Bölüm 18

128 15 18
                                    

Atilla, Hürkan'nı sertçe çekti ve yanıma çömeldi. "Derin kesmişsin." 

"Sıkıntı değil."

"Mikrop kapmaması için temizleyelim." Doğruldu ve benimde doğrulmam için yardım etti. "Sen otur, ben geliyorum." Beni boş bir koltuğa oturttu ve gitti. Hürkan onun arkasından ölümcül bakışlarını yolladıktan sonra endişe ile bana döndü. "Özür dilerim." Gözlerimi devirdim. "Tamam, yeter. Daha fazla özür dileme sadece daha dikkatli ol senin yüzünden işimden olmak istemiyorum." Başını olumlu anlamda salladı. "Geldim. Uzat elini." 

                                                  ● ● ●

Önce temizledi sonra parmağıma bir yarabandı yapıştırdı ve ben işime geri döndüm. "Bunlar 36. masaya." Fırat'ın uzattığı içecekleri aldım ve masaya yöneldim.

"Buyrun efendim, içecekleriniz." Güler yüzlü olmak beni çok yoruyordu ama yinede onlara gülümsedim. İçecekleri masaya koydum. "Başka bir isteğiniz var mı?" 

"Var, numaran." 'Ağh, yine mi?' 

"Pardon? Yanlış anladım sanırım?" Adam haylazca gülümsedi. "Bir isteğimiz var mı diye sordun bende söylüyorum, isteğim numaran." Göz kırptı. Bu hareketi midemi bulandırmıştı artık güler yüzlü olamayacaktım. Gözlerimi devirdim ve sakin bir tavırla adama döndüm. "İnan bana, burada çalıştığım sekiz, dokuz ay boyunca senin gibilerini çok gördüm. Bunlar bana sökmez haddini bil." Adam yine haylazca gülümsedi. "Ama benim gibisine ilk defa denk geliyorsundur." Tepsiyi tuttan ellerimden birini aldı ve dudaklarına götürüp öptü. Sertçe elimi çektim ve iğrendiğimi belli ederek sağa sola salladım. "Sağol ya, bana iş çıkardın. Şimdi senin yüzünden gidip elimi çamaşır suyuna sokmalıyım. Aa, ya da dur, kökünden kessem daha etkili olur." Yine gülümsedi. "Lan, sen yüzsüz müsün? Tersliyorum seni siktir git başka kafeye." Ellerimi sertçe masaya vurdum. "Şimdi gidiyorum ama geri geleceğim." Ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. "Canını seviyorsan gelme!" Diye bağırdım arkasından. 

"Ne oluyor?" Atilla ve Hürkan yanıma geldi. "Aman, önemli bir şey değil." Dedim gözlerimi devirirken. "Tahmin etmesi çok kolay, yine sarkıntılık ettiler değil mi?" Atilla'nın sözleriyle birlikte Hürkan'nın bakışları bana döndü. "Yine mi? Daha önce de mi oldu?" Sadece başımı salladım Hürkan kaşlarını çatıp Atilla'ya döndü. "Merak etme kız arkadaşını yemediler, Tuana hepsine haddini bildirdi." 

"Tuana!" 

"Geliyorum Asya." İkisine de arkamı döndüm. "Daha fazla sohbet etmeyin ve işinize dönün.

"Tamam Patron!" Dedi Atilla arkamdan.


Müşteriler gitmişti bizde birkaç dakika sonra kafe'yi kapatıp gidecektik. "Selen, kasayı kapattın mı?" Cevap vermedi çünkü salyası aka aka Hükan ile konuşuyordu. "Selen," yok cevap vermiyor. "Lan, çakma sarışın! Dudakların gibi kulaklarında mı silikon?" Sonunda bana döndü. "Ne dedin sen?" Kollarımı birbirine doladım ve zaferle gülümsedim. "Kasayı kapattın mı diyorum." Bunu kastetmediğini biliyordum ama umrumda değildi. "Kapatmadıysan git kapat ve salyanı sil." Ona göz kırptım ve askılıktaki ceketimi almaya gittim. "Sanki bir kıskançlık hissediyorum." Asya'da kendi ceketini almaya gelmişti. "Saçmalama Asyacığım." Ses tonumdan bile anlamış olmalıydı öyle bir şey olmadığını. "Tamam, kızma." 

"Ne konuşuyorsunuz fısır fısır?" Sessizce gelen Atilla ikimizinde irkilmesine sebeb oldu. "Bugün benim bir işim var, bensiz gidiyorsunuz eve." Atilla tek kaşını kaldırdı. "Neyim o işin Asya?" Omuz silkti ve yanımızdan ayrıldı. "Ee, artık sen tek başına gideceksin."

"Senin ne işin var Atilla?"

"Gideceğim bir parti var."

"Ne yapalım bugün de yalnızız." 

/Sonsuza Kadar Hayran 2/Where stories live. Discover now