46. Bölüm

1.7K 137 19
                                    

İyi okumalar ❤️

Giray dakikalardır bir cevizin kabuğunu kıramayan Nefes'i izledikten sonra daha fazla duramayıp " Gerizekalı mısın? O öyle kırılmaz." demiş ve oturduğu sandalyeden  kalkıp tezgahın yanında duran  Nefes'in yanına gitmişti. Nefes elindeki bıçağı Giray'a doğru tuttup " Bana bir daha gerizekalı dersen dilini keserim senin." demiş ve işine geri dönmüştü. Giray bir kaç adım geri çekildikten sonra kaşlarını çatıp Nefes'in üzerine yürümüş ve elindeki bıçağı tutup aldıktan sonra Nefes'in tezgaha yaslanmasını sağlamıştı. Ellerini iki yandan tezgaha koyduktan sonra " Ne dememi istersin?" demişti başta sinirli çıkan sesi ile ardından çatık kaşlarını düzeltip kafasını Nefes'e biraz daha yaklaştırmış ve " Ne demeliyim. Bebeğim dememi ister misin mesela." demişti. Nefes ne kadar kaçamayacağını bilse de geriye doğru çekilmeye çalışmış ve kafasını da geri çekmişti. Kendisi geriye gideyince ellerini Giray'ın göğüslerine koymuş ve onu yitmeye çalışmıştı. Giray yerinden bir santim bile haraket etmediğinde bu sefer " Bu kelime ağzına bile yakışmıyor çekil şurdan." demiş ve tekrar yitmeye çalışmıştı. Giray inatla çekilmeyip " Olmadan yaşayamayacağım bir şey derim bende  Nefes'im derim o zaman." demişti. Nefes sessiz bir şekilde ona baktıktan sonra " Çekil şurdan." demiş ve biraz aşağı kayarak Giray'ın kolunun altından geçerek sıkıştığı yerden çıkmıştı.

Giray içeri doğru giden kızın arkasından bakarken Nefes birden arkasını dönüp hala elinde olan cevizi Giray'a doğru fırlatmıştı. Giray üzerine gelen cevizden son anda kaçtıktan sonra kapıdan çıkan kıza" Manyak hadi ölseydim." diye alaya almıştı. Nefes sinirle içeri gittikten sonra normale dönüp diğerlerinin yanına oturmuştu. Felix Almila'nın saçı ile oynarken " İncir ağaçları çiçek açana kadar seni seveceğim." demişti. Arem iki saattir Almila'ya sulanan Felix'e baktıktan sonra " İncir ağaçları sana girsin Felix. Rahat bıraksana kızı." demişti. Melodi ona gülerken Giray elindeki tabak ile içeri girip içi ceviz dolu tabağı da Nefes'in önüne koyduktan sonra Carmen'in yanına oturmuş ve kolunu kanapeye doğru uzatmıştı. Carmen bacak bacak üstüne attıktan sonra Arem'e dönmüş ve " Patron sıradaki adım ne? Kraliçe gücünü topladı sayılır. Peki sonra ne yapacağız? Geri mi döneceğiz?" diye sormuştu.

Aremden önce odasında dinlenen kraliçe içeri girip kapının eşiğinde durmuş ve
" Tabii ki geri döneceğiz. Haksız yere aldığı krallığımı ona bırakamam." demişti bütün ciddiyeti ile. Arem ayağa kalktığında kraliçe eli ile ona susmasını söylemiş ve " Sakın karşı çıkma gücümü yeterince topladım. Bunca zaman beni senden ayrı koydu. Benim kralımın senin babanın canını aldı o." demişti. Arem kafa sallamış ve " Tamam karşı çıkmıyorum ama en azından bir kaç gün daha dinlen. Gücünü iyice toplaman gerekiyor." demiş ve annesinin yanına gitmişti. Yüzünü avuçları arasına aldıktan sonra " Söz veriyorum sana ait olan her şeyi geri alacağız." demiş ve annesinin alnından öpmüştü. Kraliçenin gözden bir kaç damla yaş aktığında Arem onları silmiş ve boş olan koltuklardan birine oturmasını sağlamıştı.

Ne kadar gergin olsalar da yarım saatlik geçen sohbetten sonra kapı çaldığında Arem ayağa kalkıp kapıyı açmıştı. Bir kaç dakikalık kısık sesli konuşmadan sonra kapıyı kapatıp içeri tekrar girdiğinde kendisine dönen bir kaç göze cevap olarak " Yol sordular." demişti geçiştirir gibi. Kapı tekrar çaldığında Arem gözlerini sıkıca kapatıp derin bir nefes almış ve tekrar kapıya yönelmişti. Kapıyı açıp dışarı çıktığında uzun boylu kumral ve fazlası ile şekilli bir vücuda sahip havanın soğuk olmasını umursamadan açık giyinimli olan kadını kolundan tutuğu gibi evin arka tarafına sürüklemişti. Kızı sert bir şekilde duvara yittikten sonra " Sana gitmeni söyledim." demişti. Kız cilve dolu bir sesle kendisinden uzak duran Arem'e bir kaç adım yaklaşıp ellerini Arem'in göğüslerinde gezdirmiş ve " Hep öyle derdin. Sonrasında her seferinde daha ateşli bir gün geçerdi bizim için." demişti.

Benim Meleğim ( Melez) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin