2.4

7.6K 378 80
                                    

Bölüm şarkısı:
Mac DeMacro - Heart To Heart

(ARKADA BU ŞARKIYI AÇMAZSANIZ ÖLÜYORMUŞUM.)

...

"Yiğidim aranıyor"

Kalp atışlarım göğüs kafesimden fışkıracak gibiydi. Onunla ne kadar konuşursam konuşayım hep böyle oluyordum. Ayrıca o bir mafyaydı, değil mi?

Bu mafyacılık işinin neye benzediğini bilmiyordum fakat beni endişelendiren dizilerdeki gibi olmasıydı.

Hırıltılı bir erkek sesi kulağıma doğru yayıldığında titrek bir nefes aldım.

"Beril?!" kulağıma dolan kalın ve öfkeli ses ile derince nefes verdim.

"Yiğit." telefonun ötesinden belli olan yutkunuşu gülümsememe yetmişti. Daha sonra bağırarak konuşması ile telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Allah aşkına neredeydi bu çocuk? Sesi olduğu yerde yankılanmıştı.

"Neredesin kızım sen!" Beni sorgulaması ile o göremese bile şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. Hayırdır yani kardeşim?

"Ben... Ben neredeyim? Haaa... Ben evdeyim, sen nerdesin?" Kelimelerimin saçmalığı ile dudaklarından bir gülümseme hissetmek istedim fakat sadece öfkeli burnundan solan nefesi duyumsuyordum.

"Dalga geçiyor gibi miyim, kızım? Cevap versene bana." Bu sefer sesi biraz daha sakindi.

"Sana niye cevap vereyim be! Abim misin, babam mı, kardeşim?"

Durakladı.

"Kardeşim?" Şaşırmış çıkan sorusu ile kaşlarımı çattım. Buna mı, takılmıştı?

"Ne diyeyim kardeşim, hoca hanım mı diyeyim?" dediğimde ben kendi kendime gülmüştüm fakat onun anlamadığı belliydi.

"Ne?" sorusuna karşı ben bir şey demeden devam etmişti. "Tamam açıklama bir şey..."

Sesi kısılmıştı. Öfkeyi bırakın, hüzün vardı sanki.

"...seni sıkmak istememiştim."

Ya bu yapılır mıydı, bana! Al işte üzülmüş ve kendimden nefret etmiştim. Konuşmanın başında kükreyen sesi kedi mırıltısına dönmüştü.

"İyi ge-" Konuşmasını bölerek bende hızla konuştum. "Elimi yaktım."

"Efendim?" diye kulaklarıma dolan şaşkın sesi ile yüzümdeki tebessüme engel olamadım.

"Bugün okulda kahve alırken elimi yaktım. Elim sarılı olduğu için yazamadım." Kendimi neden açıkladığım hakkında zerre fikrim yoktu. Tek bildiğim buna gereklilik hissettiğimdi.

"Ne demek elimi yaktım! İyi misin, şimdi? Çok acıyor mu? Hastaneye gittiniz mi? Kaçıncı derece yanık? Hangi orospu çocuğu kahve markası döküldü eline!"

Sorduğu sorular ile gözlerim açılmış, ağzım aralanmıştı. Kahve markasına sövmesi beni birkaç saniye kıkırdatsada kendime gelerek açıkladım.

"Yiğit, önce biraz sakin olur musun?"

Dediğimde kısık sesle mırıldanışını duydum. "Tamam, sakinim." derin nefesi kulağımı tırmalarken kendimi açıklamaya devam ettim.

"Öncelikle iyiyim, sadece sızlıyor. Ayrıca hastanelik bir iş yok, yanık kremi sürdüm. Ha bir de, markayla ne derdin var be!"

"Ne demek hastaneye gitmedik? Ayrıca görmeden inanmam iyi olduğuna." Dediğinde yatağımın başlığına rahatça dayadım kafamı.

"Öyle bir şansın olmadığına göre? Hadi canım başka kapıya."

"Ben kapı değil cam tercih ediyorum yalnız." demesiyle anlayamayarak kaşlarımı kaldırdım.

"Ne saçmalıyorsun yahu?" dediğimde soluk nefesindeki gülümsemeyi duydum. "Diyorum ki bir 15 dakikaya camında olacağım, hazır ol."

Hızla yatakta ayaklandım. "Hayır öyle bir şey yapmıyorsun. İyiyim dedim ya oğlum!"

"Oğlum mu?" Kahkaha attığında içimin eridiğini hissettim. Öyle kahkaha atılır mı, zalımın oğlu?

"Neyse neyse geliyorum ben güzelim. Ayrıca Yiğidim demeni isterdim."

Birkaç hışırtı gelirken telefonda benim şaşkın sesim duyuldu. "Ne Yiğidim dememi isterdin?"

"Dedin ya ne diyeyim diye, Yiğidim demeni isterdim."

Gülümsedim.

...

Şuraya da şöyle bir Yiğit Beyciğimizi bırakalım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şuraya da şöyle bir Yiğit Beyciğimizi bırakalım.

Abi Ceset! (texting) Where stories live. Discover now