Bölüm 33

132 27 0
                                    


Sabahın ilk ışıklarıyla açmıştı gözlerini Demir. Yattığı yerden kalkıp aşağıya inmiş, bahçe kapısını açarak nemli toprağın kokusunu içine çekiyordu. Bir eli cebinde diğeri alnının üzerinde kapının pervazına yaslanmış öylece ileriye bakıyordu. İçinde bulunduğu durumdan çıkmalıydı, çıkması gerektiğini biliyordu ama ne yaparsa yapsın Eylül'ü unutamıyordu. Koca bir hayat paylaşmışlardı onunla koca bir hayat... Nasıl terk edildiği aklına geldikçe öfkeleniyordu ona oysa Demir kolay kolay öfkelenmezdi hele ki ona! Ama ne var ki hissettiği acı ve hayal kırıklığı o kadar derindi ki kendi benliğini unutuyordu. Gözlerini kapatıp, derin bir nefes almaya zorladı kendisini daha gün yeni başlıyordu ve Eylül'ü düşünmesinin yanı sıra bir de Elif denen o kadınla karşı karşıya gelecekti.

"Ah!" diyerek yumruklarını sıktı. Kadın da ondan hoşlanmıyordu ve bu durum daha da gerilmesine neden oluyordu çünkü sürekli kendisini sinirlendirecek şeyler söylüyordu. Aslında sinirlenmesi işten bile değildi ancak bu sıralar duygusal olarak hareket ettiğinden kendisine karşı söylenilen her sözü üzerine alıyordu. Dört gün' diye düşündü. 'sadece dört gün daha' ondan sonra bir daha onunla yüz yüze gelmeyeceklerdi. Bu yüzden olabildiğince bu dört günü düşünmemeye çalıştı genç adam.

"O kadar da zor olmamalı?"

Gözlerini açtı ve kısarak ağır bir hareketle başını çevirdi. Kendisine bakmakta olan kardeşine bakıp "Günaydın. Ve neden bahsediyorsun?" diye sordu. Erdem, esneyerek yanına gelip dağılan saçlarını tek eliyle düzeltti. Ardından diğer elini abisinin omzuna koydu.

"Elif Balcı'dan tabii ki" dedi. Sonra abisine bakıp "Soyadı bu değil mi?" diye sordu.

Demir, başını sallayarak gülümsedi ve içini çekip önüne döndü "Ondan hoşlandığın belli" dediğinde Erdem "Şey, güzel bir kadın olmasının yanı sıra çok tatlı bir gülümsemesi var. Çocuksu anlatabiliyor muyum?" diye sordu başını yana kırıp Demir'e bakarken. Omuz silken Demir "Bana ne" deyince Erdem sinir olup onun ensesine vurdu ve "Bak, sen Demirsin ve insanları kolay kolay düşünmezsin. Eğer ailenden biri değilse ve ağabeycim bu kadını onunla tanıştığın günden beri düşünüyorsun. Sakın bana iş için falan deme tamam mı? Beni kandıramazsın. Kendini de kandıramazsın" dediğinde Demir "Sinirlerimi bozuyorsun Erdem" dedi.

"Güzel" diyen genç adam önüne dönüp gözlerini kapadı ve taze yaprakların kokusunu içine çekti. "Evime dönmek istiyorum" dedi sonra.

Demir "O nereden çıktı şimdi?" diye sorduğunda Erdem "Sen de istemiyor musun?" dedi. Bakışlarını yere indirip sonra yeniden cevap beklemekte olan kardeşinin yüzüne çevirdi Demir ve başını sallayarak "Haklısın, istiyorum" diye söylendi. İkisi de bir süre konuşmayınca Erdem kaşlarını çatıp Demir'e döndü ve "Doruk, sence bu Altuğlu meselesini halledebilecek mi?" diye sordu.

Demir, dişlerini sıkarken Erdem "Bu korkunç bir şey. Adam kafayı ona taktı resmen!" dediğinde Demir "Sonuna kadar yanında kalıp ona yardım edeceğime söz verdim Erdem. Doruk, her şeyi tek başına halletmeye çalışıyor ama olmaz. Poyraz ve diğerleri de benimle aynı fikirde" dediğinde Erdem "Öyle olmak zorundalar. Biz kardeşiz ne de olsa" diyerek önüne dönerken Demir "Bade, Derin ile kardeş olduklarını söyledi" dedi birden. Erdem, şaşırarak Demir'e dönerken Demir omuz silkti ve "Geçenlerde telefonda söyledi. Kahretsin Erdem, Bade geçmişini yavaş yavaş hatırlamaya başladı ve bu beni korkutuyor" dedi.

Erdem, sinirle abisine döndü ve "Neden hepiniz onun hafızasını geri kazanmasından bu kadar rahatsızsınız? Sonsuza kadar aklında boşluklarla ve cevaplanmayan sorularla yaşamasını mı bekliyorsunuz?" diye sorduğunda Demir "Bağırma!" dedi.

TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin