BÖLÜM 17: KIRGIN

4 2 0
                                    

Selam bebeklerim! Nabersiniz? Gecikme için çok üzgünüm, haftanın başında çok feci hasta oldum ve ancak toparlanabildim. Bölümü de az önce bitirdim, yarın gün içinde düzenlemeye vaktim olmayacatı, daha fazla da beklemenizi istemedim.  Bu yüzden düzenlemeden paylaşıyorum bölümü. Hatalar varsa affola.

Neyse bekletmeyeyim ben sizi daha fazla. Bölüm sonunda görüşüyoruz!🖤

_____________________________________________

BÖLÜM 17: Kırgın

Aybüke’den                                                                            03.04.2020 - 08.22                                                                İstanbul

Fazla merak kesinlikle sağlığa zarardı. Bense abimin küçükken sürekli kullandığı bu popüler söz öbeğinin bugünlerde başıma geleceğini bilemezdim.

Hasta olmuştum.

Boğazım acıyordu. Öksürüyordum ve hatta burnum da akıyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de aylık problemlerimle uğraşıyordum.

Hayat bazen sadece benim için bir sınavmış gibi davranıyordu.

Uyuyamıyordum. Hastalıktan bir ölmediğim kalmıştı ama uyuyamıyordum. Boğazım çok ağrıyordu, öyle ağrıyordu ki ilkbahar uykusuna yatıp iyileşene kadar uyanmamak falan istiyordum ama uyuyamıyordum.

Bunun tek sebebi merakımdı. Benim aptal merakım.

Dün gece saat on iki buçukta Yağız yazdığım mesajı yanıtlamıştı.Tek kelimeden ibaretti cevabı. Beni pek de tatmin etmeyen, içimdeki heyecanı söndüren, biraz hayal kırıklığına uğradığım ama pes etmediğim bir mesajdı. Dışarıdan bakan biri benim mesajımı kopyalayıp bana gönderdiğini düşünebilirdi, ben de bunun böyle gerçekleşme ihtimalinin olup olmadığını sorgulamıştım ama bana bu kadar saygısının kaldığını düşünüyordum.

Ve tüm dugularım bir yana, ben biraz da korkuyordum.

Kafeye gelmişti, evet. Beni defalarca kez dinlemişti. Gerek baterimden çıkan sesleri gerekse söylediğim şarkı sözleriyle beni dinlemişti. Beni Instagram’dan takibe alan da oydu. Ama ben tüm bunları yanlış anlamış olabileceğimi düşünmeye başlamıştım ve bu hiç şüphesiz ki en korkunç olanıydı.

Ama ihtimal dahilindeydi ve ben ihtimallerin ne kadar önemli olduğunu artık biliyordum.

Benim ona hissettiklerimi o bana karşı hissetmeyebilirdi. Belki de geçmişinde kırdığı biriyle arasındaki problemleri telafi etmek tek amacıydı. Hayatında arkadaş sıfatıyla var olmamı istiyordu belki de. Ve belki de tüm bu yaptıkları arkadaş anlamında bana yaklaşabilmek içindi.

Ona saygı duymak zorundaydım. Eğer bana karşı hissettiklerini yitirdiyse onunla konuşamazdım çünkü bu bana sadece zarar verirdi. Ve ben onca şey başarmış biri olarak daha fazla zarar görmek istemiyordum.

Dün akşam gecenin köründe yazdığı mesajına cevap vermiştim. “Nasılsın?” diye sormuştum. Sonrasında ise gece üç buçuğa kadar cevap beklemiştim ama o cevap asla gelmemişti. Ardından da daha fazla bekleyememiş, dünün yorgunluğuyla uyuyakalmıştım. Uyandığımda ise saat yediydi, kendimi cezalandırır gibi uyuyamamıştım ve bu da korkunç bir şeydi.

Nazlı evde yoktu. Dün akşam Doruk ve ailesinin evine, akşam yemeğine davet edilmişti ve yemeğe gitmişti. Geceye doğru ise bana mesaj atmıştı, Doruklar’da kalacağına dair. Bir şey dememiştim ben de. Nazlı yok diye kahvaltı yapmak da istememiştim. İlaç içebilmek için çikolata sürdüğüm ekmekten yemiştim birkaç lokma. Ve kahve… Kahve çok önemliydi çünkü beni bütün gün ayakta tutabilecek tek güç oydu. Bu üçüncü kupamdı. Tepeme dikerek onu da bitirdim.

DOMİNO-3Onde histórias criam vida. Descubra agora