Elindeki ipe baktı. Sımsıkı tuttuğu, tenini keserek kanatan ve koyu kırmızı renge bürünen ipe. Hayata tutunduğu o incecik sicimi ellerine dolamıştı. İp ellerini kemiklerine kadar kesmişti, acı artık tarif edemeyeceği kadar fazlaydı ancak tutmaya dev...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yetişkin bir adam olduğunda hiç dayak yemediğini iddia edecekti daha üç yaşındaki çocuk. Bu an, anlamlandıramadığı, gelecek zamanda hatırlayamadığı bir an olarak kalacaktı. Sonsuzluğun içinde eğilip bükülen ve tahmin edilemez sonuçlar doğuran seçimler... Sakin bir çocukluk-gençlik geçiren adamın çevresindekilere ve kendisine zarar veren öfke problemleri vardı.
Yetişkin bir kadın olduğunda hiç tacize uğramadığını iddia edecekti yaşına yeni girmiş bebek. Bu an, bilinçaltının derinliklerinde bilinç sahibi dâhil kimse tarafından bilinmeyen bir an olarak kalacaktı. Sonsuzluğun içinde eğilip bükülen ve tahmin edilemez sonuçlar doğuran seçimler... Bedenine saygılı insanlar tarafından yetiştirilen kadın uykusuzlukla sınanıyor, güvende olduğu alanlarda dahi diken üstünde oturuyordu.
Afrika'da kanat çırpan kelebeğin Kuzey Amerika'da yarattığı kasırgaydı kelebek etkisi. Üç yaşındaki masum bir çocuğu terbiye etmek için öldüresiye dövmek kelebeğin kanat çırpışıydı. Yıllar sonra mahkeme salonunda verilen "Kasten yaralama suçu" kasırganın adıydı.
Görünmeyen ses dalgalarının binlerce ton ağırlıktaki kar kütlesini harekete geçirip yarattığı çığdı kelebek etkisi. Markete giderken beş dakikalığına bebeğin komşuya emanet edilmesi yayılan ses dalgalarıydı. Minik bedeni tamamen soyup onu dikkatlice izlemek; ona, bilincinde olsa asla izin vermeyeceği şekilde dokunmak yamaçtan kaymaya başlayan kar yığınıydı. Anksiyete bataklığına saplanan kadının çırpınışları oluşan çığın adıydı.
Benim hayatımdaki kaosun adı ise cinayetti. Ve ben buna sebep olan kelebeği tanıyordum.
Anıl ve ben arkadayken diğer ikili öndeydi. Şu an her şey yolunda gidiyor gibiydi, bunu tasdik etmek için Anıl'a baktım. Düşünceli görünüyordu. Ellerini cebine koymuş, rahat bir tavırla yürüyordu. Ona baktığımı fark edince sabit bir ifadeyle bana göz kırptı. Hemen sonra düşüncelerine geri dönmüştü. Çok geçmeden "Güzel tüfek," yorumu geldi. Saçlarında hafif beyazlamalar başlamış ve top sakal bırakmış adamın özgüvenini destekleyen tüfek bilgisinden daha fazlası olmalıydı.
"Öyle," diye yanıtladı Anıl net bir şekilde. "Ben de severek kullanıyorum."
"Aslında iyi av çıkartır bu tüfek, sen pek iyi bir nişancı değilsin sanırım." Anıl nefesini verirken güler gibi ses çıkardı, adamı iyi bir avcı olduğuna ikna etmek için uğraşmadı. "Sen ne kullanıyorsun," diye sordu birkaç adım sonra. "Baretta 1301," yanıtını aldı.
