BÖLÜM 2: AİLE

24 24 0
                                    


Gecikme için üzgünüm. Hepinize iyi okumalarr

____________________________________________

BÖLÜM 2: AİLE

Aybüke’den                                                           28.11.201919.54                                                   İstanbul

Oturma odasındaki sessizlik rahatsız ediciydi, ama bu şu an umursadığım bir şey değildi sanırım. Birkaç dakika önce Görkem ve Ece de gelmişlerdi. Şimdi ise hep birlikte oturma odasında oturuyorduk. Kimseden çıt çıkmıyordu. Abim de dâhil herkes beni izliyordu. Neden ki? Neden beni izliyorlardı? Sanki kukla oynatıyordum burada!

“Daha ne kadar süzeceksiniz beni?”

Elini sırtımdan çekmeyen Nazlı’nın bakışları yere döndü. Abim hala beni izliyordu. Hemen karşımda oturan Ece’nin gözleri şişmişti. Görkem ise sessizdi. Sanki benden gelecek bir emri bekliyordu.

Sinir bozucuydu.

“Neyi bekliyorsunuz?” dediğimde tüm gözler bana döndü, kendi kendimi düzelttim. “Ya da ne anlatmamı bekliyorsunuz? Böyle bön bön bakmayın bana. Oldukça olağan bir şey oldu. Annem öldü. Sapasağlamım ben, dağılın evlerinize.”

Nazlı yanımdan kalkarak Ece ve Görkem’in arasına oturdu. Lafta sessiz bir şekilde Görkem’e bir soru sordu. Ama ben bile duydum.

“Görkem, sakinleştirici, uyku ilacı falan alsa bir şey olur mu ki?”

Görkem dudaklarını araladığında sohbete daldım. Benim adıma neden karar veriyorlardı?

“İlaç almamı gerektirecek bir şey yok ortada.” Dediğimde Görkem’in sözcükleri boğazına çoktan dizilmişti. Bakışları bana döndü.

“Aybüke… Güzelim sen şoktasın, iyi değilsin…”

“İyiyim Görkem,” dedim gülümserken. “Turp gibiyim. Buna sizi nasıl inandırabilirim?”

Görkem’in bakışları abime kayarken Ece burnunu çekti. Gerçekten hala neden ağlıyordu?

“Ece artık ağlama. Benim yirmi dört yıllık annem. Hayatımda kan bağımın olduğu tek kişi öldü. Sen neden ağlıyorsun Allah aşkına?”

Ece bana çekinircesine baktıktan sonra, bakışları yere döndü. Birkaç saniye sonra Nazlı’nın telefonu çaldı. Telefonu açıp kulağına götürdükten sonra odadan çıkan Nazlı’nın peşine kapı çaldı. Görkem ayaklandı fakat ondan önce davranıp kapıya ilerledim. Görkem ve abimin bakışları ardımda kalmıştı. Aldırmadan kapı koluna asıldım. Karşımda gördüğüm kişi beni biraz şaşırtsa da aldırmadım. Pınar’ın endişeli yüzüne bakarak gülümsedim.

“Hoş geldin!”

Pınar tereddütle söze girdi. Yeşil gözlerindeki ifade endişe doluydu.

“Hoş bulduk. Şey… Başın sağ olsun!”

“Boş ver o meseleyi ya,” dedim en azından onun rahat olması adına. “Gelir geçer.”

Pınar montunu çıkartırken hayretle bana bakıyordu. Görkem koridora çıkmıştı, Pınar ve benim yanıma geliyordu. Kısa süre sonra aramızda beliren Görkem Pınar’ın montunu vestiyere asarken Pınar bana sarıldı teselli edercesine. Teselli edilmeye ihtiyacım olmadığını ilk kim fark edecekti acaba?

Pınar’dan ayrıldıktan sonra oturma odasına doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan gelen Görkem ve Pınar’ın sesleri kulağıma geliyordu.

“Gelmeseydin keşke…”

DOMİNO-3Where stories live. Discover now