6- Kaderin Beklenmedik Misafirleri

15 8 0
                                    





#Çağan Şengül - Nereye gidiyorsun?
Fikri Karayel - Yol#



🥀







Arkamda biri var.

Hayır hayır.

Hazar değil.

Şu an nefessiz kalmamı ve ondan kaçmamı sağlayan utancım peşimde. Evet. Şu an kaçtığım şey tam olarak da buydu. Aslında Hazar da arkamdaydı ancak yaptığım şey yüzünden o gözümde utanca boyanmıştı.

"Hilal. Dur!"

Başımı arkama çevirdiğimde Hazar'ın peşimden koşuyor olduğunu gördüm. Çok uzağımda değildi. Olurda duraksarsam beni yakalayabilirdi.

Kaçmam saçmaydı, kabul.

Ama utanıyordum işte.

"Gelme, git!" diye bağırdım vazgeçmesini umarak. Ama onu biraz olsun tanıyorsam beni yakalamadan durmayacağını ve yakamı hiç bırakmayacağını biliyordum.

"Kızım, saçmalama. dur!"

"Gitsene sen ya! Bırak peşimi."

Saçlarım sırtıma tokat gibi çarpıyor, ağzımla nefes aldığım için olsa gerek kuruyan boğazım yutkunmamı zorlaştırıyordu.

Hâlâ inanamıyordum.

Aman Allah'ım! Ben Hazar'ı öpmüştüm.

Bir anda biri kollarımdan tutup beni kendine doğru çektiğinde saçlarım önce çarşaf gibi savruldu daha sonra sırtıma çarparak durdu. Dudaklarımdan küçük bir çığlık firar etti.

Nefes nefese kalmış bir halde Hazar'a baktım. Onun da benim gibi solukları hızlanmıştı. "Neden hep kaçıyorsun?"

Elleri kollarımın üzerine yerleşmişti. Seri nefesleri yüzüme çarpıyor, bir ter damlası ensemden sırtıma usulca kayarak yol alıyordu.

"Bilmiyorum." yutkunarak gözlerinin içine baktım. Önce dudaklarının kenarı yukarı kıvrıldı sonra kıskandığım dişleri gözler önüne serildi.

Güldü.

Gülüşünden bir ömür kazanılabilir, çetrefilli kış mevsimi yaza dönebilirdi. Diliyle dudaklarını ıslattıktan sonra çenesini başıma yasladı ve bu hareketiyle gözlerimi kapattım.

"Ya.. Gülmesene!" gülüşü içimi huylandırıyordu.

"Niye?" diye sorduğunda sesindeki berraklığın farkına vardım. Neşeli çıkıyordu. Tek omzumu silktiğim de elleri sırtıma yerleşti ve beni kendine daha çok yaklaştırarak kollarını sıktı.

"Sus, bak. İçime koyasım geliyor seni."

Bana öyle sıkı sarılmıştı ki.. Ellerimi beline doladım. Benim ellerim onun sırtında emanet gibi dursa da o ellerini kürek kemiklerim bastırıp bana sarmaşık gibi sarılmış, bağlanmıştı.

Helezonlar gibiydik.

Ben onun kokusunu içime çekerken hissettiğim utancı unutabileceğim kadar zaman geçmişti bile. Kaç dakika boyunca sarılı kaldık bilmiyorum ama onun sıcaklığı soğuyan havaya karşı beni koruyordu. Onun hakkında konuşmam kapanan bir yarayı yeniden açmak gibi olurdu.

İzmaritteki CesetlerWhere stories live. Discover now