, ama öldüğüne inanamıyorum falan demiş. Ay kafam karıştı."

"Ne alaka amk ya... İnanmıyormuş..." dayanamayarak küfür etti Ali.

Normalde olsa ne küfür ettin diyip üzerine atlardılar. Ama cidden bu iş bok yolunda ilerliyordu.

"Beynim patlayacak en sonunda" dedi Mahir artık soğumuş kahvesinden bir yudum daha alırken.

"Buldum" diye bağırdı Ela.

"Ne buldun acaba, Ela?"

"Sen sus Tuncay. Mahir çocuğa yazsana."

"Ne?"

"Anonim olarak yaz."

"Ne yazacağım Ela?"

"Ben mi söyleyeyim? Sen bul onu da."

Düşünmeye başladı genç adam. Mantığı devre dışı olmuştu. O yüzden o an kötü bir fikir gibi gelmedi ona.

"Bakarız" dedi sadece.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Hello everyone... Nasılsınız bakalım? Umarım beğenirsiniz bölümü... Fikir belirtmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Love you all 🤎

~•~•~Elaine Laila Parker~•~•~

~•~•~05.01.2023~•~•~

AY YÜZLÜ •|• BxB •|•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin