Bölüm 10

163 30 3
                                    

-2.SEZON / 10.BÖLÜM-

Bölüm Müziği : Yiruma / River Flows İn You

Derin

“Nehir donmuş akıyor. Donmuş yapraklar gibi dökülüyoruz verimsiz ve soğuk topraklar üzerine. Güneş ışınları ısıtmıyor artık kalplerimiz şimdi çok soğuk…
Bu tarlaların içinden solmuş çiçeklerin bir kez daha geçiyoruz. Gizli güzellik; Sonsuza dek gitmiş
Nehir bir kez daha donmuş. Böylece geldi zamanı. Kararttığında kalbimi ay ışığı. Dayanamıyorum bu acıya… Kırıldı zincir… Açarak yaralarımı yırtıyor… Alevi hissetmek istiyorum... Yeniden… Ardında parıltı…
Donmuş akıntı… Bana gözlerini anımsatır… Umut kıvılcımı… Yüreğimde hala… Düşlerim gerçekleşecek mi buzun altında?”

Uykuya yenik düşen bedeni nihayet direncini yeniden kazanıp onu yavaş yavaş uyanmaya itmişti.  Açık olan bahçe kapısından içeriye süzülen sıcak hava buz tutan tenini yalayıp geçerken yattığı yerde güçlükle doğrulmuş ve gözlerini güç bela açmıştı. Karanlık çökmüş, akşam onu içine hapsetmişti yeniden ben yanındayım dercesine. Bir elini alnına koyup derin derin nefesler alıp verdiğinde canının yanması ile yüzünü buruşturdu. Çok sonra anladı kırılan cam parçalarının üzerinde yattığını. Tenine saplanan her cam parçası bedenini çizmiş ve küçük kan sızmalarına neden olmuştu. Öksürerek nefesini kontrol etmeye çalıştığı sırada duyduğu ses ile nefesini tuttu ve kendisine doğru ilerlemekte olan ayak seslerine döndü panter misali. Doruk olamazdı… Beril hiç olamazdı… Babası bile onu görmek için gelmezdi biliyordu. Dizlerinin üzerine oturup gözlerini kapadığında sesleri hissetmeye başladı. Körken görmek daha kolaydı onun için. Duyularını teker teker harekete geçirip evi izlemeye ve dinlemeye aldığında boynundan aşağıya bir ürperti indi ve öyle hızlı döndü ki elinin içine aldığı ince dar boynu eğer biraz daha sıkmış olsaydı onu oracıkta öldürebilirdi. Çilem, karanlıkta bile parlayan altın saçları ile biraz öne çıktı ve Derin’in ellerini tutarak kızın ismini fısıldadı. Yenilmiş bir oyuncu gibi hezimeti tüm bedeninde hisseden Derin, kızı görünce bütün gardını indirmiş ve başını önüne eğmişti. Çilem, uzanıp ona sarıldığında Derin ona karşılık vermiş ve bir süre Çilem’in kollarının arasında kalmıştı. Ondan uzaklaşıp dağılan şeyleri toplamaya başladığında Çilem de ona yardım etmeye başladı sesini çıkarmadan. Sonunda konuşmaya karar veren genç kız “Doruk, beni aradı ve yanına gelmemi istedi. Şuan onu görmek istemeyeceğini söyledi. Ben de geldim.”dedi. Derin, sesini çıkarmayıp sadece başını salladı ve içini çekti. Çilem, mutfaktan getirdiği bir süpürge ile kırılan cam parçalarını yerden toplarken Derin avucunun içinde topladığı büyük cam parçaları gidip çöp torbasına attı ve yeniden içeriye salona döndü.

Çilem, mutfaktan çıkıp misafirler için yapılmış olan banyoya girdi ve ecza dolabından birkaç pansuman malzemesi alıp yeniden salona girdi. Derin’in saçlarını severek onu sırtı kendisine dönecek şekilde çevirdi ve yırtılan elbisesinin fermuarını açarak sıyrılan tenini temizlemeye batan cam kıymıkları cımbızı ile lambanın ışığı altında çekmeye başladı. Derin, acı ile yüzünü buruşturduğunda Çilem seri bir şekilde pansumanını bitirmiş ve elbisenin fermuarını kapatıp Derin’in önüne geçmişti. Kızın, bileklerini bacaklarının üzerine koyup dirseklerine kadar pansuman yaptığında sol kolunu ters çevirip kanayan yaraya baktı ve bir gazlı beze biraz baticon koyarak yaranın üzerine bastırdı. Derin’in dudaklarının arasından bir küfür çıkıp geceye karıştırdığında tokat gibi geri dönüp yüzüne çarptı ve sustu. Çilem’in çığlık atmasına fırsat bırakmadan kızın ağzını tek eliyle kapattığında “Duyuyor musun?”diye sordu. Çilem, gözlerini kırpıştırıp usulca kapattı ve Derin’in ona söylediklerini uygulamaya koyarak dinlemeye başladı. Bu evin bir çalışanı olmadığına ve bahçe işleri ile ilgilenenlerin dışarıdan geldiğini bildiğine göre şuan dışarıda çimenlerin üzerinde ses çıkarmadan yürüdüklerini sanan adamların bu evin bir çalışanı olmadıklarını anlaması çok uzun sürmemişti. Titremeye başlayan bedeni Derin’in onu kaldırıp hızla sürüklemesi ile yerini korkuya bırakmıştı. Derin, onu hızla merdivenin altındaki küçük bölmeye sokup kapıyı kapatmadan önce son kez göz göze geldiler ve “Buradan sakın çıkma!”dedi. Kız, itiraz edemeden kapıyı üzerine kapatan Derin çıplak ayakları ile taş zeminde ilerlemeye başladı usulca. Tehlike her yerdeydi şuan ama onun dışında hissettiği bir şey daha vardı. Dudaklarının arasından kızın ismi çıktığında başını ellerinin arasına aldı ve “Bade…”diye fısıldadı. Kendisini toparlayamadan içeri giren adamların ortasında kalan genç kadın boğazına geçirilen iple neye uğradığını şaşırdı ve ölüme bir adım daha yaklaştı…
*****
Erdem ise evde ailesiyle birlikte oturmuş vakit geçirirken Demir’in Eylül ile etmiş olduğu kavgayı dinliyordu. İkisinin durumuna üzülen genç adam, Eylül ile konuşması gerektiğini ve ne olursa olsun aralarını düzeltmek zorunda olduğunu biliyordu. Eylül’ün son zamanlarda Demir’in üzerinde kurmuş olduğu psikolojik baskıdan dolayı genç adamı bunalttığını biliyor ve buna rağmen Demir’in ona evlenme teklif etmesine önceki kadar sıcak bakmıyordu. İnsanlar değişirdi evet ama bu Eylül için çok çabuk ve farklı olmuştu. Kazandıkça kazanmış ama elindekileri kaybetme durumuna gelmişti ve Erdem ona neyi kaybetmek üzere olduğunu gösterecekti. Emine Hanım ile göz göze gelerek kadına tebessüm etti ve yerinden kalkarak Demir ve Eylül’ün arasına girip ikisinin de ağzını eliyle kapamış ve “Susun artık.”diyerek piyanonun başına gitmişti. Emine Hanım, elindeki kâğıtları sehpanın üzerine koyup Eylül’e baktı ve “Erdem haklı. Bu kadar yeter.”dedi ve ikisini de yanına çağırıp oturtarak Erdem’in piyanoyu çalışını dinlemeye başladı.

TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin