On dördüncü Bölüm (14)

38 2 0
                                    

Miraç'ın ağzından...

Gitti. 

Tek kelime etmeden, ardına bakmadan Gitti.

Arkasından gitmek onu durdurup sarıp sarmalamak istedim ama değil benimle konuşmak bakmıyordu bile, elimde ki gitarı bırakıp sahneden indim, bana sarılmak için hamle yapan Buse'yi bile umursamadan kafeden çıktım, içimde beni yakan ateşle cebimden çıkardığım sigarayı yaktım.

İçime çektiğim zehir ile gözlerimi kapatarak olmayacak hayallere daldım asla olamayacak, gerçek olmayacak hayallere, öyle huzurlu geldi ki yüzüm göğe doğru, buruk bir gülümseme ile açtım gözlerimi.

Sanki gökyüzü sunuyordu hayallerimi, yağmurun sağnaklığını azaltıp çiseleyen damlacıkları sunuyordu onu bana.

Bana huzurla baktığını, bana adımla seslenmesini, mutluluğunu, huzuru kollarımda bulduğunu, beni asla bırakmayacağını söylemesini ne çok isterdim şimdi.

Deren, Deren'im. Benim küçük sevdiğim. Şarkı söylerken camdan onun nasıl durduğunu gördüm göz yaşlarını, sabırsız hallerini gördüm. Camın buğulu yansımasından sildim güzel gözlerinden düşen korları.

O beni seviyor, bir tek beni ama neden benden uzak durmaya çalışıyor?

Benim için sıkılan kurşunun, kendini düşünmeden önüne atlayışı çıkmıyordu aklımdan. Hele ki sakat kaldığını öğrendiği zaman ki hali, nişanı bozduğumu öğrendiğinde söylediği o laflar içinden kopan ve içime bıraktığı o kor yangınları pişmanlıkla harlayan feryadı gitmiyordu aklımdan asla da gitmeyecekti.

Haklıydı bana kızmakta, kırılmakta haklıydı. Onun için her şeyi yaparım, yapacağımda yeter ki o mutlu olsun o üzülmesin. Deren, Deren'im ben küçük Pakize'mm.

Koluma dokunan elle geri çekildim sinir ile döndüm karşımda ki kıza "niye öyle dedin?" Diye sordum sakince ama içim sinirden alev alevdi.

Bana anlamsızca bakan Buse "ne dedim ben Miraç?" Dedi.

" Ne demek ' ne dedim' niye herkes senle beni nişanlı sanıyor, niye Deren beni tebrik etti?" Diye tısladım, sanki yeni anlamış gibi kafasını salladı " ben nereden bileyim canım, seni yanımda görünce öyle sandı herhalde, hem bana niye kızıyorsun madem bu kadar zoruna gitti bizi tebrik ettiğinde ' yok öyle bir şey ' diyebilirdin, neden sustun?" dedi.

Bir adım daha geri çekildim tekrar arabaya yaslandım. Sahiden neden yok öyle bir şey demedim ki belki de olayın şokundan transa girdim ama ne var ki ben söylediğim şarkıdan ona mesajı göndermiştim lakin yine de çekti gitti.

Buse tekrar koluma dokununca yüzüne baktım, bana tebessümle bakıp yaklaştı " belki de böylesi daha iyidir canım, hm?" diye sordu, kaşlarımı çattım kolumu ellerinden kurtardım "ne demek 'böylesi daha iyi' Buse? belki anlamak istemiyorsun ama ben Deren'i seviyorum, Pakize'me aşığım. Anladın mı?" dedim.

Buse ise sakince gözlerimin içine baktı sonra derin nefes alıp  bana biraz daha yaklaştı " Biliyorum Miraç. Sende şunu bilmelisin ki bende seni seviyorum ama buna rağmen gururum önce geliyor. Bende seninle olmak istemiyorum ama biraz düşünsene bizi yine bir arada görünce Deren çok mutlu oldu şimdi 'yok öyle bir şey biz nişanlı değiliz' dersek yine öfkelenecek ama bir süre devam edip sonra benim tarafımdan nişanın bozulduğunu öğrenirse, ne sen ne de Deren suçlanacak. Sadece bir kere düşün ısrar etmiyorum." dedi.

Bir süre yüzüne baktım, dediklerini düşündüm haklı olabilir lakin yine de içime sinmiyor tekrar arabaya yaslandım cebimde duran paketi çıkardım bir dal sigara alıp yaktım. Düşündükçe işin içinden çıkamıyordum, sigarayı içime çekerken gözlerim kendiliğinden kapandı ve beni tebrik edişi mutlu oluşu geldi, dumanı üflerken açtım gözlerimi içime bıraktığı sıkıntı ile "Tamam, kabul." dedim.

Yâre-i Dil: Gönül yarasıWhere stories live. Discover now