40: Boş kağıda karalamak

17 5 10
                                    

Ben,

Bir kötüyüm.

Gittiğim dünyada bir kurgu karakteri olduğunu öğrendim.

Elbette, bu sizin için basit bir tanımdı.

"Sadece bir kurgu... hah?"

Sizin kelime niyetine gördüğünüz, deli ve akılsız, acımasız ve aptalca o kötü karakter.

Modern dünya kavramıyla tanışıp da, kaderimin bir insanın elleriyle çizildiğini öğrensem dahi, bu asla ama asla kabul edebileceğim gerçek değildi.

Çünkü biz kelimelerden ibaret de değildik.

Hissettik.

Yaşadık.

Binlerce duyguyu bir kelimeyle açıklayan yazarın aksine.

Siz okuyandınız.

Ama biz yaşadık!

Kötü diyorlarmış bana.

Aptal gözüyle bakanlar da oldu.

Birkaç kelime nasıl haklı çıkarsın beni? Yaşadıklarımı nasıl dile getirsin de anlatabilsin derdimi ?

Aptallıktı.

Öyle. Saçma bir şey.

Kendi dünyamın kurgu evreni olduğunu bilsem bile o gözle bakamamam.

Biz kelimelerle yaşamadık ki.

Kanla, göz yaşı ve acıyla tadıp duyumsadık.

Kitapsa bu.

Kelimeler yoktu ortada.

Ben.

Bu kurgunun aykırısı.

Bir kötü olduğumu öğreniyorum.

Ana karakter bile değil lan!

Ama galiba...

Sanırım kendim hakkında bilmediğim daha pek çok şey var gibi duruyor.

Bilmiyorum.

Boş... bir şeyler karalamak geldi içimden.

Beyaz bir kağıt görünce lekeleme dürtüme mani olamadan. Siyah kalemle batırdım ve dağıttım ortalığı.

Pişman mıyım.. emin değilim.

Ama bu huyumdan nefret edeceğim bir olay gördüm.

Ben gerçekten koca bir aptal gibi davrandım.

Pişmanlık duyduğum bir olay mevcuttu.

Aslında anılarım bulanık.

Ama etime kalbime diken gibi batan bir diken mevcut.

Birisi vardı sanırım.

Hatırlayamıyorum.

Emin de olamıyorum ki.

Ama birisi var.

Ona gerçekten kötü ve ilgisiz davrandım.

Gözleri her şeyden parlak iken ben onu söndürdüm.

Sonucunda vasim olan bu çocuk dış düşmanların ellerine açık ve korumasız hale geldi.

Korkunç birisi gibi davrandım, sonuna kadar sorumsuz ve aptalca.

Galiba gerçekten de kötüydüm.

Xan ile büyülenen çocuk arzularına esir hale geldi. Savunmasız ve cahildi.

Zira küçüklüğü genelevde geçerken büyüklüğünde de kendisi aptalca bu çocuğu boşluyordu.

Çocukluğunu istismarla geçiren o da görmediği sevgiyi bir başkasına sunamazdı.

Yine de!

Onun aptallığına her sey o kadar berbat gitti ki!

Son pişmanlık ne fayda?

Ne kadar isyan ederse etsin ölüler geri dönemez.

Çünkü o çocuk öldü.

Onun ölümü, onun en çok pişman olsuğu noktaydı.

Ölene kadar ondan sevgi besleyen aptal.

Tüm pişmanlıyla bir büyü oluşturdu.

Tüm anıları ve ruhunun bir parçasıyla.

Hayır...

Yoksa ölen o muydu ?

Bu kristali neden geride bıraktı ki ?

Doğru.

Belli ki o çocuğa bir veda hediyesi.

O zaman ölen o muydu...

Ben...

Anlamıyorum ?

Aman ya.

Boşver.

Yaşanan yaşandı ya.

Ama hepsi geride kaldı.

Çünkü zaten.

Dünya sıfırlandı.

Anılarım karmaşık ve anlamlandırılamaz olsa da.

Hayır.. hayır... böyle düşünmemeli. Eğer ... unutursa ya da görmezden gelirse.

Hatalarını tekrar edebilir.

İşte o zaman...

-Devam Edecek-

Niyet ettim buna da başlamaya...
Bu kurguyu biraz toparlamam gerekecek gibi duruyo ya. Kafaları çok karışık bırakmışım

Obsession;i love you 💎 (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin