Bölüm 11

582 47 0
                                    

RHAEGAL
Geri geldiğimden beri üç gün geçti, bu zaman zarfında Dragonblood kayıtlarındaki tüm bilgileri ve evrenleri araştırdım. "Westeriya ve Gargoyle'lar hakkında hiçbir bilgi yok."Tessarion'a söyledim. "Kurucunun onları gizlediğini söyledi, araştırmaya gerek varmı." Dedi.
"Biliyorum ama kayıtlı üç milyar evren ve boyut var.
lanet olası kayıtlarda bir bilgi bile yok." Dedim iç çekerek. "Aenys o yeri bulursa onlar hakkında birşey bulabilir mi acaba." Diye düşündüm. "Bu biraz zor o sadece bir mağaraydı, orada bişey bulması bile zor."
Altın ejderham gölgemden mesaj yolladı.
"Gidelim burdan, yoruldum." Ayağı kalktım salona doğru gittim. Aenys'in çalışma odasındaki Aberyum'a baktım. "Bu silahtan uğursuz bir enerji yayılıyor." Altın Ejderham zihin mesajı yolladı. "Biliyorum tıpkı gölgeden yayılan enerji gibi." Dedim. "Helena kaç gündür göremiyorum, Leydi Reyla nerde olduğunu biliyor mu." Altın ejderham anılarımı kontrol ederken söyledi. "Hayır hiç sormadım, meşgul olduğum için onu sorucak vaktim olmadı." Dedim. Helena nerde olduğunu merak etsemde şuanda ondan önemli işlerim vardı. "Hadi gidelim. Şu sınırdaki kasabaya gitmemiz gerekiyor." Dedim. Dışarıya doğru çıktım
Tessarion gölgemden çıktı ve kanatlarını çırptı. Pelerin giymiş biri beni görünce yüzünü kapattı ve adımlarını hızlandırdı, hemen yanına gittim. "Benden kaçman için bir sebep mi var acaba." Dedim. Helena  ürkmüş bir şekilde geri adım attı. "G-Genç Efendi sizin görev için sınırdaki Tyros kasabasına gittiğinizi sanıyordum." Dedi. "Aslında şimdi gidiyordum ama benden kaçan birini görünce kim olduğunu merak ettim." Helena endişeli bir şekilde baktı. "Gözlerini benden kaçırmak için bir sebep mi var." Dedim.
"H-hayır ama benim yapmam gereken işler var o yüzünden izninizle gitmem gerek." Dedi ve koşmaya başladı. "Anılarını kontrol ettim ama Helena'ya garip birşey yapmamıştın nasıl olduda senden böyle kaçmaya çalışıyor." Tessarion şaşkın bir şekilde bakarken söyledi. Bir iç çektim. "Boşver gidelim ne olduğunu yakında öğreniriz." Dedim. Altın ejderhama doğru gittim. "Leydi Reyla'nın hala seni göndermesine izin verdiğine inanamıyorum." Dedi Tessarion. Altın ejderhama bindim. "Bende şaşırdım ama yarım kalan görevimizi yerine getirmemiz gerekiyor." Dedim. Tessarion dev kanatlarını çırptı ve havalandı.
"Ne düşünüyorsun." Diye sordu Tessarion.
"Sadece mağarada olanlar hakkında düşünüyordum."
"Aslında sen bayıldıktan sonrasını bende göremiyorum. Sen bayılmadan önce birşeyler oldu mu." Merakla sordu. "Senin gördüğüm kadarını hatırlıyorum." Dedim. "uyandığımda Barachel'in bana attığı korku dolu bakışları hatırlıyorum." Ben uyandığımda Barachel bana öyle korkumuş şekilde bakıyordu ki, durmadan o an aklıma gelip duruyordu.
"En azından ordan ayrılmadan bir öpücük almayı başardın." Tessarion alaycı bir ses tonu ile söyledi.
"Bu tamamen planlanmamış birşeydi." Diye çıkıştım.
"Ah öyle mi, Miranda ağlarken ona sarıldın ve elini tutup ona eşlik ettin bence bunlar planlanmış gibiydi." Dedi. "Çok konuşuyorsun hadi aşağı inelim." Dedim.
Tyros kasabasına vardığımızda insanlar ortalıkta yoktu. "Etraf çok sessiz." Altın ejderham etrafa bakarken söyledi. "En azından bizim geldiğimizi fark etmeliydiler." Dedim. "Tessarion sen yukardan kasabanın etrafına bak, ben evleri araştıracağım." Dedim. Tessarion havalanırken. "Anlaşıldı." Dedi.
Önümdeki evin içine girdim. "Kimse varmı." Etrafa baktım ama sadece düzenli bir ev gördüm. Diğer odalara baktım hiçbirşey bulamadım. "Burda bişey yok." Diye zihin mesajı yolladım. "Bende bişey bulamadım." Dedi Tessarion. "Garip kasaba terk edilmiş gibi durmuyor." Diye düşündüm. "Etrafta tarla ve ya çalışmak için bir maden falan var mıydı." Zihnimden mesaj geldi. "Galadriel ormanlarının olduğu yerde bir maden olması lazımdı." Dedim.
"Gidelim belki birkaç elf görürüz." Dedi. Tessarion
"O ormanlarla ilgili kötü anılarım var." Diye söylendim. Galadriel Krallığı elflerin yaşadığı ormanlar, bundan on üç yıl önce onlarla savaştım.
Güçlü , çevik ve güzel varlıklar. "Kimse senin bundan yıllar önce elflerle olan savaşa girdiğini bilmiyor." Altın ejderham aşağı inerken söyledi. "Ayrıca Dragonblood hanesi, Galadriel krallığı ile çok iyi bir ilişkisi var." Dedi. Tessarion haklıydı ejderha hanesi ve elfler uzun yıllardır süre gelen bir dostluk içindeler. "Yinede onlarla tanışmak istemiyorum." Dedim. "Bir bebek gibi sızlanmaya bırakda gidip insanlara ne olduğunu araştıralım." Ejderhama bindim ve madene doğru gitmeye başladı, Galadriel ormanlarını görünce öldüğüm zamanki anılar aklıma geldi. "Kafanı bulandırma ne olacağını bilmiyoruz kendinde olman lazım." "Evet biliyorum ama düşünmeden yapamıyorum." Diye homurdandım. "Madene geldik."
Aşağı indiğimizde, madenden tuhaf bir mana algılıyordum. "İçeride bir seks partisi falan mı var."
Diye düşündü Tessarion. "Gidip ne olduğuna bakalım." Dedim. Tessarion gölgeme girdi ve madene doğru gittik. İçeri girdiğimizde yoğun bir duman vardı.
"Rhaegal çabuk burnunu kapat bu duman uyuşturucu etkisi gösteriyor." Hemen boyut rünümden bir maske çıkardım ve taktım. "Ne oluyor lan burda." Diye düşündüm. Madenin derinliklerine indiğimizde tuhaf mana daha da belirgin olmaya başladı. "İlerde ışık var." Diye düşündüm. Işığa doğru gittiğimizde etraf pembe dumanlar ile kaplanmıştı ve insanlar sarhoş olmuştu. Bazıları sevişiyordu bazıları duman'ın etkisinden dolayı bayılmıştılar. "Vay canına böyle bir manzara göreceğimi hiç düşünmezdim." Dedi Tessarion. "Aynı fikirdeyim." Diye karşılık verdim.
"Bunun gibi birşeyi yapabilecek tek bir şey var."
"Şamanlar." Dedim. Şamanlar insanları etkisi altına alıp onların yaşam enerjilerini özümseyip büyüye çevirirler. "Hiç etrafta şaman göremiyorum." Dedim.
"Bu normal değil burdan çıkmamız gerek." Dedi.
endişeli şekilde Tessarion. "Bu insanları kurtarmalıyız." Dedim. "Bunu bildirmemiz gerekiyor böyle birşey bizim boyumuzu aşar." Diye çıkıştı.
"Yapabiliriz sorun değil sonuçta iki kişiyiz." Dedim.
Rüzgarı kontrol ettim, etraftaki pembe dumanı dışarıya doğru ittim. İnsanlar kendilerine gelmeye başlıyorlardı bazıları ise kusmaya başladılar.
Birinin yanına gittim. "Hey iyi misin." "Beni duyuyormusun." Adam tepki bile vermedi.
"Burdakilerin işi bitmiş ne yapacağız." Diye iç çekti Tessarion. "Bekleyeceğiz." Dedim. "Bunu yapan kişi büyüsünün bozulduğunu fark edip buraya gelicektir." Dedim. "Onunla savaşmayı düşünmüyorsun değil mi?"
"Lanet olsun senden nefret ediyorum." Tessarion iç çekerek söyledi. Arkadan bir adam öksürmeye başladı.
Hemen yanına gittim. "Hey sen iyi misin." Diye sordum. Adam öksürmeye devam etti. Sesi güçlükle çıkıyordu. "Y-Yardım edin." Diyordu. "Burda ne oldu."
Öksürmeye devam ediyordu. Boyut rünümden bir ilaç çıkardım. "Al iç şunu." Zorla içirdim, adam kendine gelemeye başladı. "Burda ne oldu." "Bir canavar buraya geldi, bir büyü yapmaya başladı ve sonuç gördüğün gibi oldu." Dedi. "Nereye gittiğini gördün mü?" Diye sordum. "Maden'in derinliklerine doğru gitti." Dedi. boyut rünümden diğer ilaçları çıkardım.
"Al bunları diğerlerine içir." "Sen napıcaksın." Dedi.
"Gidip şu canavarın ne olduğuna yakından bakıcam."
AENYS
Rhaegal'ın bulduğu mağaraya gittim. Sadece karanlık ve büyük bir alandı. "Daha da derine gidiyor." Grayghost gölgemden konuştu. "Gitmeye değer mi diye düşünüyorum." "Eğer önemli birşey olsaydı Rhaegal bize söylemezmiydi." Dedi. "Evet ama başka birşey olduğunu düşünüyorum." Dedim. "Haklısın onun yalan söyleyip söylemediğini kontrol ettim ama yalan söylemiyordu." "Ya iyi bir yalancı ya da doğruları söylüyor." Grayghost alaycı bir şekilde söyledi.
"Dedikleri doğruydu bu mağarada zaman farklı akıyor, bizim sınırlarımız içinde olmasına rağmen bunu daha önce fark etmedik." Diye düşündüm. "Burdan gidelim, daha derine gitmek istemiyorum, Rhaegal gibi kaybolabiliriz." Grayghost sıkılmış bir şekilde söyledi.
Mağaradan çıktık. "Mağarayı mühürlemem gerekiyor."
Dedim. "Evet yoksa biri gelip buraya girebilir." Dedi.
Mağaranın girişini kayalarla yok ettim Grayghost alevleri ile tamamen kapattı. "Sanırım gittiğimizden beri epey bir zaman geçmiş, Rhaegal şuan Tyros kasabasında." Dedi Grayghost. "Pekala eve geri dönelim o zaman." Grayghost'un üzerine bindim ve malikaneye doğru yola çıktık.
RHAEGAL
Madenin derinliklerine doğru giderken her tarafta Mitril görüyordum. "Demek burası bir Mitril madenciymiş." Mitril çok fazla mana içeren değerli bir kristaldir, büyücülerin gelişimi için çok büyük rol oynayan bir maddedir. "Demek Şaman'ın amacı Mitrilleri toplayıp götürmek." Dedim. Mağaranın derinlerine indiğimde Şamanı gördüm. Yanında iki tane çizgili kurt vardı. "Tıpkı tahmin ettiğim gibi Mitrilleri topluyor ve insanların yaşam enerjisini de özümsüyor aynı anda iki işi bir kerede yapıyor."
"Şimdi ne yapacağız." Dedi Tessarion. "Bekleyeceğiz."
Dedim. "Kimsin sen." Şaman arkasına dönüp konuştu.
"Sanırım fark etti." Dedi Tessarion. "Manamı gizlemiştim nasıl fark etti." Diye karşılık verdim altın ejderhama. "Mananı gizleyebilirsin ama kokunu gizlemezsin." Kurtlara baktım havadaki kokuyu alıyorlardı. "Tamam tamam beni yakaladın." Dedim ve karşısına çıktım. "Havada bir sürüngen kokusu aldığımı biliyordum." "Bir ejderha'nın manasını daha önce tatmadım seninkini tatmak isterim." Dedi. Bana doğru devasa kayalar fırlattı. Kılıcımı çektim ve kan alevleri ile kapladım. Kayaların hepsini kestim.
"İnanılmaz demek ejderhaların eşsiz Alevi böyle yıkıcı birseymiş." Dedi. "Bu alevler senin sonun olucak." Dedim. Gülümsedi ve alev topları yollamaya başladı.
Kan alevlerim kolaylıkla alevleri yutuyordu. Hızlıca
Şaman'a doğru saldırdım. Şaman kendini geriye doğru çekti ve asasını çıkardı. Asası ile kılıcımı engelledi.
"Sonunda ciddileşmeye başlıyorsun demek." Dedim
Bir dizi alev topu yolladı, geriye doğru kaçtım kan alevleri ile gelen alevleri yuttum. Kan alevlerinden oluşan iki devasa topu ona doğru fırlattım. Şaman asası ile alev toplarımı özümsedi. "Tessarion sana dediğimde saldırmaya başla." "Ayrıca şu kurtlara dikkat et hala bir hareket yapmadan öyle bekliyorlar."
Dedim. "Anlaşıldı." Diye karşılık verdi. Rüzgarı etrafıma topladım ard ard rüzgardan oluşan bıçaklar yolladım. Şaman onlarla oyalanırken hızımı arttırıp saldırdım. "Şimdi." Diye bağırdım. Tessarion gölgemden çıktı ve odayı kan alevlerine boğdu. Kurtlar geriye doğru kaçmaya başladı. Kılıcımı yeniden kan alevleri ile kapladım ve Şaman'ın kolunu kesmeyi başardım. "Kan akmıyor." Tessarion şaşkınlıkla söyledi. "İnanılmaz kolumu kesmeyi başardın." Dedi.
"Sanırım artık seni hafife alamam." Ardından kurtlar
Şaman'ın yanına gittiler. Şaman bir dizi büyülü sözler söyledi ve Kurtlarla birleşti. Şaşırmamıştım çünkü eski yaşamımda paralı asker olduğum zamanlarda çok fala Şaman görmüştüm hepsi yanındaki hayvanlarla birleşip güçlerini arttırıyordu. "Kurt adamlarla dövüsmeyeli uzun zaman oldu doğrusu." Alaycı bir ses tonu ile söyledim. Şaman 2 metre boyunda devasa bir kurt adama dönüştü. "Seni yiyip yeteneklerini kendime alacağım." Dedi. "Elinden geleni ardına koyma." Kendimi hazırladım ve saldırıya geçtim.
Daha hızlı ve çevikti, pençesi ile doğrudan bana saldırmaya çalıştı ama Tessarion onu alevlere boğdu.
Devasa bir ses dalgası ile alevleri yok etti.
"Bu formda beni yenemezsin." Dedi. "Bunu diyen çok oldu ama hepsini yok ettim." Diye karşılık verdim.
Etraftaki rüzgarı kendime doğru çektim mağarada küçük bir hortum yarattım. Tessarion kan alevleri ile hortumu bileştirdi ve hortumu Şaman'a doğru gönderdim. Şaman hortuma kapıldı ve yanmaya başladı. "Aptal çocuk bununla beni durdurabileceğinimi düşündün." Dedi. Alevleri ve hortumu emiyordu. "İmkansız!!" Şaman gülümsedi.
"Benim için imkansız değil." Dedi. Şaman kendini alevlerle kapladı ve bana doğru saldırdı. Zar zor tepki vermeye başladım, birbiri ardına gelen devasa pençeleri zarzor engelledim. Şaman dibime doğru girmeye başladı. Tessarion kan alevleriyle yakmaya çalıştı ama iki alev birbirlerini durdurdu. "Kısa sürelide olsa ejderhaların alevlerini kullanmak muhteşemdi." Dedi. "Seni yedikten sonra tam anlamı ile kullanabileceğim." Dedi ve daha da hızlandı.
"Lanet olsun." Tepki bile veremiyordum. Saf manayı kontrol ettim ve şamana doğru iki tane mızrak yolladım. Şaman anında yakaladı ve yok etti mızrakları
Tessarion bir anda şamana saldırdı, Şaman devasa pençeleri ile Tessarion'un boynunu çizdi hemen hızlandım ve Şaman'a doğru saldırdım. Şaman geriye doğru gitti, topraktan oluşan devasa çiviler ile saldırdı.
Vücudumu kan alevleri ile sardım ve öne doğru kan alevleri yolladım, kan alevleri toprak çivilerini yok etti.
Tessarion alevleri ile yakmaya çalıştı ama Şaman hepsinden kaçındı. "Manam..." çok fazla mana harcadım çekirdeklerim buna dayanamazdı.
"Sonunda bitmeye başladın." Dedi. Şaman bir anda dibime girdi ve karın boşluğuma vurdu. Darbenin etkisi ile duvara yapıştım ve kan kustum. "Rhaegal!!"
Diye bağırdı Tessarion. Şaman arkasını döndü ve altın ejderhama saldırdı. Tessarion'un büyüklüğü dar alanda savaşmasını engelliyordu ama saf manayı kontrol etti ve alevleri ile birleştirdi. Şaman ne olduğunu anlamadan geriye doğru itildi, Tessarion kan alevleri ile kendini iyileştirmeye başladı. "Demek saf manayı kontrol edebiliyorsun." Şaman gülümseyerek söyledi. Tessarion hemen kan alevleri ile ortalığı yakmaya devam etti ama bir işe yaramıyordu.
"Lanet olsun manam tükendi." Dedim.
"Daha fazla bunu tutamayacağım." Tessarion yorgun bir şekilde konuşuyordu. Etraftaki manayı özümsemeye başladım, sağ kolumda bir acı hissettim koluma baktığımda Barachel'in bana verdiği tuhaf yılan rünü görünür hale geldi ve parlamaya başladı.
Bir anda manam yenilendi ve daha da güçlendim.
"Tessarion gölgeme geç ve dinlen." Dedim. Öldürme niyetimi saldım. Şamana döndüm. "Umarım hazırsındır, senin için geliyorum." Dedim.

Ejder Soyu  (1. Kitap ) Where stories live. Discover now