10.BÖLÜM: "BAĞLAR"

129 62 239
                                    

10.BÖLÜM: "BAĞLAR"

Bazen bazı yaraların dağlanması gerekir.

Bazen bazı yaraların kanatılması gerekir.

Bazen bazı yaraların acıması gerekir.

Yaralarımla yaşamayı öğrenmem gerektiğini biliyordum. Korkularımın üzerine gitmem gerektiğini biliyordum. Kontrolümü kaybetmemem gerektiğini biliyordum.

Biliyordum ama başaramıyordum.

Kalbim acıyor. Canım yanıyor. İçimde bir şeyler ölüyor ama kimse görmüyor. İçimde bir şeyler çığlık atıyor ama kimse duymuyor. Kimse bana yetişmek için çabalamıyor. Kimse benim için çabalamıyor.

Ya da hayır.

Görüyorlar ama bana körler.

Duyuyorlar ama bana sağırlar.

Yetiştikleri insanlar var ama beni öldürmek istiyorlar.

Evet tam olarak böyle.

Mories'le yaşanan olayın üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti. Yarım saattir hâlâ aynı yerde hareketsiz durmaya devam ediyordum. Bu sefer tek fark yalnız olmamdı.

Mories Atropos'un çıkışına yakın bir yerde yaşlı bir kahinin yaşadığını söyledi. Onun yanına gidecek ve yaşanan bu saçmalıklar hakkında bilgi alacaktık. Umarım kahin içimizi bir nebzede olsa rahatlatabilirdi.

Mories arabayı hazırlamak ve birkaç işini halletmek için gitmek zorunda kalmıştı. Muhtemelen birazdan bizde yola çıkardık. Kahinle konuşmaya ikimiz gidecektik ve bu aramızda kalması gereken bir konuydu. O yüzden arkadaşlarıma bu konuyla ilgili herhangi bir şey söylemeyi düşünmüyordum.

Derin bir nefes alarak ayağa kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Mories işlerini halledene kadar bende kısa bir duş alabilirim diye düşünmüştüm. Ağladığım için başım çok fazla ağrıyordu. Üzerimdeki silahları ve bıçakları çıkardıktan sonra görev kıyafetimden de kurtularak kendimi suyun altına attım.

Sıcak su bedenimden akıp giderken uyuşmuş vücudum gitgide rahatlıyordu. Gözlerimi kapatarak kısa bir sürede olsa bu rahatlığı sessizlikle karşıladım. Saçımı hızlıca şampuanladıktan sonra duştan çıktım ve beyaz havlumu bedenime sararak banyodan çıktım.

Odaya girdiğim sırada odamın kapısı hızla açılmıştı. Oda şifremi tek bilen Trixy olduğu için gelenin Trixy olduğunu düşünmüştüm. "Kapı çalmayı bir türlü öğrenemedim Trx," diyerek ona bakmak için arkamı döndüm. Ancak karşımdaki kesinlikle Trixy değildi.

Muhtemelen sinirli olan ama beni bu şekilde gördükten sonra alaylı ifadesine bürünen bir adet Mories vardı karşımda. Hızla çatılan kaşlarım ve yükselen sinirimle bağırarak "Senin ne işin var burada? Hem şifremi de nereden biliyorsun?" diye sordum.

Mories'in yüzündeki sırıtış her cümlemde daha da çok büyüyordu. "Şifreni kolay yapan aynı zamanda çocuk gibi mızmızlanan sensin," dedi büyük bir ciddiyetle.

"Sana odama istediğin gibi girme hakkın olduğunu düşündüren şey ne acaba?" diye sordum bende tıpkı onun gibi büyük bir ciddiyetle.

"Ortağız. Hemde birbirine bağlı iki ortak. Bence bu yeterince iyi bir sebep," dedi çok mantıklı bir neden sunmuş gibi. Onun ciddi olup olmadığını anlamak için uzun bir süre gözlerinin içine baktım ama o oldukça ciddi görünüyordu.

"Bu saçma bahanelerin ardına sığınarak kafana her eseni yapabileceğini mi sanıyorsun?" diye sordum yeniden büyük bir hayretle. İşine gelmeyen her şeyde bu konunun ardına sığınıyordu. Bu durum artık gerçekten sinir bozucu olmaya başlıyordu.

SINIRIN KORUYUCULARIWhere stories live. Discover now