Bölüm 8 ⎈ HAZIRLIK

52 7 40
                                    


Bölüm Şarkısı:  Takykardia - Navigate

Mammal Hands - Shift

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar.

İyi okumalar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Derler ki insan topraktan var oldu. Yaratıcı, çömlek ustası gibi her bir insanı özenle yarattı ve ana rahmine yerleştirdi. Başlarda herhangi bir tek hücreyken sonraları dünyadaki en fonksiyonel canlı haline dönüşmesi, gözle görülebilir bir mucizeydi. Bu mucizenin hayata gözlerini açma sebebi ise imtihanlardı.

Dünyadan gelip geçmiş her insanın mücadele ettiği; büyük ya da küçük, kazandığı ya da kaybettiği, kolay ya da zor, kan dökülen ya da dökülmeyen, ucu ölüme çıkan ya da çıkmayan savaşları oldu. Kimileri bu savaşa kendini savunmak için dâhil olurken kimileri içindeki vahşeti tatmin etmek için oradaydı. Kimileri bu hayatta iki taşı üst üste koyamazken kimileri koca şehirler inşa etti. Bazı insanlar önlerine gelen fırsatları değerlendirebilirken bazıları görmezden geldi. Ama aldığı nefes miktarı ne kadar olursa olsun, başarıları-başarısızlıkları ne olursa olsun her insan kaçınılmaz sona yakalandı ve Azrail'le karşılaştı.

Derler ki toprak kokusunun güzelliği insanoğlunun yaratıldığı maddeye dönme hevesinden gelir. Öldüğünde iki metrelik çukura gömülerek ham haline dönüşecek olan insan, ölümü bedeninde taşır.

2 Ocak'ta Şükran teyzeyle yaptığımız konuşmadan sonraki güne kadar kendime düşünme şansı tanımıştım. Sonraki gün erkenden kalkıp hastaneden rapor almıştım, konfeksiyona gelene kadar her adımda vazgeçme isteğiyle kıvranmıştım ama yine de bana saatler gibi gelen sürenin sonunda işyerime varmıştım.

Çalışma arkadaşlarıma görünmeden patronun odasına girdiğimde patronla eşdeğer bir şaşkınlığı paylaştığımızın farkındaydım. Aynı şaşkınlık kapının önündeki sekreterin de yüzündeydi ancak emindim ki onların benim gibi yüreğim sıkışmıyor, ağzım kurumuyordu. Benimki gibi gururları ayakları altında ezilmekten bitap düşmüş, acımıyordu. Odaya adım attığım için artık geri dönüş yolunu da yıkmıştım. Sırtımdan süzülen ter damlasının stresten kaynaklandığını biliyordum. Kendimi çiğneyip buraya geldiğim için öfkeden ağlamak istiyordum ama bu beni daha da küçük düşüreceği için kendimi sıkıyordum.

Zorla çıkan sesimle patrona oturabilir miyim diye soruşum o kadar canımı sıkmıştı ki, bu şimdi düşünürken bile rahatsız ediyordu. Eliyle masanın önündeki sandalyelerden birini işaret edişi bile, iyi niyetli hatta babacan olmasına rağmen boğazımdan yukarı tırmanan safraya sebep olmuştu. Saçlarımın öfkeden diken diken olduğunu hissederek masaya yaklaşmış, titrek ellerle raporu masanın üzerine bırakmış, gösterdiği sandalyeye oturmuştum.

KÂHİNWhere stories live. Discover now