VAKUR

526 12 9
                                    


BU HİKAYEDE GEÇEN OLAYLAR HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR.

02.03.23
_______

Yalnızlık.

Herkesin içinde aslında var olduğunu bildiği fakat irdelemediği duyguydu yalnızlık. Yalnız kalmak değil, yalnız hissetmekti yalnızlık. Onlarca insanın gurur tablosu olmak, yalnızlığı ertelemek değildir. Yalnızlık hep oradadır, zihnini meşgul etmeye çalışmaktır yalnızlık.

Bir topluma girdiğinde gördüğü saygı yalnızlığı engellemez, aksine samimiyeti yok eder. Herkesin mesafeli duruşu, yalnızlığı getirir kolların arasına. Kucaklamaktan başka çare olmadığında anlaşılır, güçlü olmanın bir şeylerden çokça feragat edebilmek olduğu.

Dünyada var olmak.

Dünyada yalnızca var olmak, yalnızlığı simgeler. Yaşayamadan, hedefler olmadan, sadece nefes alıp vermek getirir yalnızlığı. Deniz kenarında dalgaları izlemek, onları hissetmek bile artık zevk vermediğinde, asıl önemli olanın hayattan zevk almak olduğunu anlamaktır.

Güç.

Fiziksel olarak basit bir şeydi ancak psikolojik olarak güçlü kalabilmek oldukça zordu. Üstelik hayatın getirdiklerini göz ardı etmeyi henüz bilemeyen biri için. Bir dik duruş, bir başkaldırı ve haykırış. Sonunu bile bile inadına dik durmaktı, güç. Düştüğünde yerden kaldırabilen birinin varlığından kazanılmazdı güç, yerlerde süründürerek kazandırırdı onu hayat. Her şeyin çizikler içinde, yaralarla, kanlarla kaldığında ruhuna ilmek ilmek işlerdi kendini.

Ve çaresizlik.

Gücün bile yetersiz olduğu noktaydı. Yalnızlıkların içinde güç bile hissedilemeyen yer, çaresizlik. Yalnızlık güçlü kalmayı tetiklerdi, güçlü kalmak ise eninde sonunda çaresizliği. Her şeyin bittiği noktada ise geriye tek bir şey kalırdı.

Ruh.

Bu yolun sonunda insanın ruhu ya ölürdü ya da hayatına daha güçlü bir şekilde devam ederdi. Sonunda çaresizlik olduğunu bilmeden, adım adım ilerlerdi. Dünyada var olmak için değil, yaşamak için.

"Hazırım, Haluk iniyorum!" dedi genç kadın kendine aynada bakarken. Son derece güzel görünüyordu. Ruhundaki ve kalbindeki her şeyi gizlemiş adeta bir maske takmış gibiydi. Öyle ya, her gün böyleydi zaten. Artık onun için rol yapmak, çok kolaydı.

Uzun, kumraldan esmere dönen saçlarına baktı usulca. Son zamanlarda onlara hiç özen gösterememişti. Uçlarında onlarca kırık vardı, belki yüzlerce. Hafifçe önce aldı saçlarını, iki parmağının arasına kırıklarını alıp baktı. Bu kırıklar, onun kırılan kalbindeki her bir simgeydi.

Saçlarını yeniden geriye attığında son kez, kendine baktı. Üzerindeki oldukça cesur elbisenin içinde güzel görünüyordu. Kendinden emin adımlarla, makyaj masasının önüne yürüdü ve masadan aldığı kırmızı ruju özenle sürdü.

Çok geçmeden hazırlanıp, babasına görünmemek için hızlıca otoparka doğru yürüdü. Babası henüz ortalarda görünmüyordu. Her gece erken gelen adam bu gece ortalarda yoktu. Üstelik saat gece yarısına geliyordu. Fazla kurcalamadı, babasına çok güveniyordu. Bir yerlerde arkadaşlarıyla beraberdir diye düşündü.

"Ben hallederim Haluk, sen kendin git." dedi yanındaki sağ kolu Haluk'a.

Haluk, onu onaylarken son model spor arabasının kapısını açıp anahtarlarını uzattı. "Buyurun, orada sizi bekliyor olacağım."

VAKUROnde histórias criam vida. Descubra agora