twenty eight

1.9K 197 110
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum.

Tahliller de temiz çıkmıştı. Doktor, Minho'yu detaylı bir şekilde muayene ettikten sonra yapması ve yapmaması gerekenleri söyledi. Minho elindeki ultrason çıktısını tutuyordu. Bir tane de Chan'da vardı.

Dört hafta sonra yeniden gelmek üzere anlaştılar ve hastaneden çıktılar. Minho kütüphaneye gidip ders çalışmalıydı. Acaba Felix ve Hyunjin ne yapmıştı? Onları aramalı mıydı? Bu yüzden eve gitmemeye karar verdi. Yanına kitaplarını almıştı neyse ki.

Chan'ın telefonu çaldı. Ekrana baktığında öylece kalakalmıştı. Ne yüzle aramaya devam ediyordu ki? Telefonu parçalarcasına çağrıyı reddetti ve telefonu arka cebine koydu. Minho neler olduğunu merak etmişti.

"Chan?"

"Bir şey yok. Hadi gidelim." Sesi sinirli çıkıyordu.

"Şey ben yürüsem iyi olur."

"Hava sıcak ve yoruldun. Doktoru duydun kendini yorman yasak. Sonra yürürsün." Chan yalnız kalmak istemiyordu.

Minho onun ağlayacak halini görünce iyice şaşırdı. Arabaya bindiklerinde Chan telefonu vitesin yanına koydu.

Yolda giderken hiç konuşmadılar. Minho bulantıları hissediyordu.

"Biraz durabilir misin?"

"Bir şey mi oldu?"

"Midem bulanıyor."

Chan müsait bir yere arabayı park etti. Köşede eczane vardı.

"İlaç almam gerek. Camı aç hava gelsin."

"Ne ilacı?"

"Antidepresan."

Chan başka bir şey söylemeden arabadan indi ve eczaneye yürüdü. Minho başını geriye yasladı. Hafif şiş karnını okşarken gözlerini kapattı. Chan'ın telefonu yeniden çalmaya başladığında uzun süre susmadı. Minho bakıp bakmamak arasında kararsız kalmıştı ancak başına yeniden bir bela almak istemiyordu.

Minho'nun görebildiği kadarıyla eczane kalabalıktı ve Chan içeride bekliyordu. Telefon yeniden çalmaya başladı. İyice sabırsızlanan Minho bu defa telefonu aldı ve bakmaya karar verdi. Yalnızca numara kaydedilmişti.

"Jung Christopher?" Kadın sesi...

"K-kendisi müsait değil." Minho'nun kalbi heyecanla atıyordu.

"Sabahtan beri çok kez aradık ancak kendisine ulaşamadık. Lütfen aramasını söyler misiniz?"

"Kimin aradığını söylemeliyim?"

"Hastaneden arıyoruz. Jung Christopher'ın annesi Bayan Jung hastanede ve durumu ciddi."

Minho'nun elleri titriyordu. Chan'a baktığında eczaneden çıktığını gördü. Aceleyle hastanenin adresini aldı ve telefonu kapattı. Chan kapıyı açtığında direksiyonun başına geçti. Minho bembeyaz olmuştu.

"Sen iyi olduğuna emin misin?" Chan Minho'nun yüzüne dikkatlice baktı.

"E-evet."

"Yalan söylüyorsun." Sanki bir şeyleri anlamış gibiydi.

"Hayır iyiyim bir şey yok. Beni kütüphaneye bırakır mısın?"

"Ders mi çalışacaksın?"

"Evet, finaller yaklaşıyor."

"Mezuniyet ne zaman?"

"Temmuzun ilk haftasında, tüm bölümlerin sınavları ancak bitiyor."

"Mezun olacak mısın?"

baby one more time | banginhoWhere stories live. Discover now