sekizinci Bölüm (8)

136 29 3
                                    

Deren'in ağından...

Sevginin var olduğu aynı zamanda nefretinde var olduğu bu dünyada, ben hep sevgiyi seçtim... nefrette huzur bulmadığım, ama sevgide huzuru bulduğum anıya şahit oldum... sevginin iyi geldiğini birini sevip, sayarsan, zorda olan birine el uzatırsan ve en önemlisi sevdalanırsan hissedersin... ben hiç sevdiğime pişman olmadım, ta ki paramparça olana kadar...

Ben sevdim, çok sevdim, haddinden fazla sevdim öyle ki gözüm ondan başkasına kördü... Ne var ki güvenimi, sevgimi hafife alacak kadar kırdı kalbimi... ondan vazgeçmek istemesem bile, onu unutmak ve önüme bakmalıyım...

Buğra ile çıkalı iki hafta oldu... Evde kaldığım hafta boyunca evden market dışında hiç çıkmadım çünkü anneme Büşra ile buluşmak için hafta boyunca evde kalıp ona yardım edeceğime söz vermiştim, zaten sonra ki haftada işe başladım... İş çıkışı yanına gidip sohbet ediyorduk sonrada ben eve geçiyordum...

Alya ablamda iznini doldurunca Antalya'ya geri dönmüştü... hafta boyunca çok eğlensem de geceleri rahat uyuyamıyordum... Bir tarafım doğru olanı yaptın diyor, diğer tarafım ise yanlış bir karar aldın diyordu...Her iki tarafta zararıma oynuyordu ve bende artık ilgilenmiyor hayatıma devam ediyordum...

Bugün yine işe gitmek için erken kalktım (maalesef ki), lavaboya girdim elimi yüzümü yıkadım sonra odama geçip üzerimi değiştirdim...

Bugün yine işe gitmek için erken kalktım (maalesef ki), lavaboya girdim elimi yüzümü yıkadım sonra odama geçip üzerimi değiştirdim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şalımı da yaptım, portakal çiçeği parfümü de sıktım artık hazırdım... Odadan çıkıp, mutfağa girdim annem kahvaltılık bir şeyler hazırlıyordu, anneme yaklaşıp sarıldım "-anne ben kahvaltı yapmıyorum çünkü servise geç kalıyorum, hadi Allah'a emanet ol" dedim ve annemi öptüm, annem ise sitem ile "-kızım bari bir iki lokma bir şey yeseydin, deren gel buraya...tamam, Tamam ama bir daha olmasın tamam mı?" Diye uyardı, tebessüm ile kafamı salladım botlarımı ve montumu giydim evden nihayetinde çıkmayı başardım...

Aslında servisin gelmesine daha yarım saat vardı lakin Buğra beni arayıp 'sevgilimi görmek istiyorum, acaba onu yarın işe gitmeden görmem mümkün mü?' diye sormasaydı yani iyi olurdu ama madem şans verdim ve bende iyileşmek istiyorum bu tür buluşmalara aşırıya kaçmadan izin verebilirim herhalde...

Mahalleden geçerken biri bakıyor mu diye etrafa baktım, bakan yoktu ve bu da beni rahatlattı çünkü şimdilik kimsenin öğrenmesine gerek yok (ablamlar hariç, Büşra dahil) hiç kimsenin öğrenmesine gerek yoktu... Marangozun önüne gelince Buğra'nın dükkanı açtığını gördüm... elimi kaldırıp sağ omuzuna vurdum, o sağa bakınca bende sol tarafına geçtim önce bir süre baktı sonra kafasını çevirdi beni fark edince "-hıı! Deren, güzelim böyle sessiz niye geliyorsun..." Diye sitemle sordu...

Tebessüm ile ona baktım "-ne o Buğra bey korktunuz galiba" dedim gözlerimi kısarak... Önce yüzümü inceledi ve yavaş yavaş aramızda bir adım kalacak şekilde yaklaştı sonra durdu sağ elini havaya kaldırıp yanağıma koyup "-korktum... " Dedi, yüzünde ki tebessüm, gülümsemeye dönünce bende güldüm, derin bir nefes aldı devam etti "-Deren şu dünyada bir sen korkutursun beni... Senin yokluğun benim en büyük korkum..." Dedi, ben şaşkın bir ifadeyle ona bakarken birden biri Buğra'ya çarptı ve kendimize geldik...

Yâre-i Dil: Gönül yarasıWhere stories live. Discover now