ikinci bölüm (2)

207 63 1
                                    

Hayatın acımasız olduğunu düşünenler var mı? galiba var çünkü bende öyle düşünüyorum. Ya insan hafta sonu erken kaldırılır mı? 

Annem sabahın köründe gelip bizi zorla kaldırıp evi pırıl pırıl yapmamızı söyledi, temizlikten sonra başımıza yazma bağlayıp sarma sardık, bir de biz kalabalık olunca sarmayı da çok sevince bir kazan yapıyoruz.

 Sarma işi bitince anneme döndüm "- anne akşam liseden bir arkadaşımın düğünü var gidebilir miyim" diye sordum, o sırada abim de uyanıp mutfağa geldi masanın başında durdu.

Ben abime bakarken, annem önce abime günaydın dedi, sonra bana dönerek"-gitmek istiyorsan git kızım ama abin götürsün seni. "dedi, hayır ya abim beni götürmeye kalkarsa bana o günü zehir eder, yapmadığı şey değil.  Annem abime söylerken, ben hemen lafa girdim "-anne abim gelmez ki, bana da zehir eder, o gelmesin. " dedim, abim durur mu "-ben bırakırım anne " dedi bana bakarak, ben şok içinde abime bakarken o beni umursamadan telefonu ile ilgileniyordu ama ben abimi biliyordum kesin bir işi vardır. 

Abime kısık ve şüpheli gözlerle bakarken, kendisi beni umursamadan annemin hazırladığı kahvaltıdan yiyordu. Abime yaklaştım kısık bir sesle konuşmaya başladım "-ne işin var doğru söyle, yoksa Pırıl'la mı buluşacaksın? " dedim,

Abim ise ağzı dolu bir ifade ile bana dönerek 'sana ne?' der gibi baktı, aklıma gelenle yüzüme sinsi tebessümle takıp sesli devam ettim konuşmaya "-abicim bana para lazım?" dedim, eline çay bardağını alıp "-kızım sende çalışıyorsun niye sürekli benden istiyorsun?" dedi, bende bu sefer tatlı ifademi takıp masumca "-birincisi abi benim kazandığım kuruşu kuruşuna evinse, senin kazandığında benimdir." dedim, gözünü devirdi, sonra elimi omuzuna koyup "-ikincisi benim abim olarak bana para vermen lazım, hem ben sana iyilik yapıyorum yarın öbür gün yengem olacak kişiye vereceksin, ben sadece senin alışmanı sağlıyorum hepsi bu..." dedim, masadan kalktım, bir bardak suyumu içtim, arkamı döndüm, abime masumca bakarken.

Abim yine gözünü devirdi ve sordu "-ne kadar lazım? " düşünüyor gibi elimi çeneme koydum ve kısık gözlerle abime baktım sonra da "- 500 versen yeterli." dedim, abim içtiği çayı karşısında oturan kardeşim Yaprağa püskürttü 'yazııık' dedim içimden.

 Abim "-kızım ne 500'ü lan, ne yapacaksın?" gözlerimi devirdim "- sen parayı veriyor musun, vermiyor musun?" tek kaşım havada sordum, bana sinirle bakıp"- vermiyorum ne yapacaksın bakalım. " dedi, ah abim benim daha tanımamış kardeşini.

 Yüzümde sinsi bir gülüşle abime bakarak anneme hitaben konuştum "- anne benim bir Pırıl'ı aramam lazım?" dedim, bu sefer abim tek kaşı havada "- ne diyeceksin Pırıl'a" sordu, ama sanki birazcık ikaz vardı, peki bu benim ne kadar umurumda? sjsjsjs güldürmeyin beni be!! hiç umurumda değil,  abimin duyacağı bir sesle, sanki hiç oralı değilmiş gibi kendi kendime konuştum"- yazık ki böyle birini sevmiş " dedim, biz abim ile böyle atışırken...

Kapı çaldı, Çiçek kapıyı açmaya gitti, bir kaç saniye sonra Miraç'ın "-hayırlı sabahlar" dediğini duyunca, sustum.

Arkamı dönmedim sadece bekledim, biliyorum ki şuan bana bakıyor çünkü o her geldiğinde onunla atışsam bile ilk 'hoş Geldini' ben söylerdim ama nedensizce dönmek bakmak gelmiyordu içimden.

Sanki o yokmuş gibi abime "-abi fazla uzadı ver şu parayı, yoksa yeminle söylerim seni Pırıl'a ve emin ol! güvenir bana. " dedim, abim de el mecbur verdi sonra  anneme dönerek "-anne bak sana söylüyorum, senin bu kızın kocasını soyup soğana çevirecek..." dedi kendince şaka yaparak.

Önce abime ölümcül bakışımı atıp anneme döndüm "-anne çıkıyorum, bir kaç işim var halledilmesi gereken sonra eve gelip hazırlanacam. "dedim,gözlerim ne kadar bakmak istese de bakmayıp, sanki o yokmuş gibi görmemezlikten geldim.

Yâre-i Dil: Gönül yarasıWhere stories live. Discover now