Bölüm 31

60 8 19
                                    

Bölüm şarkısı; (say yes to heaven)

İkiside oldukları yere mıhlanmış gibiydi sadece birbirlerine bakıyorlardı ve bu anın hayal olmaması için dua ediyorlardı. Tuana gerçekliğini sorgular gibi elini yavaş yavaş Hürkan'nın yanağına koydu tenleri buluştuğu anda gözyaşları süzüldü yanaklarından.

"Gerçeksin..." Hürkan elini Tuana'nın elinin üstüne koydu. "Hayal olamayacak kadar gerçeksin." 

"Sana demiştim. Diyer evrende bulacağım seni demiştim," Dedi Hürkan.

"Ve buldun." Diye karşılık verdi Tuana. Tüm anılar en küçük detayına kadar yüklenmişti hafızalarına. Hürkan Tuana'yı kendine çekti ve sıkı sıkı sarıldı. "Seni seviyorum Düşes."

"Bende seni seviyorum Hugola." Tuana geri çekildi ve Hürkan'a baktı. Hâlâ bir hayalin içindeymiş gibi hissediyordu. Anılardaki yüzü bulanık olan o adamı bulmuştu artık kendini tam hissediyordu uğruna yaşadığı, yıllarca arayıp durduğu şeyi, o kişiyi bulmuştu. Sadece o ikisinin değil tüm ekibin anıları tamamlanmıştı. Hürkan Tuana'nın elini tuttu ve partiden çıkardı ikili gitgide geceye karışan ve soğuyan sokakta dolaşmaya başladılar nereye gittiklerini bilmiyorlardı ama umursamıyorlardıda sadece beraber vakit geçirmek istiyorlardı. Tuana aniden durdu Hürkan da durup ona baktı.

"Güzelim, neden durdun?" Tuana topuklularını çıkarıp eline aldı ve ilerideki direği işaret etti. "Hadi oraya kadar yarışalım!" Hürkan hafifçe gülerek kafasını iki yana salladı. "Hangi evrende olursak olalım asla değişmiyorsun."

"Biliyorum."

"Ve ben bunu seviyorum." Tuana gülümsedi biraz ilerledi ve Hürkan'nın yanında durdu. "Hazır mısın?"

"Sence?"

"Hazırsın." Tuana üçten geriye doğru saymaya başladı. "3, 2, 1!" İkiside gülerek koşmaya başladı yarışı birinci olarak bitiren Tuana oldu. "Hey, bu adil değildi! Bilerek yavaş koştun." 

"Belki." 

"Bir daha yapacağız ama bu sefer adilce oyna." Bir sonraki direğe kadar koştular bu sefer kazanan Hürkan oldu. Nefes nefese kaldırıma oturdu Tuana, Hürkan da yanına oturdu. 

"Güzel yarıştı." Dedi Tuana gülümseyerek. 

"Senin içinde olduğun her şey güzeldir zaten." Tuana bakışlarını gökyüzüne çevirdi. "Sanırım yağmur yağacak, saat kaç?" Hürkan cebindeki telefonunu çıkardı. "Biri geçmiş bile." Telefonu geri yerine koyduktan sonra ceketini çıkardı. "Al şunu giy." 

"Soğuk değil."

"Hasta olacaksın."

"Sende."

"Sen daha önemlisin."

"Hasta olacaksakta beraber olalım."

"Sen hasta olma, gerekirse ben senin yerine de hasta olurum."

"Haksızlık olur, olmaz öyle şey."

"Giy, hadi."

"Peki ya sen?"

"Bana bir şey olmaz." Tuana ceketi alıp omuzunun üstüne koydu. "Düzgün giyin." 

"Peki, peki." Ceketi tam giyindikten sonra Tuana Hürkan'a sarıldı. "Madem ceketini bana veriyorsun bende üşümemen için sarılarak ısıtırım seni." Hürkan gülümseyerek kafasını kaldırdı. "Yağmur başlar birazdan eve gidelim mi?" 

"Hayır."

"Neden güzelim?"

"Böyle çok huzurluyum." Tuana'nın telefonu çalınca Hürkan'ı bırakıp telefonu açtı.

"Efendim Emre?"

"Kızım neredesiniz siz?" Etrafına göz gezdirdi. 

"Bilmiyorum."

"Nasıl bilmiyorsun?"

"Hürkan ile yürüyüşe çıkmıştık-" Tuana'nın burnuna ufak bir su damlası düştü. "Emre yağmur yağıyor ben sana konumu atayım." 

"Tamam bekliyorum." Telefonu kapatıp konumu atana kadar yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya başlamıştı bile. "Gelirler birazdan."

"Hadi kalk."

"Neden?"

"Yağmurdan korunacak bir yer bulalım."

"Gerek yok." Hürkan kalkmıştı bile ama Tuana oturmaya devam ediyordu. "Hadi." Tuana kalkmayınca Hürkan geri yerine oturdu. "Yani diyorsun illa hasta olacam!"

"Bir şey olmaz." Tuana yine Hürkan'a sarıldı ve gözlerini kapattı. "Yaramaz bir çocuktan farkın yok, baş edemiyorum bazen." Tuana kıkırdadı. "Biliyorum." Hürkan yavaşça ayağa kalktı ve bu sefer Tuana'yıda elinden tutarak kaldırdı. "Daha fazla ıslanmana göz yumamam." 

"Çok takıyorsun kafana, hiçbir şey olmaz." Hürkan, Tuana'nın yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına itti. "Sen de hiç takmıyorsun kafana, olur." Tuana gülümseyerek parmak uçlarına çıkıp Hürkan'nın yanağına ufak bir buse kondurdu. Ayakkabıları hâlâ yerdeydi ve almayıda düşünmüyordu. 

"Hadi hadi bizimkiler gelene kadar saklanacak bir yer bulalım." El ele bir yer bulmaya çalıştılar daha doğrusu Hürkan bulmaya çalıştı Tuana sadece etrafa bakıyordu. Birkaç dakika sonra bir durak bulup oraya sığındılar. 

"Senin ayakkabıların nerde?"

"Orda bıraktım." Hürkan derin bir nefes aldı. "Sen ciddi misin?" Tuana omuz silkti cevap olarak. "Bunu yapmam için beni mecbur bırakıyorsun." 

Hürkan Tuana'yı kucağına aldı. "İndir beni." 

"Hayır, hatta uyusan tüm işleri kolaylaştırabilirsin." Tuana göz devirdi. "Birazdan gelirler kapat gözlerini." 

"Tamam, benim işime gelir." Birkaç dakika sonra önlerinde bir araç durdu. "Sonunda bulduk sizi!" 

"Sessiz ol." Hürkan çoktan derin uykuya geçim olan Tuana'yı arabaya yerleştirdi ve yanına geçti. "Önce bu söz dinlemez yaramazı eve bırakalım." 

"Tamam."



Hiç kontrol etmedim mantık hatası ve ya yazım yanlışı varsa görmezden gelin.

/Sonsuza Kadar Hayran 2/Where stories live. Discover now