Bölüm 50 = Svastika işareti

602 51 31
                                    

Max, dolapta geçen günden arta kalan tüm yemekleri tepsiye doldurmuş karnı guruldayan Alex'e birşeyler götürmek için merdivene doğru ilerlemişti ki merdivenlerden birinin indiğini işitti.

Bu gece tüm ev ahalisinin ölüm uykusuna yattığını bildiğinden bir an için Alex'in kanı'nın kokusunu aldıkları için uykularından uyanma olasılıklarını düşündü.

Elindeki tepsi ile merdivene yanaştığında Alex'in duvarda asılı olan bir fotoğrafı çıkartırken buldu. Hızla onun yanına gidip "Ne oldu?" diye sordu hangisini aldığına bakarak.

Alex fotoğrafı bir eline alıp "Yukarda anlatırım" diyerek Max'in kendisi için hazırladığı tepsiden birşeyler alıp ağzına attıktan sonra merdivenleri geri tırmandı.

Max Alex'in sadece baksırı ile aşağıya indiğini görünce şaşkınlıkla kıvrımlı götüne bakmadan edemedi. Gerçi evin içinde böyle rahatça gezmesine elinde olmadan gülümsetti onu. Vampirlerde rahattılar elbette ama Max hiç bir zaman o kadar rahat olmamıştı.

Max merdivenlerde Alex'in önde oluşunu fırsata çevirerek kendisine sunulan manzaranın hakkını sonuna kadar verircesine her bir kıvrımını keyifle izledi.

Max'in odasına vardıklarında Alex kendisini geri yatağa bıraktı. Max ise ayağı ile usulca arkasındaki kapıyı kapatıp tepsiyi sevgilisinin önüne koydu.

Alex bağdaş kurup Max'e elindeki fotoğrafı uzatıp tepsiyi kucağına alıp ne var ne yok hızla yemeye başladı.

Max yatağın başıdaki okuma köşesi olarak kullandığı sandalyeye oturup resmi inceledi. Resimde küçük bir kız ile yanında köpeğe benzeyen minik kurt duruyordu.

Alex bir yandan yemek yerken bir yandanda Max'e Frenkin kendisine anlattığı hikayeyi baştan sonra anlattı. Max ise daha önce hiç duymamışçasına Alex'i bölmeden dinledi. Onu hem dinlemiş hemde heyecanlı bir şekilde ağzı tıka basa doluyken birşeyler anlatmaya çalışmasını izledi. Alex o kadar genç ve o kadar toy duruyorduki o an, bir ömür onunla ayni yatakta bu şekilde geçirebilirdi. Ona bir asır yemek hazırlayıp yemesini seyrederdi.

Alex'in sonunda "Al bu da sana araştırman için trajedi dolu bir anı kaydı olsun" demesiyle Max elindeki resmi Alex'e doğru geri uzattığı. Alex resmi alırken bir anlığına göz göze geldiler. Max'in gözlerine şüpheyle bakakaldı ve resmi onun elinden alması biraz uzun sürdü.

Ardından kafasında bir ampul yanmışcasına "Lan bana bak sen neden hiç şaşırmamışa benzemiyorsun?" Diye sordu.

Max bakışlarını çalışma masasına çevirerek "Bu hikayeyi eve geldiğim ilk haftalarda öğrendim zaten" dedi. Okuduğu sayfalarda buralarda biryerlerde olmalıydı.

"Nasıl ya? Bana neden birşey söylemedin?"

Max omuzlarını silkti "Bu tarz bir konunun açılacağı bir sohbet hiç geçmedi aramızda" dediğinde Alex "Siktir oradan yavşağa bak" diyerek birden yükseldi ve tepsiden birkaç şey daha attı ağzına.

Ardından dolu bir ağızla "O kadar ingiltereye gittik ve yol boyunca sikik kitaplarını okudun. Ne bileyim bence konu açılacak tam yeri ve zamanıydı aslında" diye söylenmeye devam etti.

"Biliyorum. He o zamalar biz sevgili bile değildik yani hiç aklıma gemedi ama bu konuyu sana ne olarak anlatmamı bekliyordunki hem. Vampirle Kurt bir ilişkiyi neden yürütmemeli mi veya başımıza gelebilecek olası senaryolara bir örnek olarakmı vermeliydim?" Derken derin bir iç çekti. Açıkçası o kız daha sadece üç yıllık bir vampirmiş, ben ise neredeyse 60 yıllık bir Vampirim. Ayrıca kör cahil bir dönemde de değiliz Alex. Her şey bir yana, bence sende salak bir Kurt değilsin ve bana böyle saçma sapan bir istekle gelmezsin."

Git Gidebilirsen BxBWhere stories live. Discover now