11.Bölüm: KEHANETİN KUKLASI

4.1K 539 678
                                    

Selamlarrrr^^

Nasılsınızz? Ben yine bir imza dönüşündeyim ve bölüm açıklamasını evimden çoook uzaklarda yapıyorum. Harika bir imza günüydü. Umarım bir gün herbirinizle tanışabilirim :,)

Oy ve yorumlarınız benim için çok çok önemli. Elinizden geldiğince satır arası yorumlarıyla ve okuduğunuz bölümü oylamanızı rica ediyorum^^

Keyifli okumalar!

*

Kehanetin Kuklası

*


Ruhumu sarsan gerçeğin ayak izleri, mürekkep gibi dağılıp vücuduma sirayet ederken sanrılar kulaklarımı çınlatıyordu. Kraliçenin ardında geçmişim, çocukluğum, masumiyetim ve en güvenli limanım duruyordu.

Geçmiş günlerimin ayak seslerini işittikçe kalbimin derinlerinde bir sızı benliğimi ele geçirdi. Ruhumu yakıp kavuran bu his, soluğumu kesecek kadar güçlüydü.

"Büyükbaba..." Dudaklarımdan dökülen kelime sanki zehirliymiş gibi dilimi uyuşturmuş, kafamın içinde dönüp duran onlarca kelime susmuştu.

Biraz sonra kraliçeyle birlikte büyükbabam yanımıza ulaştığında ifadesiz yüzüne rağmen gözlerindeki özlemle bakışlarım buğulandı.

Sadece bir haftadır bu diyarda olsam da yıllardır eski hayatımın hasretini çekiyormuşum gibi burnumun direği sızlayınca iç çekerek gülümsedim.

"Rena." Kraliçe benim aksime sanki yıllardır görüşmediği bir dostuna doğru adımlar gibi kollarını iki yana açıp aramızdaki mesafeyi hızlıca kapatarak beni kucakladı.

"Kraliçem." Ayas, hemen yanımda annesini selamlarken ben tanımadığım bir kadının kolları arasında duruyor ve zarif omuzunun üzerinden büyükbabama çarpan gözlerimden firar etmeye çalışan yaşları zapt etmeye çabalıyordum.

Maysa geriye çekildiğinde sıcak elleriyle kollarımı kibarca tutup gülümsedi.

"Kraliçe Maysa," dedim buz gibi sesimle. Kraliçem değildi ama bu diyarın kraliçesiydi. Böylesine güçlü bir kadına yalnızca ismiyle hitap etmek doğru olmazdı.

"Keyfin nasıl? Her şeyin yolunda olduğunu umuyorum." İri, yeşil gözleri terasımdan gördüğüm bambu ormanının güzelliğini sunuyordu ama ben ilk andan beri o gözlere bakamıyordum. Nedendir bilinmez, ona baktığımda diyarın gerçeğini göreceğimden çekiniyordum. Aryen'in ihanetinden ve büyükbabamın benden sakladığı gerçeğimle yüzleşmekten...

"Kızım." Büyükbabam, kraliçeden sessizce aldığı izinle kollarını bedenime kavuşturdu ve ben kraliçeye yaptığım gibi ona da sarılmadım.

Sarılamadım.

Beni büyüten, eğiten ve üzerimde ailemden çok daha fazla emeği olan adamın bir yalancı olduğunu öğrenmiştim. Aryen de bana ihanet etmişti ama yabancı olduğu için bu kabul edilebilirdi. Büyükbabam ise ailemdi ama bir yabancıdan daha zalim, daha kalpsizce davranıp benden gerçeği saklamıştı.

Her şeyden habersiz Mienas'ta oradan oraya sürüklenirken yanımda olmayan büyükbabamı şimdi de görmek istemiyordum.

Kraliçeye rağmen bağırıp çağırmak ve hesap sormak isterken yaşlı gözlere baktım bir kez daha. Hırçın ve fevri davranmadan önce onunla yalnız konuşmaya ihtiyacım olduğunu kendime hatırlatarak sessiz kaldım.

Derin bir iç çekişle geriye çekildim. Büyükbabamdan uzaklaşmak için attığım adım Ayas'ın ellerinin belime sarılmasıyla sonuçlandı. Birbirimize bu kadar yakın durduğumuzu fark etmediğimden neredeyse Ayas'ın üzerine düşecektim.

YOZLAŞMIŞ HARABELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin