2.1

8.1K 418 78
                                    

...

Beril'in ağzından

Yağmur sesi kulaklarıma doğru hoş bir melodi yayarken ben elimdeki sıcak lahmacunu gömmekle maşguldum.

Açıkçası lahmacun fikrini beklemiyordum fakat sanırım bu hayatım boyunca aldığım en iyi teklifti. Okul çıkışları aç oluyordum ve işe gitmem gerektiği için düzgün beslenemiyordum

Bu lahmacun benim kurtarıcım denebilirdi.

Bakışlarımı Yiğit'e kaldırdığımda beni izlediğini gördüm. Açıkçası bu çok utandırıcıydı. Boğazımdaki parçayı zar zor yutarak ona baktım. Yandaki peçetelikten bir peçete alarak bana uzattı. "Dudağında sos kalmış."

Yanaklarımın pembeleştiğine o kadar emindim ki, deve kuşu olarak kafamı kuma gömdüğümü hissedebiliyordum.

Elindeki peçeteyi alıp telefonumun kamerasından ağzımı temizledim. Kafamı tekrar kaldırdığımda gülümseyerek beni izliyordu fakat bakışlarım ona değdiğinde yüzü ciddileşti.

Hayırdır, ne bu hava aslan parçası?

"Eee niye benimle görüşmek istedin?"

Sorumla duraksadı. Bir cevabı yok gibi gözüküyordu.

"O kadar telefondan konuştuğum kızı merak ettim sadece."

Yeterli bir cevap mıydı? Eh işte. İdare ederdi. Başımı anladım manasında sallayıp arkama yaslandım. "Merakına değdi mi, bari?" dedim kaşlarımı kaldırıp.

"Sanırım." dedi o da. "Gerçi bu kadar cüce olduğunu bilsem engeli basardım da." alayla konuşması ile kaşlarımı çattım. Altında kalacağım hiçbir şey yoktu. "Niye boyumuz gerekecek şeyler mi, yapacağız?"

Gözleri şaşkınlıkla araladığında birkaç kez öksürdü. Ağzının ağzında bir küfür geveleyip, dudaklarını yaladıktan sonra birkaç dakika duraksayıp düşündü. Açıkçası ne kadar rahat konuşursam konuşayım gergin hissediyordum.

Kalp atışlarım çok hızlıydı ve ben oraya doğru bir yumruk atmamak için zor duruyordum. O ağzını aralayacağı sırada ben aklıma gelen şey ile hızla telefonuma baktım. Çoktan yarım saat geçmişti bile!

"Saat çok geç olmuş!" Hızla ayaklandığımda o da kalktı. Ben çantamı elime alırken masadan kalkıp kasaya geçmişti. Montumu üzerime geçirip hızla yanına gittim. "Borcumuz ne kadar?" diye sordum kasadaki kadına doğru fakat o beni "Ah beyefendi ödedi." diye yanıtladı.

Birkaç saniye Yiğit'e bakıp çıkışa doğru ilerledim. Arkamdan gelen Yiğit alayla konuştu. "Hani demeyecek misin, sen niye ödedin diye?"

"Sen mafya değil misin? Sürekli ağır abi hallerindesin, sanki ödeyeyim desem kabul edeceksin." dedim bende homurdanarak.

"Eh haklısın tabii." dedi beni itiraz etmeyen ses tonuyla.

Sessizce kıkırdadım arabaya doğru gittiğimizde.

Bu çocuk benim kaderimdi aga.

...

aslında benim kaderim de neyse

Abi Ceset! (texting) Where stories live. Discover now