Bölüm 22 = Eski bir dost

894 80 36
                                    

Doğaüstü yaratıklar kamu binasının önüne geldiklerinde araçlarında oturmuş telefonda Ander'in kendilerine verdikleri emirleri tek tek dinliyorlardı.

"Resmi ingiliz ingilizcesi konuşabiliyor olmanız önemli, ayrıca size bir soru sorulduğunda da 'efendim' diyerek cümleye başlayacaksınız tamam mı?"

Alex "Hı hı" derken Max çiğnediği sakızdan dolayı cevap verme gereği bile duymadı. Hoş Ander da zaten kendilerine cevap vermelerini değil, verdiği emirleri yerlerine getirmelerini bekleyen tiplerdendi.

Ander'in sesi aracın hoperlöründe yankılanırken "Her zaman dik durmayı unutmayın, ayrıca umarım şık giyinmişsinizdir" dediğinde Alex "Bedenimi satsam üstümdeki kıyafetin metrelik kumaşını bile karşılayamayacak kadar şıkım şuan" dediğinde tüm iliklerinde dolanan tüm op gerginliğe rağmen Max kahkaha attı.

Ander'in endişeli sesi telefonun ardından bile duyuluyordu. "Espri anlayışın takdire şayan evladım, fakat lütfen meclis üyelerinin karşısında bu şekilde konuşma. Metzger'in yapacağı şey Vampir kanunlarına aykırı çünkü ve biz yasak olan birşey için izin almaya çalışıyoruz, bunu sakın unutma."

Alex az önce Ander'in kendisine anlattığı gibi "Elbette efendim" dediğinde Ander "Hayır önce Efendim diyip derin bir nefes alacak ve sonra da cümleye devam edeceksin" diyerek onu düzeltti hemen. "Unutma bunlar en yaşlı veya makamı en yüksek söz sahibi Vampirler."

Alex birşeyler demek için ağzını açmıştı ki Max "Anladık Ander elimizden geleni yapacağımıza emin olabilirsin" diyerek Alex'in alayla açılmış ağzından daha cümle çıkmadan önüne geçti.

Ander onlara biraz daha nasihat ettikten sonra telefonu kapatmasıyla Max'in sakız çiğnemesi de şiddetlendi.

Alex, Max'e "Sen sanki biraz gerginmisin?" diye sordu. Çünkü daha önce onu hiç sokak çingeneleri gibi sakız çiğnediğini görmemişti.

Max başını olumlu anlamda sallayarak "Nereden anladın?" diye sordu.

"Ağzındaki sakızın ırzına geçmeye çalışıyormuşsun gibi çiğniyorsunda ondan."

Max'in ağzı yarıda açık kaldı. Ardından ağzındaki sakızı alıp torpido gözünden çıkarttığı peçetenin içine koyup kapattı. "Özür dilerim ben gergin olunca ağzımı oyalayacak birşeyler atarım her zaman."

Alex "Benim için sorun değil ama neden bu kadar gerginsin?" diye sordu merakla. Max'i daha önce hiç bacağını titretirken veya ağzında ses çıkartarak birşeyler yediğini görmemişti.

"Sen nasıl değilsin? Aralarında mısır firavunu bile varmış diye duydum ben."

Alex gülerek arabanın kapısını açıp inerken "Seri katil Atilla Han da varmı bari" diye sorduğu sırada Max de aracından inip "Atilla han yok ama başka bir Hun imparatoru varmış, ayrıca sen bunu nereden biliyorsun?" diye sorarak hızlı adımlarla yanına gitti.

Alex omuzlarını umursamazca silkti. "Salladım ve tuttu diyelim" dediğinde Max ona sanki anlamıyormuş gibi bakıyordu.

"Yani bir tahmin yürüttüm diyelim ve o doğru çıktı."

Max "Anladım" diyerek elindeki peçeteye sarılmış sakızı çöpe atıp kamu binasına yürüyen Alex'in yanına gitti.

"83 yaşındaki bir moruğa göre biraz fazlamı tırsaksın ne" diyerek takıldı Max'e.

Max gözlerini devirdi. "Devlet işlerinden hoşlanmam diyelim."

Alex "O zaman o iş bende" dediğinde Max ona bakıp birşey söylemek için ağzını açtı sonra da geri kapattı. Bu sabah beraber kahvaltı yapmak için buluştuklarından şu ana kadar dün gece yaşananlar hakkında tek kelime etmemişlerdi.

Git Gidebilirsen BxBTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang