2.BÖLÜM: KUTLAMA

193 8 21
                                    

Bölüm şarkısı: Vega-Ankara

_____

Saat kaç olmuştu bilmiyordum, tek bildiğim şey dinlediğim ses kayıtlarıydı. Derya denen kadınla konuşmalarını dinlemiştim fakat dava hakkında hiçbir bilgi yoktu. Tek dedikleri şey davayı erteletecekleriydi, onun dışında hiçbir şey konuşmamışlardı. Genel olarak hayatlarıyla ilgili şeylerdi. Kuzey'in hayatına dair yine bir bilgi verilmemişti. Tamamen kadının hayatı üzerinden konuşmuşlardı. Tek dikkatimi çeken şey, Peri adında biri olmuştu. Araştırmalarıma göre de Peri denen kişi Derya'nın kızıydı. On yaşında bir çocuktu. Derya ise hiç evlenmemiş genç bir kadındı. Otuzlarını hafif geçmiş bir kadındı ve çocuğun babası olarak Derya denen kadının kendi babası gösterilmişti.

Saat neredeyse sabah beşe geliyordu ve asla uykum yoktu. Kaç gündür doğru düzgün uyuyamıyordum. Haluk ise benimle birlikte zar zor ayakta kalmaya çalışıyordu.

Öldürülen adamın adı Ercüment Tunalı. Annesiyle yaklaşık dört yıldır resmiyette birliktelik, geri kalan bir yılda da sözlü bir birliktelikleri vardı. Kuzey'in babası ise tam olarak dört yıl önce ölmüştü. Kendi kafasına sıkıp, can vermişti. Dışardan bakıldığında tam olarak bir intikam gibi görünüyordu. Kadının Ercüment ile olan ilişkisini yakalamış ve kendi kafasına sıkmış babasının intikamını, Ercüment'i öldürerek almıştı. Fakat bu beni asla tatmin etmemişti. Eğer bu olay böyle gelişseydi, çoktan bu dava sonuçlanırdı ve gereken kişi gereken cezayı alırdı. Ortada ise bir delil yetersizliği vardı, önceki davanın bu kadar süre ertelenmesinin sebeplerinden biri de buydu.

Önceki savcı, ne bir parmak izi ne de bir kamera kaydı bulmuştu. Olay yeri incelemeden herkes didik didik her yeri araştırmıştı ama ne tek bir parmak izi vardı ne de başka bir şey. Kuzey, bana bir an önce beni içeri attırırsınız tarzında bir şey demişti. İçeri girmek isteyen bir adam, neden parmak izlerini sildirsin ki?

Tanık ise maalesef hiç yoktu. Cinayet işlenen yer, şehrin uzağında bir kulübeydi. Etrafta görünen ne bir kamera ne de bir ev vardı. Yerde kar olduğu için ise adım izleri bile yoktu. Oraya doğru giden Mobese kayıtlarında da hiçbir şey bulunamamıştı.

Yani tam olarak elde var sıfırdık. Tek bildiğim şey bu işte bir şeyler olduğuydu. Bu cinayeti o adam işlememiş gibi geliyordu. Neden bilmiyorum ama içimden bir ses, bunun içinde farklı bir iş var diyordu.

"Efendim?" dedi Haluk çalan telefonunu içerden alıp, mutfağa geldiğinde. Yüz ifadesi anlık olarak sürekli değişiyordu. "Pekala." Eline aldığı su bardağına su doldurmuştu ve karşısındaki kişiyi onaylayan sesler çıkarmaya devam ediyordu. "Tamam kapat sen, arayacağım."

Sabahın beşinde eğer sevgilisiyle konuşmuyorsa, bu olayla ilgili bir şeyler öğrendiği kesindi. "Ne oldu?" dedim koltukta arkama yaslanırken. Elindeki bardaktaki bütün suyu bitirip, tezgaha bıraktı. Endişeli durmuyordu, aksine biraz daha rahatlamış gibiydi. "Anlatsana Haluk!" dedim kaşlarımı çatarak. Beni çatlatmaya çalışıyordu sanırım.

"Bu adamın karısı," dedi ve mutfaktaki minik adaya yaslandı. "Nuran."

Kuzey'in annesi Nuran.

"Fransa'dan bugün dönmüş. Kaldığı otel, telefon numarası ve ihtiyacımız olan her şey mevcut. Bugün gidip bakalım istersen."

Bu oldukça işime yarayabilirdi. "Gidip direkt sorarsak hiçbir şeyi anlatmaz." Bilgisayarın ekranını kapatıp, ayağa kalktım. "Bu kadının sürekli gittiği bir yer lazım bana. Zengin insanlar değil mi bunlar, bir davet bir dernek falan illaki vardır."

VAKURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin