13.Bölüm: KARGANIN KALBİ

3.6K 525 820
                                    

Selamlar minik kabuslarım^^

Nasılsınızz? Ben çooookkk iyiyim çünkü bu bölüm Yozlaşmış Harabeler'in en en en bel kemiği olan bölüm ve tepkilerinizi deli gibi merak ediyorum *-*

Hadi sessiz bir köşe bulun kendinize ve kaldığınız yerden devam edin✨

Oy ve yorumlarınızı rica ediyorum^^

Keyifli okumalar!

*
Karganın Kalbi
*


"Sana bir bilmecem var."

Göz açıp kapatıncaya kadar geçen kısacık ömrüne nice şeyler sığdırır insan. Bebek olur, çocuk olur... Büyür, yetişir. Şanslı olanlar hayallerinin peşinden koşan mutlu bir birey olur. Sevgili olur, eş, dost... Nice sıfat sığdırabileceğim ömrümde bunların hiçbiri olamayacağımı bu gece anlamıştım.

Bir insanın hayatı için sihirli bir diyar, periler, krallıklar, lanetler ve kehanetler çok fazlaydı. Bense tüm bunların ortasına düşmüştüm. Yetmezmiş gibi dengeleri sarsacak olan da bendim, düzeni kuracak olan da... Hepsi bana bağlıydı. Kalbim bir cambaz ve ipler onun parmak uçlarında bağlıydı. Kurmak da benim elimdeydi yıkmak da... Önümde iki yol vardı.

Yaşamak ya da ölmek.

Ben yaşamak istiyordum ama bunu isteyen tek kişi bendim. Benim isteğime karşılık Mienas'ın isteği... Yaşamam benden başka kimseyi mutlu etmezdi ama ölümüm koca bir diyarı mutlu edebilirdi. Sahip oldukları hayatın refahı benim ölümüme bağlıydı.

Daha düne kadar sıradan biriyken şimdi varlığından bihaber olduğum diyarın kaderiydim. Ben kimdim?

İnsan?

Peri?

Varis?

Hiçbiri.

Ben lanetin ta kendisiydim. Adım, geçmişim, sahip olduklarım... Lanet olarak anılıyordu.

Diyarın peşinde olduğu, gerçeği ellerinden çalınmış olandım. Kalbi zayıf, güçsüz ve acınası olan... Seçilmiş ve yaşamayı hak etmeyen.

Netliğini kaybeden bilincimin derinlerinde yükselen ses yinelendiğinde gözlerimi açmak istedim ama yapamadım.

Kalbi duran bir beden nasıl uyanırdı?

Kalp ölünce akıl da onun peşinden intihar etmez miydi?

Nereden geliyordu bu sesler? Ölürken bile susturamadığım düşünceler, neden hâlâ canımı yakıyordu ki?

Aryen'in kucağında kalbim dururken etrafımıza dizilen gölgeleri anımsıyordum. Kendi cenazeme katılmışım gibi... Ben ölüyordum ve onlar dizlerinin üzerine çökmüş, karanlığın içinde gizli bir ibadetle yasımı tutuyorlardı.

Peki lanetli olanlar ölünce nereye giderdi?

Cennet?

Cehennem?

Araf denen boşluk gerçekse benim yerim orası olmalıydı. Lanetli olanı ne cennet kabul ederdi ne de cehennem. Ait olduğum diyarın bile istemediğini kimse istemezdi.

Bu gece öğrendiklerimle birlikte bir hiçliğin ortasına doğru çekilen hayatımın sonu bitmek bilmez bir karanlıktı. Gözlerimi kapattığımda teslim olduğum karanlığın içinde gördüğüm tek bir şey vardı.

Aryen.

Büyükbabamın anlatamadıklarını ondan dinleyen kalbim, göğüs kafesimin altında çırpınarak can vermiş ve daha da yaklaştığım gerçeğim, bir kül yığını gibi parmaklarımın arasından dökülmüştü.

YOZLAŞMIŞ HARABELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin