28

32.8K 2.9K 2.9K
                                    

Selamm

Geçen bölüm hepimiz üzüldük, ancak kurgunun başından beri kafamdan geçen konu buydu ve böyle ilerlemesi gerekiyordu.

Ballarım aşklarım bir tanelerim satır arası yorum yapsanıza justin biberlerim.

(Ve yazım yanlışı görürseniz söyleyin. Gece yazdığımdan dolayı sürekli gözümden kaçıyor)

Keyifli okumalar.

...

Jungkook her zaman çiçekleri seven biri olmuştu.

Çocukluğundan beri onları sever, büyütür ve ilgilenirdi. Onun çocuğu gibiydi çiçekler. Jisoo'nun evinde kalırken onun annesinin bahçesini asla boş bırakmazdı. Türlü türlü çiçeklerle doldurur, etrafı mis gibi kokutarak komşuların kıskanç şekilde bakmalarına neden olurdu.

Bir gün sert esen rüzgardan dolayı çiçeklerden birinin gövde kısmı zarar gördüğünde, orayı iple ve bir çubuk yardımıyla düzeltmeye çalışmıştı çocuk haliyle. Bazıları için alt tarafı bir çiçek olabilirdi ama jungkook fazla anlam yükleyen biriydi ve bu yüzden müdahale etmişti bu işe.

Komşular onun bu halini görüp ne kadar olmaz, işe yaramaz dese de vazgeçmeyip uğraşmıştı bir umut. Ardından bir hafta sonra yeniden o çiçeği baktığında eskisinden daha iyi, ve canlı olduğunu görmüştü.

Şu an o çiçeğin yaralı hâlinde ki gibi hissediyordu jungkook. Vücudunda olan dinçliğe rağmen garip bir şekilde yorgun ve solgun.

Gözlerini garip bir şekilde kolayca aralayabildiğinde ilk gördüğü şey yatağının hemen yanında ki tekli koltukta oturan, ve dalgın bakışlarla duvarı izleyen yüzbaşını görmüştü.

Her ne düşünüyorsa hala farketmemişti jungkook'un uyandığını.

"Taehyung" uyku mahrumluğu dolayısıyla kısık sesle konuşabildiğinde taehyung düşüncelerinden sıyrılıp anında ona döndü. O dalgın ifadesinden çıkmıştı hemen.

"Burdayım bebeğim" sakinlikle konuşup tamamen ona döndü ve gözlerini omeganın solmuş suratında gezdirdi. Yaralar taze olduğu için yeni kabuk tutmaya başlamıştı ve bir kaç gün daha jungkook'u zorlayacak gibiydi bu.

Jungkook kafasını yan çevirmiş şekilde ona bakıyordu. Dikkatini ilk olarak alfanın bakışları çekmişti. Sanki uyuyamamış gibi bir hali vardı ve merak etmişti jungkook neden böyle olduğunu. Bu yüzden bunu sormak adına pembeleşmiş dudaklarını konuşmak için anlık bir hareketle ıslatarak kısık sesiyle konuştu yeniden.

"Bir sorun mu var? Yorgun gözüküyorsun"

Taehyung yavaşça kafasını iki yana salladı. Bir elini uzatarak onun yumuşak tutamlarından içeriye sızdırmış saçlarını seviyordu yumuşak hareketlerle. Bu hareketi jungkook'un hoşuna gitmiş olmalı ki hafifçe gülümsemiş ve yakınında ki suratına elini uzatarak alfanın yanağına koymuş ve yavaşça sevmişti sıcak teni.

Taehyung ona iyi geliyordu.

Ona bakarken aklında ki şey sadece buydu şu anda.

Ama taehyung onun gülümsemesine bakarken pek iyi şeyler düşünemiyordu.
Aklı karmakarışıktı ve izleyeceği yol belli bile değildi. Onun üzülmemesini istiyordu. Zarar görmemesini, kimsenin incitmemesini istiyordu fakat eğer ki bu haberi ona söylerse biliyordu ki jungkook uzun süre toparlayamazdı.

Onun bu gülümsemesini bozmak istemiyordu.

"Uyanmanı bekledim tüm gece."

Taehyung sonunda konuştuğunda yanağında ki küçük eli kavramış, ve omegasına doğru eğilerek alnına dudaklarını bastırmıştı. Jungkook onun bu tavrıyla gözlerini bu durumdan memnun şekilde kapatırken kısa süre sonra geri çekilmişti alnındaki dudaklar.

Yes to heaven~taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin