2.9

2.4K 81 12
                                    

İçten içe çığlıklar atmaya devam ediyordum. Çünkü Batı ve Zehra birbirlerini beğenmişlerdi. Bunu anlamamak için salak olmak lazımdı.

Ancak ilişkileri ne zaman ciddiye binerdi orası meçhuldu. Olsun biz elimizden geleni yapalım da kader değişmiş derdik.

Keşke bunların hepsini Evren için de yapsak.

Hayatında yerim olmayan bir adam için kılımı kıpırdatasım yok.

Ama kabul et etkilendin!

Ucundan o da varoş etkilenişiydi.

Yıldızla birlikte eve girmiştik çünkü koridorda yalnız beklemenin manası yoktu. Zehra'ya yarın bize gelip dedikodu yapacağımızı söylemiştim.

Hatta rahat etmeleri için Okan'ı bize çağırmıştım. Onlar Yıldız'la işi pişireceklerdi bu gidişle. Yıldız'a en kısa zaman da bir kimlik çıkarmalıydım.

Hala Azra ismini isteyip istemediğini bilmiyordum. Sorardım. Hatta gidip bugün bile kimlik alabilirdim.

Onlar Okan'la gidecekken "Yıldız bir dakika gelir misin güzelim?"dememle paytak adımlarla yanıma geldi. "Efendim" dediğinde "Azra ismini taşımak istiyor musun?"

Ona kötü şeyleri çağrıştırdığını biliyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Dava'yı kapatmışlardı. Zaten dava için Yıldız'a ihtiyaçları vardı ama o yoktu.

Tehdit ettirememişler kızlarının kaybolduğuna dair rapor yazıp davayı kapatmışlardı. Yıldız'ı aramamışlardı bile!

Bu nasıl bir aileydi?

Tamam benim annem de beni pek takmıyordu ama bu ben kaybolsam aramayacağı gerçeğini değiştirmezdi ki!

Zaten Yıldız artık yalnız değildi.

"İstemiyorum" dediğinde onu zorlamadım. Eskiye dönmek istemiyor olabilirdi. Küçük bedeninin kaldırdıkları zordu.

"Peki bir tanem benim bir işim var sen Okan'la oyna ve kim gelirse gelsin kapıyı açma hatta abimi çağırayım ben"dememle bana sarılarak Okan'ın yanına gitti.

Çok güzeldi benim prensesim.

Telefonumu çıkararak abimi aradım.

"Abi benim küçük bir işim var da gelip Yıldız'a bakar mısın?"demiştim. Bir şey demeden telefonu kapatmış 2-3 dakika sonra kapı çalmıştı.

Ayakkabılarımı giyerek kapıyı açtım. "Teşekkür ederim abiş" diyerek yanağını öptüm ve ardından kendimi sokaklara attım.

Özgürlük buydu işte!

Zehra Kormalı

İnci'nin yaptığı şeyi anlamış ve içten içe mutlu olmuştum. Batı tahmin ettiğimden yakışıklıydı. İlk defa konuştuğum birinden etkilenmem belki saçmaydı ama güzel bir saçma.

Ona söyleyebilecek o kadar şeyim varken susmam için de bir o kadar nedenim vardı.

Ne yapacağımı bilemez bir halde koltuğa oturdum. Biraz zaman geçsin öyle konuşurdum. Elinde bir kahve bardağıyla gelip kahveyi bana uzattı.

"Uzun yoldan geldin yorulmuşsundur" demişti. Kalbim hızlanır yapma. Gülümseyerek "Teşekkür ederim" dediğimde "Güzelmiş" demişti.

"Ne güzel?"dedim kaşlarımı çatarak. "Gülümsemen" dediğinde dona kaldım. Yapmayın şöyle! Kalbim kaldıramıyor hık diye gidiverirdim valla.

"Seninde gamzen güzelmiş" dediğimde kahkaha attı. Elimi soksam şu an o belirgin gamzeye ne yapabilirsin ki ha!

"Teşekkür ederim" dedi benim gibi. Şu an Onur Zorlu olacaktı ve teşekkür mü edersin diyecekti. Ah be onurum babasız yavrum. İçten içe güldüm.

Askerin Tek ZaafıWhere stories live. Discover now