five 💦

8.6K 348 234
                                    

Minho gözlerine bağlanmış olan göz bandı yüzünden hiçbir şey göremiyordu. Aralık olan dudaklarından hızlıca nefes alıp verirken heyecanlıydı.

Chan'ın ellerini vücudunda hissettiğinde kasıldı. Deri eldivenlerin soğukluğu vücudunu titretiyordu.

Chan dantel ve transparan sutyenden belli olan meme uçlarına baktı. Kırmızı, sert ve şişmiş görünüyorlardı. Minho meme ucunda hissettiği baskıyla bağırdı ve geri çekilmek için hamle yaptı. Bunu başaramadı çünkü Chan diğer eliyle Minho'nun ince belini kavrıyordu.

"Şimdiden çok hassassın. Sabaha kadar nasıl dayanacaksın?"

Minho sızlandı ve Chan diğer meme ucunu sıktı. Minho dudaklarını birbirine bastırdı.

"Bana yalan söyledin, yapmaman gereken şeyleri yaptın ve telefonu yüzüme kapattın. Henüz iki gün oldu ve sen bu iki günde çoktan efendinin sözünden çıktın."

Minho hızla nefes alıp veriyordu. Chan önündeki ince dudaklara baktı.

"Tüm bunlar ne demek biliyor musun?"

Minho hızlıca salladı başını iki yana. Meme ucu daha sert sıkıldığında çığlık attı.

"Kendi kendime konuşuyormuş gibiyim. Neden o ağzını açmıyorsun?"

"B-ben b-bilmiyorum."

"Bilmiyorum, ne?" Belindeki tutuş sertleşti.

"Bilmiyorum babacığım." Minho tek nefeste cevapladı.

Chan diliyle dudaklarını yalarken Minho nefes nefese solumaya devam ediyordu. Minho'yu bıraktı ve duvardaki düğmeye bastı. Kelepçeler tavandan alçalırken Minho tedirginlikle başını çevirdi. Bu adam ne yapacaktı?

Chan Minho'nun sutyenini çıkardıktan sonra onu kelepçelerin altına götürdü. Minho sağ kolunun havalanıp bileğine bir şey geçirildiğini hissetti. Birkaç saniye sonra aynısı diğer koluna da yapıldı.

Chan geri çekildi ve muhteşem eserine baktı.

Minho'nun gözleri göz bandıyla kapalı, iki kolu da havada bileğinden kelepçelenmiş ve altında dantel külotu ile jartiyeri vardı.

"Hâlâ bir şeyler eksik gibi." Chan parmağının ucuyla çenesini okşarken dilini dudaklarında gezdirdi.

Minho ise öylece bekliyordu. Chan yeniden cam vitrine yürüdü. Bir şeyler aldıktan sonra Minho'nun yanına geri döndü ve arkasına geçti. Nefes alış verişleri ensesinde hisseden Minho ürperdi.

"Ağzını aç."

Dediğini yaptı. Minho dişlerinin arasında sert bir şey hissetti ve ensesinde sıkıca bağlandı. Chan ağız topunu takmıştı.

Geri çekildi ve cebinden çıkardığı çakmakla şamdanda duran mumları yaktı. Loş oda yanan mumlarla biraz da olsa aydınlanmıştı. Minho bir şeyler duyuyordu ama neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Ağzını kapatamadığı için uyuşmaya başladı.

Chan mendilin üzerinde duran iğneyi aldı ve ucunu mumun ateşinde tuttu biraz. İğnenin ucu iyice ısınmıştı ve sonra geri çekti. 

Minho karnının üzerinde hissettiği şeyle büyük bir acı duyarken acıyla çığlık atmaya çalıştı. Chan onu sabit tutmak için belinden tutuyordu. İğneyi batırırken Minho acıyla çığlık atarak ellerini çekiştirmeye çalışıyordu. 

''Rahat dur bebeğim.''

Minho bu adamı yumruklamak istiyordu. Yalnızca sikik bir telefonu kapattı diye vücudunu deşmesi saçmalıktan başka bir şey değildi. Tüm vücudu ter içinde kalmıştı.

baby one more time | banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin