On Birinci Bölüm (11)

60 18 2
                                    

Miraç'ın ağzından...

Hayatın bana oynadığı oyun çok ağırdı, sevdiğimi kaybetmemiştim belki ama eksik kalmıştı, yarım kalmıştı...Benim yüzümden...

Gözüm buğulaştığında, sımsıkı yumdum ve yine gözümün önüne o baygın hali geldi. Ağlamamak için sıktım kendimi,  pişmanlık hissi beni yiyip bitirirken keşke onu koruyabilseydim diyordum... Onu üzdüğüm her an için  kendimden nefret ediyordum... Ben onun yüzüne bakma cesaretini kendimde nasıl bulacaktım?...Peki ailesinin yüzüne nasıl bakacaktım?.. Ben kafamdaki sorulara yanıt bulamazken Deren'i her gün tekerlekli sandalyede görmek beni yakardı, ellerimi semaya açtım 'inşaallah Rabbim, inşaallah değildir' dedim,  elimi yüzüme sürdüm ve ayağa kalktım...

Mescidden çıktığım gibi merdivenlerden yukarı çıktım, Meriç'in mesaj attığı kata geldim, odanın önünde toplanmışlardı Aişe teyze ile Ömer amca sandalye oturmuş dua ediyorlardı, Meriç ile Mısra da Almila, Alya ve Zeynep'e destek olurcasına durmuşlardı, kızlarda gözleri camda içeride yatan kıza bakıyorlardı Kuzey yoktu etrafta, annem ise babam da öylece durmuş başları yerde bir haber bekliyorlardı...

Gözlerim ileride ki acı tabloya bakarken yanlarına doğru adımlamaya başladım hepsinin gözü bana değse de kimseyi takmadan yanlarına doğru gitmeye başladım kimisinin gözün de nefret kimisinin gözün de ise acı ve pişmanlık... Benim içimde yaşadığım savaş peki... cama geldiğimde kafamı kaldıramadım, yapamadım... dayanamazdım, yapamazdım...

Karşıma Mısra geçti, yüzüne baktım bana tebessüm ile bakan kardeşime ben acı içinde baktım... biliyordum ki onu görmem için zorlayacak bu tebessüm onun işareti idi, dediğim gibide oldu kolumdan tuttu pencere tarafına çevirmeye başladı, sağ gözümden düşen yaş ile kardeşime bakarken kafamı da iki yana doğru sallıyordum... Tebessüm ile kafasını olumlu yönde aşağı yukarı salladı ve başımı tutup cama bakmamı sağladı...

Gözlerim şokla açıldı, benim neşem olan, bana her zaman dert açan, benim ile atışan, her ne olursa olsun mahallenin, ailesinin, benim Pakize'm yüzü solgun bir şekilde sanki bir daha uyanmayacakmış gibi yatıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerim şokla açıldı, benim neşem olan, bana her zaman dert açan, benim ile atışan, her ne olursa olsun mahallenin, ailesinin, benim Pakize'm yüzü solgun bir şekilde sanki bir daha uyanmayacakmış gibi yatıyordu... elimi cama koydum, gözlerimi kapattım fısıldadım "-özür dilerim Deren... geç kaldığım için, canını yaktığım için, seni kurtaramadığım için çok özür dilerim güzelim... Affet beni..." dedim gözlerimi ve elimi camdan almadan...

Benim gözlerim Deren de iken arkamdan ses duyuldu "-Her şey için teşekkür ederim... sayende baldızım yaşayacak..." dedi, kaşlarımı çattım arkamı döndüm, karşımda Aypars, onun yanına giden Almila, Kuzey, Büşra, Pırıl ve tanımadığım bir adam...

Almila "-Kuzey neredeydin?.." dedi güçsüzce, karşımda yıkık duran kadın Deren'in ablası, mahallenin dobrası, en az kardeşi gibi deli ama bir o kadarda olgun olan kız şimdi karşımda Aypars'a dayanmış sormuştu... Kuzey önce sinirle bana baktı sonra "-dayanamadım Mila... hava almak için çıktım Pırıl'la Büşra'da benimle birlikte geldi zaten telefonunu alınca koştuk, ne dedi doktor?.." diye sordu, merak ettiğim soru ile bakışlarım mila'ya döndü biliyordum ki sorsam söylemeyeceklerdi, Almila adını bilemidiğim adama bakarak "-çok teşekkür ederiz bize acı yaşattırmadığın için çok  teşekkür ederim..." dedi, sonra Kuzey'e bakarak kafasını gel benimle anlamında yana yatırdı...

Yâre-i Dil: Gönül yarasıWhere stories live. Discover now