Bölüm 1

427 24 11
                                    

[Bölüm şarkısı: Mockingbird.]

Aşkınızı uzaktan uzağa mı yaşıyorsunuz? Benim aşkım boyutlar arası bir aşk. O ayrı bir boyutta ben ayrı. Nasıl olduğunu mu merak ediyorsunuz? O zaman okuyun ve benim hikayemi öğrenin...

-TUANA'DAN-

Gözlerim yavaş yavaş açıldığında pekte yabancı olmayan bir oda karşıladı beni. "Ah, bu benim odam. Başaramadım mı yoksa?" Diye mırıldandım acı içinde yataktan kalkarken. Odamın kapısını açıp salona girdiğimde annem ayağa kalktı ve bana doğru koştu. "Tuana, nerelerdeydin?" Nerelerdeydin derken? Bana sarıldı ama ben karşılık vermedim. 'Nasıl yani bana sinirli değil mi?'

"Ah..." Acı içinde inleyince annem benden uzaklaştı. "Ne oldu? İyi misin?" Annem korku içinde vücudumu incelemeye başladı. "Kızım, kasığın kanıyor!" 

"Ne?" Annem ambulansı ararken gözlerim kasığımda dolaşıyordu. 'Yoksa, başardım mı?' Bu onun boyutu mu? Kafamı kaldırdım ve acı içinde anneme sesledim.

"Anne!" Annem endişe ile bana döndü. "Hürkan nerde?" Gözlerini kaçırması beni daha da endişelendirdi. "Cevap versene anne!" 'Hürkan kim?' Demesinden deliler gibi korkuyordum. 

"Ambulans gelir birazdan sen kendini zorlama ve koltuğa otur bende tampon yapmak için bir şeyler getireceğim. Gözlerini kapatmamaya çalış."

Annem odadan giderken gözyaşlarımda gözlerimden gitti. "Nerdesin Hürkan..." Gözlerim kapanmaya çalışıyordu izin vermelimiydim? Belkide vermeliydim...

                                                ● ● ●

"O iyi olacak mı doktor?" Gözlerim kapalıydı ama konuşulanları duyabiliyordum. "Hayati tehlikeyi atlattı." Beynimden sürekli aynı isim geçiyordu. 'Hürkan...'

Kapı açılma sesi geldi ve bir anda herkes sustu. Biri başucumdaki sandalyeye oturdu. "Bizi biraz yalnız bırakır mısınız?" Bu ses... Yalnız kaldığımızı doğrulayan kapı sesi duyulurken gözlerimi açmamak için direniyordum. 

"Seni çok özledim," Elimi tuttu. "Kardeşim..." Hıçkırık sesini duyunca onun ağladığını başucumdaki ani  hareketlilik ile de ayağa kalktığını anladım. Daha fazla dayanamadım, gözlerimi açtım ve dudaklarımı araladım. "Bende seni özledim Emre..." Başını cama yaslamış ağlayan Emre'nin kıpkırmızı gözleri bana döndü. "Tuana..." Yanıma geldi ve sıkı sıkı sardı beni. "Bunu özlemişim." Dedim. Geri çekildiğinde kaşlarını çatmıştı bu da hesap sorma vakti geldiğini açıklıyordu.

"Bunca zamandır nerdeydin?" Derin bir nefes aldım. "Açıklıyacağım. Söz veriyorum her şeyi açıklayacağım." Emre'nin gözleri birkez daha dolarken bakışlarımı kaçırdım.

"Neyi açıklayacaksın Tuana! Sana ihtiyaç duyduğumuz zamanda ortalardan yok oldun! Hadi bizi geçtim peki ya Hürkan? Onun sana en çok ihtiyaç duyduğu anda neden gittin?" Benimde gözlerim doldu.

"Hürkan, o iyi mi? " Emre inanamıyormuş gibi başını iki yana salladı. "Nasıl mı? Senin sayende bıçaklandığından beri mükemmel bir durum da(!)" 

"Emre, canımı acıtıyorsun..."

"Peki ya benim, bizim duygularımız yok mu, biz acı çekerken nerdeydin?" Konuyu ne yapıp edip oraya çekiyordu. "Emre..."

"Hürkan, bedenen acısını çekemeden senin yüzünden ruhsal acısını çekti," Gözyaşlarıma aldırmadan devam ediyordu. 'Bırak, içini boşaltsın...'

İç sesimi dinledim ve gözyaşlarımı sildim bunu sonuna kadar hak ediyordum. "Ha, gerçi bedenen acısıda senin yüzünden di!" Bir anda kapı açılınca ikimizinde dikkati dağıldı. "Ne yapıyorsun?"

"Ömer!" Onu görünce gözyaşlarım birkez daha firar etti. "Tuana..." Ömer yanıma geldi ve bana sarıldı. "Ne oluyor burda?" Diye sordu Emre'ye bakarak.

"Hah! Aylardır ortalıkta yoktu ve bir anda çıkıp 'Hürkan nerde?' Diye soruyor! Senin bunu sormaya bile hakkın yok!" 

"Emre! Kapa çeneni." 

"Ne yani? Ben mi suçluyum? Kapamıyorum çenemi tüm gerçekleri bilmesi lazım!"

"Tamam fakat oda iyi değil şu anda!"

"Nesi iyi değil be Ömer!?"

"Bıçaklanmış o yüzden şu an hastanedeyiz!" Emre alayla güldü. "Ne o? Seni koruyan biri olmayınca baş belan Yakup fırsat bulup yaraladı mı seni?" Ömer ona susmasını söylüyordu ama Emre dinlemiyordu.

"Sen ne Hürkan'nı nede onun aşkını hak ediyorsun. O yaralı bir şekilde yerde yatarken sen onu terk edip gittin." Bu beni gerçekten sinirlendirmişti. "Ben onu terk etmedim!"

"Biz onu bulduğumuzda yalnızdı!"

"Evet! Çünkü bende komadan uyandım!" Emre anlamadığını belli eder gibi bakıyordu bana. "Ne koması?" Dedi Ömer.

"Bak bu anlatacaklarım aramızda kalıcak. Ben şu an komadayım, bu başka bir evren. Benim evrenim farklı ve ben bu evrene birkez daha gelebilmek için kendimi bıçakladım, sırf birkez daha Hürkan'nı göreyim iyi olduğunu bileyim diye..." Emre şaşkınlıkla yanıma geldi. "Gerçekten mi? Peki tekrar komadan uyanırsan..."

"Üzgünüm Emre, yanınızda olamadım ama Hürkan gözlerini kapatana kadar onun yanındaydım." Kanıt olmasını ister gibi kolyemi ona gösterdim. 

"Tek istediğim onun iyi olduğunu bilmek ve onu görmek gerekirse ona hiç görünmem..." Emre yere çömeldi. "Ömer, git."

"Ne?"

"Git ve Hürkan'nı getir." Minnettar bakışlarım ona döndü. "Teşekkürler," Ömer odadan çıktı Hürkanımı getirmek için.

"Kardeşim..."




İkinci kitabın ilk bölümü hayırlı uğurlu olsun Türkiye'ye ĞSIFNCNOSNCNCJEN

/Sonsuza Kadar Hayran 2/Where stories live. Discover now