9.BÖLÜM: BODRUM

104 7 3
                                    

Bölüm Şarkısı: Redd-Sen de Saçmala

                                    ***

"Anlamadım?"

Ece karşımda bir anda ayağa kalktığında dediği şeye anlam vermeye çalışıyordum. Benim aksime çok hevesliydi.

"Ahu bilmiyor musun senden başka hiç kimseyle oraya gidemem!"

Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. "Neden Ece, sanki başka arkadaşın yok. Benim bir sürü işim var burada, sen başkasıyla git gidiyorsan."

Gözlerini devirip yanıma oturdu. "Sen savcısın farkındasın değil mi? Kim ne diyebilir sana? Senden başkasıyla gidemem çünkü sen de onu tanıyormuşsun."

Ah nasıl tanıdığımı bir bilsen?!

"Ece olmaz." dedim ayağa kalkıp, bahçede dört dönerken.

Aslında bu fikir güzel bir fikirdi, dava için bilgiler toplamamda yardımcı olabilirdi ama o buradayken, hayatta gidemezdim.

"Ahu, onunla görüşmek için bir fırsat bu!"

"Nasıl yani?" dedim durup yüzüne bakarken.

Gülümseyerek ayağa kalkıp yanıma geldi. "Aşkım, Kuzey de orada."

Daha birkaç saat önce beraberdik, şimdiyse Bodrum'daydı. Acilen bu adamın peşine bir polis takmalıydım. İşler kızışmasın, kendini zorda hissedip bana bulaşmasın diye bugüne kadar yapmamıştım ama sanırım bundan sonra yapacaktım.

"Bilmiyorum Ece."

Derin bir nefes aldı ve masada duran kadehine şişenin dibinde kalan şarabı döktü.

"Bak şimdi," kadehi elinde tutarken gülümsedi. "Buradan çıkıyoruz, doğru Bodrum! Hem yolda sana kahve ısmarlarım, olmaz mı?"

"Arabayı da ben süreceğim değil mi?"

Gülümseyerek yüzüme bakarken, oflayarak önüme döndüm. Bu iyi bir fırsattı, kabul ediyorum. Ancak oraya Ece ile gitmek, en son isteyeceğim şeydi.

"Anlaştık mı?" dedi hevesle.

Hiçbir şey demediğimden, bir anda ayağa kalkıp gülerek yüzüme baktı. "Ben hazırlanmak için eve geçiyorum, iki saate hazır olurum. Senin beni almana gerek yok, buraya gelirim."

Resmen emrivaki yapıyordu.

Konuşmak için ağzımı açtığımda, elindeki kadehi masanın üzerine bırakıp havadan bir öpücük yollamış ve bahçeden çıkmıştı.

Telefonumu elime alıp, en son aramalarımda Haluk'u bulduktan sonra isminin üzerine bastım.

Birkaç kez çalan sinyal sesinin ardından Haluk'un sert sesi kulaklarıma dolmuştu. "Ne oldu?"

Kaşlarım kendiliğinden çatılırken, gerilmiştim. "Sana ne oldu?"

"Önemli bir şey mi var?" dedi tekrar, sertçe.

"Bodrum'a gidiyorum, haberin olsun."

Bir süre telefondan ses gelmemişti. Onu bekleyecek halim yoktu, hiçbir cevap alamadığımda telefonu kapattım.

Başsavcıya haber verecektim fakat saat geç olmuştu, şu an için buna gerek olmadığını düşünerek odama çıkmıştım. Yatağımın üzerine uzandığımda, telefonumda vakit geçiriyordum. Sosyal medya pek fazla kullanmasam da gündelik olarak girip, kim ne yapmış bakıyordum.

VAKURWhere stories live. Discover now